"Siyah beyazız ikimiz, sarılınca renkleneceğiz. Bu dünyanın neresindesin, hiç düşündün mü? Ne olarak var oluyorsun bu dünyada? Amacın ne, ne kadar yer kaplıyorsun, hayallerin ne, ne için buradasın sen? Aynanın karşısına geç ve sor kendine: Ne için buradayım ben? Herkes ama herkes bu dünyaya bir sebeple yollandı. Herkesin burada olmasının bir sebebi var. Sen de biliyorsun... İçinde büyük bir dünya var senin. Çiçeklerle kaplı, bulutlarla çevrili bir dünya. Biliyorum, bazen o bulutlar kararıyor yağmur yağıyor içine. Ama sen de biliyorsun ki her yağmur sonrası güneş açar. Ve yine bilmelisin ki, yağmur yağmadan çiçek açmaz... Bırak yağsın yağmurun. Bırak aksın gözyaşların. Yoruldun mu, bırak tutmasın bacakların. Çaresiz misin? Kal öyle. Bırak artık kendini, üzüntünü yaşa. Kendine engel olma, kendini tutma. Kendi felaketine kollarını aç. Ellerin mi titriyor, bırak titresinler. Titreye titreye durmayı öğrenecekler. Üzüntünü durdurmaya çalışma. Her şeyi yaşayacaksın bu hayatta, hüznü de mutluluğu da. Oysa sen şimdi hüznünü durdurmaya çalışıyorsun ya, sadece hüznün değil mutluluğun da duruverir böyle. Her şeyi dolu dolu yaşa ki evren de sana mutlu olma zamanın geldiğinde mutluluğunu da dolu dolu yaşatsın. Hayat bir nehir, akıp gidiyor. Suyun üstüne uzat bedenini, akıp git sen de. İnan bana, şelaleden aşağı düştüğünde güzel bir gölde uyanacaksın. Şimdi kapat gözlerini, aç kollarını, arkana doğru yaslan ve kendine şöyle mırıldan, 'Su akar, yolunu bulur.'
Demiryolu kıvrıldı ve tren, alçalmaya başlarken onun nefes aldığı, gözden uzaklaşan şehri kutsarcasına üstüne yayılmış güneşten de uzaklaşıyordu artık. Elini umutsuzca, bir tutam hava kapmak, Daisy'nin onun için güzel kıldığı noktadan bir parça kurtarmak istercesine uzattı. Ama her şey bulanık gözleri için çok hızlı gidiyordu ve biliyordu ki şehrin o parçasını, en taze ve en iyi parçasını sonsuza değin yitirmişti.
Sayfa 148
Reklam
Şiir Kebabı
KANLI OYUN Sonunda o en diri anlamına varırım Sonunda ölümün yaşamanın gelip geçmenin Sonunda yaban denizlerin sürek avlarının Sonunda Kuzuların o doğar doğmaz arayıp yediği
Sayfa 184
Tavan lambasını söndürdü, yatağa uzanıp ellerini başının arkasına koydu. Böyle yatmak, dinlenmek zevk verici bir şeydi. Disneyland 'i düşündü sonra. Kendini beyaz bir önlük içinde, beyaz bir kamyoneti sürerken görüyordu. Oğluyla devriye geziyordu Louis. Bu tılsımlı ülkenin nöbetçisiydiler. Beyaz arabalarıyla parkın içinde dolaşıp duruyorlardı. Bir bela arıyor değillerdi ama belalı birşey olduğunda da hazırdılar. Böyle masum zevklere adanmış burada bile kötü şeyler olurdu. Anacaddede film satın alan güleç yüzlü bir adam birden göğsünü tutardı bir kalp krizi gelince,hamile blr kadının sancıları başlardı, kapak kızı kadar güzel bir kız birden bir sara nöbeti geçirebilirdi. Güneş çarpardı insanı, sıcak dokunurdu,hatta bir yaz günü sonunda yıldırım düşerdi. " Büyük ve Müthiş Oz da buradaydı. Tılsımlı Krallık 'ın kapısında ya da uçan Dumbo 'lardan birinin üstünde görülebilirdi.Baba oğul onun Goofy,Miki,Donald ya da Tigger gibi bir eğlence parkı gösterisi olduğunu bilirlerdi. Ama kimse onunla resmini çektirmek istemez, kimse kızı ya da oğlunu onunla tanıştıramazdı. Onu daha eskiden tanırlardı.,insanı boğmaya, bir naylon torbayla soluksuz bırakmaya,bir parça elektrik akımıyla kızartmaya hazırdı. Oz hep çevresindeydi insanın, ölümüyle sonsuzluk arasındaki bütün yolları o kesmişti.
öyleyse, Lohengrin, istediğini yap, canının istediği gibi davran, bütün yaşam boyu karanlık bir zindana kapat, tutsaklığıma yoldaş olarak akrepler ver, ya da bir gözümü oy, yere düşsün, sana karşı en küçük bir sitemde bulunmayacağım; ben sana aitim, senin malınım, kendim için yaşamıyorum artık. bana vere­ceğin acı, cani elleriyle beni yaralayan kişinin, benzeşlerin­den daha kutsal bir ruhla yıkanmış olduğunu bilmenin verdiği mutlulukla karşılaştırılamaz! evet, bir insan varlığı uğruna yaşamını vermek, ve böylece bütün insanların kötü olmadığı umudunu korumak hala güzel bir şey, mademki acı sev­gimin kuşkucu tiksintilerini zorla kendi üzerine çekmeyi be­ceren biri var aralarında.
"Hala en güzel hikayeleri dünyalar bir araya gelse anlamayacaklara mı anlatmaktasın? Ve sen hala sağırlar ordusuna senfoniler mi çalmaktasın? Ne seni hazmedebilen ne de senin hazmedebildiğin bir alemde için sızlıyor, biliyorum. İçine bak, imkansız bir şey olmadığını göreceksin. Kapat gözlerini gitsin.."
Reklam
1,000 öğeden 461 ile 470 arasındakiler gösteriliyor.