Yine şuh bir bahar sabahı. Ve yine yoksun. Akşam sesin ümitle ürperiyordu. Vaatlerle doluydu. Yalnızım diyorsun. Benimle olmadıktan sonra, beraber olmadıktan sonra yalnız olmak en güzeli. Yalnızlık ellerin kahrını çekmekten bin kere daha güzel.
Reklam
Eğer doğayı güzel ve bakire bir gelin olarak görmek isterseniz,oraya bir bahar sabahı gidin. Eğer yüreğinizde kanayan yaraların acısını dindirmek ısterseniz sonbaharın son günlerinde gidin oraya. İlkbaharda aşk mavi göklerde kanat çırpar ; sonbaharda artık aramızda olmayanları düşünürüz . Hasta cigerler kutsanmis bir saflikla dolar; gözler kendi huzurlu sakinliklerini ruha geciren altın rengi otların üzerinde dinlenir.
Karl’ın Nazım Hikmet Planı 12 yaşında bir cesaret anında yetimhaneden kaçan Karl, Türkiye için sanat ve edebiyat tarihini yüzyıllar öncesinden etkilemiş ve o gece kaçarken herkesin hayatını birbirine düğümlemiştir. Karl, Mehmet Ali olduğu gün bu ülkeye kendi soyundan gelen bir sürü Şair armağan etmiştir aslında. O gemiden kurtarılan çocuk bize
ayet İstanbul Boğazından, son padişahla son şehzadesini alarak uzaklaştı.Hiçbir şey kalmadı geriye.Bir büyük boşluk kaldı geriye.Bir de bütün bunları, bulutların ufuk üzerinde koştuğu güz akşamları, kıyıya iyice yanaşan masal gemilerinin gölgelerine bakarak ve dahi o gölgeleri kendisi gibi görebilecek başkalarının varlığını da vehmederek dalgalara
Ey rahip, bana başka dünyalarda başka hayatlar; daha güzel, daha huzurlu, daha ışık dolu bir hayat vadetmen nafile. İnanmıyorum buna. Senin dünyaların hakkında hiçbir şey bilmiyorum, senin mutluluğunu tanımak istemiyorum. Ben bu dünyayı bu yeryüzünü, bu çirkin, sıkıntılı ve karamsar hayatı yanıyorum ve sonsuza dek bunu istiyor, arzuluyor ve talep ediyorum. Ben tamı tamına kendi uğursuz, sıkıntılı, melankolik, mutsuz hayatımı, bu acı dolu hayatımı istiyorum. Yeter ki pencerenin yarısından gökyüzünü göreyim, yeter ki bir bahar sabahı bir kuşun ötüşünü duyayım, yeter ki bir çocuğun ve bir kadının gülüşünü göreyim, yeter ki beni sevenlere birkaç kelime yazabileyim, yeter ki ağustos ay ışığıyla aydınlanan duvarda bir ağacın huzursuz gölgesini takip edebileyim.
Reklam
Yalnızlık ellerin kahrını çekmekten iyidir...
Yine şuh bir bahar sabahı. Ve yine yoksun. Akşam sesin ümitle ürperiyordu. Vaitlerle doluydu. Yalnızım diyorsun. Benimle olmadıktan sonra, beraber olmadıktan sonra yalnız olmak en güzeli. Yalnızlık ellerin kahrını çekmekten bin kere daha güzel.
HİKAYE SEVER DOSTLAR BURADA MI.. 1827 Yılında Almanya’nın Brandenburg kentin de bir müzik öğretmeninin oğlu dünyaya gelir. Çocuğa Carl Dedloid adını koyarlar. Baba müzik öğretmeni anne ev hanımı Carl Dedloid’in anne ve babası sürekli olarak kavga ediyor evde huzur yok. Çocuğun yakınları Carl Dedloid bu olumsuz ortamdan etkilenmesin diye onu
Şimdilik. Ne güzel kelime. Şimdilik. Karanlık cümlelerin sonuna iliştirilmiş pırıl pırıl bir bahar sabahı gibi.
Sayfa 24 - HayykitapKitabı okudu
Gidelim buralardan.. Bir sabah ansızın. İyileşmenin mümkün, kaygının uzak olduğu diyarlara. Bu kadar yaşantıyı üstlenmenin anlamının olmadığı yerlere. Özgürlüğün iliklerimize kadar işlediği, kendimizi kimseye açıklamak zorunda olmadığımız yerlere. Gidelim buralardan.. Ölümün olmadığı, yaşamın kutsal sayıldığı topraklara. Birçok şeye yeniden başlayabiliriz. Yılların telaşından uzak, alışkanlıkların zincirlerinden kurtulmuş olarak. Yanlışların doğruları götürmediği yerlere gidelim.. Gidelim buralardan.. Bütün hatıralarımızı geride bırakarak, güzel günleri dolduralım bavulumuza ardımıza bakmadan gidelim. Eğer çok istersen bir iki anı biraz da ümit sıkıştırırız yaşanacak güzel günler hatrına. Gidelim buralardan.. Bir bahar sabahı kimseye haber vermeden takılıp bir bulutun ardına güneşin daha parlak olduğu yerlere gidelim. Ayaklarımızın altındaki yeryüzü, üzerimizde uçsuz bucaksız gökyüzüne sadık olacağımız yerlere. Gidelim buralardan.. Her ne ise seni tutan bir ayrılık savur, dönüp ardına bakmadan defolup gidelim. Dünyanın gürültüsünü patırtısını geride bırakıp yalnızlığın gecelerde korkunç çığlıklar içinde bir kabus olmadığı yerlere. Gidelim buralardan.. Hüznün gece gibi kasvetli olmadığı, yüreğini kül eden yangınların söndüğü, Yalnızlığın sağanak halinde yağmadığı Gitmekten başka çaremizin olmadığını bildiğimiz yerlere gidelim. Bu kenti terketmenin en mümkün olduğu zaman da gidelim. Söyle yüreğine, Yarım haldeyken parça parça dağılmadan birleşelim. Eğer varsa bir umudun baştan söyle, boğulmadan bu şehirde... (...)
Reklam
Orhan Veli Kanık - Baharın Ilk Sabahı
Tüyden hafif olurum böyle sabahlar Karsı damda bir güneş parçası, İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar; Bağıra çağıra düşerim yollara; Döner döner durur basım havalarda. Sanırım ki günler hep güzel gidecek; Her sabah böyle bahar; Ne is güç gelir aklıma, ne yoksulluğum. Derim ki: 'Sıkıntılar durdursun!' Sairliğimle yetinir, Avunurum.
Anooshirvan Miandji
Adamın birine bir çiçek hediye edilir. Çiçeği hediye eden çiçeğin çok özel bir orkide olduğunu ve çok özel bir çiçek açtığını söyler. Hediyeyi alan teşekkür eder ve çiçeği evine götürür. Çiçeği diğer çiçeklerin yanına koyar. Yıl boyu arasıra çiçek açan bitkilere bakar, sonra da bu çiçeğa bakar ve bir değişiklik görmez. İçinden der ki “demek bu
Resim