Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
MUS‘AB BİN UMEYR’İN (R.A.) İSLÂM’A HİZMETLERİ -1
İslâm dini, Arabistan’ın her tarafında ve husûsiyle de Medîne-i Münevvere’de pek süratle yayılmakta idi. Evs ve Hazrec kabileleri Ashâb-ı Kirâm’dan birinin Medîne’ye gönderilmesini talep ettiler. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, onlara, Kur’ân-ı Kerîm’i ve İslâm âdâbını öğretmek üzere Mus‘ab bin Umeyr’i (r.a.) gönderdi. Hz. Mus‘ab (r.a.),
DOKUZ - OĞUZ MENKIBESİ
Dokuz - Oğuzlar evvelce, Kumlançu adı verilen bir ülkede otururlarmış. Burada Tuğla ve Selenga adlı iki ırmak akarmış. Bir gece oradaki iki ağacın üstüne, gökten bir nus nütunu indi. Bu ağaçlardan biri sümü yani huş yahut kayın ağacı (bouleau), diğeri kasuk (yani Cihangüşâ’ya göre çamfıstığı, Mahmud-i Kâşgarî’ye göre fındık) ağacı idiler.
Reklam
Tanrım, ne kadar da güzel bir an olabilirdi bu. İki senedir her kucaklaşma vaktinde benim kollarımda ağlamış olan Chloe artık bir ölü; toprağın altında ölü ölü yatıyor; bir şişenin içinde, bir mozolede, krematoryumdaki bir bölmede ölü ölü duruyor. Tanrım, bugün bin bir düşünce içinde kendini oradan oraya sürüklerken, yarın soğuk gübreye, solucanlar için açık büfeye dönüşebileceğinin kanıtı işte. Ölümün inanılmaz mucizesi bu; ve her şey ne kadar güzel olabilirdi, Tanrım, şu kız olmasaydı.
Sayfa 37 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okuyor
167 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
“Kuşkusuz hepimiz geçmişimizle, kendimizin bulduğu ya da bizim için bulunan öykülerimizle varız, her şeyi bugün kadar yarın da yanımızda taşıyacağımızı biliyoruz, belki bizim arkamızdan ‘onun bir öyküsü yoktu' diye konuşamayacaklar, gün doldurur gibi yaşayıp çekip gitmeyeceğiz bu dünyadan, ama hep aynı acıyı da sürekli bir yük gibi omuzumuzda taşıyamayız, gücümüz yok, kaldıramayız.” Herkese merhaba Daha önce Radyo Şarampol kitabını bayılarak okuduğum Şükran Yiğit’in Ankara, Mon Amour! kitabıyla geldim. Kitabımızın kahramanı, Suna, Emel ve Ömer’in dilinden hem kendilerinin ve ailelerinin hikayesini, hem de Türkiye tarihini okuyoruz. Karakterlerimizle 1969’da tanışıyor , sırayla 1980’lere gidip 2002’de vedalaşıyoruz. Suna, ele avuca sığmayan, fırlama, hayal dünyası sınırsız bir çocuk. Bir gün mahalleye annesiyle Emel taşınır ve hem Suna’nın hem Emel’in hem de Emel’in dayısı Ömer’in hayatında artık eskisi gibi olmayacak süreç başlamış olur. Hikayenin beni en etkileyen kısmı Suna’nın dayısı ile Emel’in annesi arasında yaşanan ilişki ve bunların faturasını ödeyen masum Emel oldu. Ankaralı olduğumdan; Ankara’da geçen kitapları, hikayenin geçtiği yerden geçtiğim, adım adım takip edebildiğim için bir tık daha sevdiğim bir gerçek. Ama bu kitabı sevişimin tek sebebi bu değil. Yazarın dilini çok seviyorum, alelade bir anı öyle güzel anlatıyor ki kitap göz açıp kapayıncaya kadar bitiyor. Ne yazsa okurum, başka diyeceğim yok Keyifle okuyun
Ankara, Mon Amour!
Ankara, Mon Amour!Şükran Yiğit · İletişim Yayınları · 20221,105 okunma
254 syf.
10/10 puan verdi
·
100 günde okudu
بسم الله الرحمن الرحيم Mevla bize ne söyler? Ey kulum! Dünya zevkine fazla aldanma geçici bu dünya. Ey kulum! Yap dediklerimi yap yapma dediklerimden uzak dur. Ey kulum! Beş vakit namazını kıl benden iste kuldan değil diyor. İnsan tabiatı gereği(kendi nefsimde dahil) günaha meyil kabiliyeti vardır. Bu bizim imtihan edilen bir varlık olmamızın bir nüktesi, bir hikmetidir. Bugün olmazsa yarın, yarın olmazsa bir gün mutlaka insan büyük yada küçük, öyle yada böyle bir günaha düşer. Asıl garipsenecek şey günaha düşmek değil(çünkü beşeriz şaşarız) günaha düştükten sonra tövbe etmeyerek günahın içerisinde kalmak, günahla yaşamaya razı olmaktır. İşte tamda burda Rabbimiz bizden ne ister denildiğinde aklımıza gelen; Rahmet kapısının her daim açık olduğunu, işlediğimiz günahlardan sonra pişmanlık ve içtenlikle onun kapısını çalmamız gerektiğini, ondan başka sığınılacak bir zatın olmadığını ve onun samimi bir tövbe ile kendisine yönelen kullarını her daim bağışlamaya hazır bir şekilde "Tevvab" olduğu aklımıza gelir. Yasin Pişgin hocamız bu güzel eserinde Namazda okuduğumuz kısa surelerin tefsirini anlatmış akıcı bir şekilde. Namaza durduğumuzda Rabbimizle konuşuyoruz değilmi peki okuduklarımızın manasını anlayarak okumak dahada muhteşem olmazmı? Ben çok istifadelendim özellikle tefsir okumaya niyetlenen kardeşlerim için güzel bir başlangıç olur. Allah ölüm gelmeden uyanabilmeyi, iman ve İslam nimetinin değerini bilmeyi bizlere nasip ve müyesser eylesin. Amin #yasinpişgin #mevlabizenesöyler #mecra #kitaptavsiyesi #kitapaşkı #instagram #okumak
Mevla Bize Ne Söyler?
Mevla Bize Ne Söyler?Yasin Pişgin · Mecra Kitap · 202359 okunma
Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları 4
- Fikri çalışmalar için aynı saatlerde devamlı ve tertipli bir surette günde 2-3 saat bile kafidir. Büyük İslam filozofu İbni Sina dünyaca meşhur olan Kitâbüş Şifası'nı her gün sabah namazından sonra Bağdat'taki bir caminin, büyük bir kandili altında oturarak kuşluk vaktine kadar yani takriben 2 saat çalışmak suretiyle vücuda getirmiştir. Meşhur İngiliz filozofu Spencer muazzam eserlerini günde 2 saat çalışarak yazmıştır. Her sene bin, bin iki yüz sahifelik eser veren Fransız edibi Emile Zola'ya bu muvaffakiyetinin sırrını sormuşlar her gün yalnız 3 saat çalışır ve yazarım demiş. - Sebat et,genç dostum, sebat et... Damlaya damlaya göl olur ve aynı noktaya düşen damlacıklar zamanla mermeri bile deler. - Bir işe başladığın,bir dersi öğrenmeye, bir kitabı okumaya koyulduğu zaman telaş edip sabırsızlanma. Sakin ve metin ol. Yol al fakat acele etme. Sindirerek çalış ve öğren. - İşinde ve dersinde herhangi bir fikri ve noktayı küçümseyerek ihmal edip geçme. Küçük ihmalden bazen büyük zararlar doğduğunu unutma! - Gece yatağına uzandığın zaman, o gün ne yaptığını ve yarın ne yapacağını kendine sormadan uyuma. - Her gün iyi bir eserden yüksek sesle 5-10 sahife oku. Bu sayede konuşma ve söz söyleme istidadın gelişir. - Rastladığın edebi,felsefi bazı güzel parçaları ezberle. Bu sayede hem kelime ve ifade hazinen zenginler hem de hafızan kuvvetlenir.
Reklam
192 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Gözlerimden Dökülür Kâğıda Sessiz Kelâmlar
Neye uğradığımı şaşırdım, ölecek gibiydim artık. Yüzüm kızarıyor, gözlerim doluyordu; dayanılmaz bir hâl almıştı nefessizlik. İşte bir gün birine nefes kadar ihtiyacın olursa aşık olduğunu anlayacaksın evlat.. Kitabı okurken farkettim isminin neden "Nefes" ile anlamlandırıldığını.
Hikmet Anıl Öztekin
Hikmet Anıl Öztekin
aşkını ve sevgiliye duyduğu ihtiyacı böyle bir
Elif Gibi Sevmek 1
Elif Gibi Sevmek 1Hikmet Anıl Öztekin · Hayy Kitap · 201713,5bin okunma
159 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
2 saatte okudu
Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi
"biz unutkan bir ulusuz. olanları bitenleri çabuk unuturuz. bugün yarın kanlı olaylar için yas tutarız, sonra, daha önceki olaylar gibi bu son kanlı olay da unutulur." Demiş Uğur Mumcu ___ umag'ın unutmayalım unutturmayalım sloganıyla birlikte düşünceleri faili meçhul cinayetlerde katledilenleri anarken hatırlattığı dize ve kitabın
Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi
Vurulduk Ey Halkım Unutma BiziUğur Mumcu · Uğur Mumcu Vakfı Yayınları · 1996177 okunma
"Uyanmanı bir yıl boyunca beraber bekledik Kumru. Benden çok o bekledi. Çocuk hastanede yaşıyor gibiydi... Öyle sandım. Belli ki yanlış anlamışım..." dedi babam tereddütle, "Her neyse, ben yalnızca baban olarak bu ilişkiyi desteklediğimi ve çok doğru bir seçim yaptığını ekleyecektim Beni yalnızca baban olarak değil, arkadaşın olarak da gör. Sana çocukluğunu tekrar veremem, geçmişi geri getiremem, seni elinden tutup okula götüremem. Sana boyunun yetişmediği mutfak tezgahında güzel bir yemek hazırlayamam artık. Senin üç yaşında yanında olamam Kumru, beş yaşında yanında olamam, on yaşına dönüp saçlarını okşayamam ama şimdi, tam şu an buradayım, yanındayım kızım. Bir daha asla yalnız kalmayacaksın. Sana söz veriyorum. İIk hedefim de seni arkadaşlarından daha çok tanımak olacak." dedi gözyaşları içinde gülümseyerek. Onunla aynı haldeydim. Gözlerim dolu, dudak kenarlarım yukarıya dönüktü. Şimdi içimde bir şeyler gerçekten de iyileşiyordu işte. Şimdi eski Kumru gerçekten de geri dönüyordu işte, hem de eski yaralarının bile iyileşmek üzere olduğunu hissederek... "Yarın fizik tedavilerin için bir merkeze gideceğiz, tedavilerine başlayacağız." dedi babam, "Sonra seni o çok hayal ettiğin sahnede dans ederken izleyeceğiz." Babamı gözlerindeki parıltı kalbime işlemişti.
Biliyorum kolay değil!
Daha iyi bir dünya için daha çok zahmet çekmek zorunda kalabiliriz. İnsanların daha mutlu yaşamaları için çok daha fazla yorulabiliriz. Bugüne kadar hak etmeyenler için neler yaptık, hak eden insanlar için de yapabiliriz. Senin için hiç kimse bir gelecek hazırlamamış olabilir. Ama sen kendin için güzel bir gelecek hazırlayabilirsin. Hiç kimse senin mutluluğun için çaba göstermemiş olabilir. Ama sen kendi mutluluğun için zemin hazırlamaya başlayabilirsin. Unutma, her şey daha güzel bir dünyada yaşayabilmek için.....
Reklam
Allah büyük.. Mucizeler kapımızı ansızın çalabilir!
Daha iyi bir dünya hak ettiğini biliyorum. Temiz insanların olduğu, iyiliğin hüküm sürdüğü, aşka kıymet verilen ve kalp kırmaktan çekinen insanlarla dolu bir dünya arzu ettiğini biliyorum. İyi insanların ağlatılmadığı sevenlerin birbirini aldatmadığı, kimsenin kimseyi kandırmadığı ve insanların onur ve şerefleri için yaşadıkları bir dünya arzu ettiğini biliyorum. Lakin tüm bunlara karşı elinden hiçbir şey gelmediğini, iyi şeyler düşünüp iyi şeyler hayal etmenin iyi bir sonuç vermediğini artık oturup güzel şeyler için bir mucize beklediğini biliyorum.
Onların Ceza Çekmesi mi? Yoksa Senin Mutlu Olman mı?...
Unutma, Allah'tan ne istersen Allah sana onu verecektir. Bu yüzden sana haksızlık yapanlara ceza istemek yerine, kendin için güzel bir gelecek iste. Yaşadıklarının kolay şeyler olmadığını biliyorum ve onların sana yaptıkları karşılığında ceza çekmelerini istediğini biliyorum. Ama sen de şunu bil, onlar cezalandırılmayı hak ediyorlarsa, sen de mutlu olmayı hak ediyorsun. Sen iyi olmaktan vazgeçme, kendin için dua et ve bekle. Allah onlara da, sana da, hak ettiklerinizi verecektir.
Sen bayağı, kötü, alçak bir kadınsın. Yüzün bir parça güzel, o güzellik de yarın öbür gün buruşuklar altında yok olunca, senin dünyanın en çirkin hizmetçisinden ne farkın kalacak? Kendi deyiminle sen nazik, kibar bir kişinin canına kıymaya kalkıştın. Onun gibi birinin yaşamı, topluma yararlı olması yönünden, senin gibi yüz bin kadınınkine bedeldir. Eğer bu vartayı atlatırsan, bir daha böyle çılgınlıklar yapmaman için duygulu bir insana kötülük etmenin, bir bilim adamını alaya almanın ne olduğunu gösteririm sana. Bunca alçalmaya gönüllü olduğuna göre, niye kendini kaldırıp aşağıya atmıyorsun? Ölür gidersin, böylece korkularından kurtulursun, ben de dünyanın en mutlu insanı olurum. Benim sana söyleyeceklerim bu kadar. Bir yalan buldum, seni şu kuleye çıkarttım. Sen de bir yalan bul, aşağıya in bakalım.
Sayfa 156 - Cilt 2Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.