Merhabalar
Bugün kalemi ile yeni tanıştığım bir yazarın kitabını ile geldim. Son dönemde İstanbul tarihi ile ilgili okuduğum ikinci kitap ve çok hoşuma gitti. Kitap akıp geçti. Bilmediğimiz o kadar şey gizem , sır bir çok şey var ki okurken hayretle okudum zaten kitabın dili ve anlatımı o kadar akıcı ki hep merakta bırakıyor. Cinayet, sırlar , tarih, Ayasofya hepsi ustalıkla yazılmış güzel bir kitaptı.
1943 yılında Oslamanlı'nın son sadrazamı olan Talat Paşa'nın cenazesini getiren almanlar ile olaylar başlıyor. Cenazeden sonra cinayetler işlenmeye başlıyor ve gizem dolu arkalarında iz bırakmadan peş peşe biri imam biri de papaz olmak üzere iki cinayet işleniyor ve iki Türk polis memuru canlarını dişlerine takarak olayın peşini bırakmıyorlar. Okurken ilk başlarda tahmin etmekte zorlandım ama iki dini temsil eden kişilerin cinayet kurban gitmeleri acaba dinler ile ilgili mi diye de soru işareti bıraktı kafamda.
Yazarın bu tarzda gizem ve sır konulu başka kitapları olduğunu yeni öğrendim bu kitabından sonra onlara da şans vermeyi düşünüyorum.
İmparatorluğun son güçlü adamı sanki sandıkasını aralayıp başını kaldıracak,onları bu miskin ve şaşkın mahmurlukktan uyandıracak,ufku işaret edip güçlü sesiyle, "Yürüyün!" diye istanbul semalarını yırtacaktı. Marşlarla,ecdadın dualarıyla Arsa yükselecek,cesaretle! Ama nereye? Ne kadar? Ya kaybedenler? Acılar,hüzün firtınaları? Bu defa kazanılacak mıydı? Kayiplar geri dönecek,matem gözyaşları mutluluk gözyaşlarına dönüşecek miydi?