Bizim edebiyatımızda modernist romanın ilk örneği diyebileceğimiz eser Aylak Adam… Yusuf Atılgan Aylak Adam romanında kullandığı anlatım teknikleri bakımından romana üst düzey bir kimlik kazandırır. Aylak Adam kış, ilkbahar, yaz ve güz olmak üzere 4 bölümden meydana gelir. Atılgan’ın eserlerinde yalnızlık, yabancılaşma, kötümserlik, intihar,
"Oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. “
Ömür Hanımla Güz Konuşmaları- Şükrü Erbaş
NOT : Bu kitapta Şükrücüğümün baş döndüren şiirleri ve bir o kadar değerli yazıları yoktur. Yani var da yok :)
NOT : Şükrü Erbaş'ın kitaplarının çoğunu okuduktan sonra okumanızı öneririm. Yani bu kitapla başlamamanız yararınıza.
Var da yok dedim çünkü cevapları çok değerli fakat daha önce okumuş olduğum birçok düz yazıyı bu kitapta görebilirim umudu vardı. Ama yoktu... Söyleşilerinin bulunduğunu kargodan sipariş ettikten sonra gördüm, söyleşi olarak güzel miydi? Bence evet. Tavsiye eder miyim? Onca Şükrü Erbaş'a ait kitap varken belki de en sonu bu olmalı diye düşünüyorum.
Sorulan sorular tekrar niteliğinde olduğu için biraz sıkıcı buldum. Almış olduğu ödüller, kitaptaki şiirlerinden bazıları, edebiyat üzerine vs gibi bir sürü soru içeriği vardı. Şükrü Erbaş'ın vermiş olduğu cevaplar samimi ve hoştu. Özellikle kişiliğini abartmayan mütevazi cevapları var. Ve kitaplarını okuyanları, gönül dostu gibi gören cümleleri harika. Eleştiri alan şiirleri hakkında sorulan sorulara güzel cevaplar vermiş, genel anlamda her soruya da harika alıntılarla karşılık vermiştir.
Yalnız üzüldüğüm bir şey var... Neden Ömür hanımla güz konuşmaları hakkında bir soru yok? Bence olmalıydı.
Genel anlamda verilen cevapları beğendim. Keyifli okumalar dilerim.
Eşik BurcuŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınları · 2016334 okunma
Bazen kitaplarda öyle cümlelerle karşılaşırsın ki yolda uzun zamandır görmediğin biriyle karşılaşmış gibi heyecan ve mutlulukla dolar için. Tam bitti derken eser gönülden sevdiğim Neşet Ertaş'ın bir cümlesiyle karşılaştım, sen buraya ne de yakıştın dercesine...
"Gönül Mecnun oldu, Leyla bahane." (s. 168)
Geçtiğimiz günlerde Şükrü
Yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırını aşmadıkça zaman zaman,
Yaşamak,
Nasıl yenilik olur tükenmek değil de...
Şükrü Erbaş🌷
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak ağzı...Ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür
hanım?
Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan,
umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu?
Bir güz düşünün ki Ömür hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış,
böyle bir güzün hüznü hüzün müdür? Başlamanın bir anlamı varsa bitişi göze almak, bitişin bir anlamı varsa
başlangıcı olmak değil midir? Yaşamı düz bir çizgide tutmak tükenmektir. Yaşamak zorunda olduğumuz şunca yılı aykırı uçlar arasında gezdirip geçirmedikçe, alışkanlıkların sınırlarını aşmadıkça zaman zaman, yaşamak nasıl yenilik
olur tükenmek değil de?
Yağmur yağıyor Ömür hanım...gökten değil, yüreğimin boşluğundan ömrümün ıssız toprağına...Ve ben sonsuz bir düzlükte bir küçücük, bir silik nokta gibi eriyip gidiyorum. Seslensem kim duyar sesimi yalnızlıklar katından...
Kimsenin kimseyi anlamadığı bir dünyada söz boşluğu dövmekten başka ne işe yarıyor ki? Olanağı olsa da insanların yürekleri konuşabilseydi dilleri yerine, her şey daha yalansız, daha içten olurdu. Aklı silmeli diyorum insan ilişkilerinden. Yanılıyor muyum? Olsun. Yanıldığımı biliyorum ya...
Sayfa 83 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 18. Baskı, 2022Kitabı okudu
Herkes gibi yaşasaydım eğer, yaşamı onlar gibi görebilseydim çarşılar yeterdi avutmaya beni. Bir gömlek, bir ayakkabı, bir elbise; bir yemek lokantalarda; televizyon, halı, masa ve daha nice eşya yeterdi yalnızlığı örtmeye, kendimi göstermeye, varolmaya, 'dar çevre yitikleri'nde önem kazanmaya...
Bu kitaba inceleme eklemeyi düşünmüyordum ama sitede bu kitabın hakkettiği değeri görmediğini düşündüğüm için birkaç kelime de olsa düşüncelerimi yazmak istedim. 6 aydır kitaplığımda sırasını bekleyen ve benim de sürekli sarfınazar ettiğim, başlamaya yanaşamadığım kitap. Bilinçakışı tekniğinin mihenk taşı sayılan İngiliz edebiyatçı James Joyce '