susuyor, söylemiyor bildiği tek şiiri “güzel olan hiçbir şey hülâsa edilemez” demiş çünkü Valéry.
Ne güzel demiş şair:
~•~ Gece ben uyurken daldaki güvercin aşkından ağlıyordu, Yalancıyım ben, Allah’ın evine yemin olsun ki, Eğer aşık olsa idim güvercinler geçemezdi ağlamakta beni. Kendimi aşık zannederdim Rabbime, Oysaki hayvanlar bile ağlarken ben ağlamıyormuşum. ~•~
Reklam
susuyor, söylemiyor bildigi tek şiiri "güzel olan hiçbir şey hülasa edilemez" demiş çünkü Valery.
Ne demiş şair: " Her insan günah işler, senden saklanır mı sır? Tövbe dilekçesiyle sırttan kalkar bu nasır." (Bahrettin Karakoç)
Hz. Ömer demiş ki, " Kalbinizin ısınmadığı insanlardan uzak durun."
DÜLGER BALIĞININ ÖLÜMÜ Hepsinin gözleri güzeldir. Hepsinin canlıyken pulları kadın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılmağa değer. Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar?.. Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar
Reklam
akış halini deneyimlememiz de lazım çokça
İlk doğa felsefecisi Aristo, doğaya bakıp “Burada ilginç bir şey var. Acaba bu nedir?” demiş olmalı! Zira her şey bu soruyla yani farkındalıkla başlıyor. Bilimsel merak da “şimdi” ile başlar. Öncelikle “orada” güzel bir şey görebilmek için zihnen ve odaklanmış bir biçimde “o anda” olmamız gerekir.
Hz. Ali "Kalbin dönüşleri vardır" demiş. Demek ki kalp her zaman aynı kalmıyor, hayatın getirdikleri zaman zaman bizi değiştiriyor. Halden hale giriyoruz bu yüzden.
Anne Sütü Mucizesi
Neslin sıhhatle devamı, aile müessesine bağlıdır ve evlatlar hiç şüphesiz, ailenin sürur kaynağıdır. Evlatlar, daha dünyaya gelişinde, her misafirden tatlı karşılanır. Hem nasıl karşılanmasın; sevmenin ateşe perde, ikram etmenin sırat köprüsünü geçmeye vesile, birlikte yemenin, kurtuluş beraatı bahşettiği evlat, anne babası için dünya nimetlerinin
Reklam
Her Güzellik Kendini Bilmekle Başlar
HZ Âdem[aleyhisselâm]ile İblis'in durumları bunun en güzel misalidir.HZ.Âdem[aleyhisselâm]cennetten uzak düştü,hasret çekti.Fakat af diledi, Allah'ın mağfiretine Mazhar oldu. İblis ise isyanına devam etti, suçu Allah'a yüklemeye kalkıştı. Böylece hatayı kendisinin yaptığını kabul etmedi. Sonuçta rahmete layık görülmedi ve
“..Kız "Gökyüzünün güzelliğine bak... güneşin batışı ne hoş... ahh bak bir çiçek açıyor, gördün mü ne güzel!" demiş. Delikanlı eğilmiş çiçeği koparmış ve kıza vermiş... tatlı­lıkla bakışmışlar... Burunlarına öpücükler kondurmuş­lar... mutlulukla gülümseyip" İşte duygusallık bu, işte aşk bu olmalı!" demişler.”
“güzel olan hiçbir şey hülasa edilemez” demiş çünkü Valéry.
Öyle bir vaaz ki, vaaz derim sana !!
güzel, görkemli, kanatlı düşüncelerini söylüyordu, insanlar her şeye, her şeye başkaldırmalı, diyordu. İnsanlar böyle uyudukça, insanlar böyle zulüm altında inlemeyi kabul ettikçe insanlığın bir sinekten ne farkı olur, insanlar, eğer en küçük bir haksızlığa, bir zulme başkaldırmayı akıl etmezlerse, insanlık bundan böyle daha da beter hale
Yapı Kredi Yayınları
Mektepli ve alaylı kavramları biraz eskiye dayanıyor. Bilirsiniz çok kullanılan bir söz var mekteplere dair: "Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim." Kimi kaynaklarda II. Meşrutiyet döneminde iki defa Maarif Nazırlığı görevine getirilen Tûbâ Ağacı (kökleri yukarıda, dalları aşağıda olan ağaç) Nazariyesinin sahibi Emrullah Efendi'nin, kimi kaynaklarda da Sultan Abdülhamid'in Maarif Nazırı Haşim Paşa'nın sözü olarak yer alıyor bu söz. Espri niyetiyle söylenen bu cümle, yüz küsur senedir yanlış anlaşılarak kullanılmaya devam ediyor. O dönemde mektep ve medrese ikiliği doruk noktadaydı. Yani bir eski tip medreseler vardı, bir de yeni nesil mektepler. "Eğer mektepler olmasa, sadece eski tip medreseler olsa maarifi ne güzel idare ederdim," diyen nazır sanki tüm eğitim kurumları kaldırılsa demiş gibi anlaşılıyor. Mektepli kelimesinin kökenleri o döneme dayanıyor. Alaylı kelimesi ise bunun karşıtı olarak konumlandırılmış.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.