" Modern edebiyatın en önemli isimlerinden biri olan Franz Kafka'nın 1919 yılında Julie Wohryzek ile nişanlanması üzerine, bu nişana karşı çıkan babası Hermann Kafka'ya yazdığı bu uzun mektup, ona bu olay nezdinde söyleyemediği her şeyi içeren bir tür 'itiraf' metnidir.
... Kafka'nın dostu Max Brod sayesinde edebiyat dünyasına kazandırılan bu mektup yüzyılın en büyük itiraf metinlerinden sayılır."
Okuduğumuz kitap özetle güzeldi. Bir babanın çocuklarına davranışına karşın oğulun gözünden oluşan "baba" figürünü okuyucuyla paylaşmakta. Fakat anladığım kadarıyla Kafka tüm kitaplarında olay örgüsü tekrar yazım biçimini kullanıyor. Kitaplar güzel fakat bir süre sonra sürekli aynı tonda vurgular yapıldığını, bize aynı şeyi sürekli dolaylı yoldan betimleyerek yeniden ulaştırdığını fark ettiriyor. Bu durum, şahsi fikrimce, zaman zaman okuyucuyu bunalımda bırakmakta.
Yine de Franz Kafka'yı eleştirmek haddimize değil elbette lakin düşünce paylaşımı diyebiliriz, efendim.
“Şu anda sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim, gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden için rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevimdim kendi çapımda.”
-Oğuz Atay
Maalesef Ölü Canlar da ancak dinleyerek bitirebildiğim klasiklerden. Gogolle ilk Palto eserinde tanışmıştım. Ölü Canlar bence konusu oldukça ilgi çekici bir kitap. Bir gün sıradan bir vatandaşın aklına ölü olan ama bildirilmeyen vatandaşları mülk sahiplerinden satın almak gelir. Yani bunu türkiyedeki ağalık düzeni gibi düşünebiliriz sanırım. Ağalardan ölmüş ama devlete kaydı geçirlimemiş ırgatları satın alan bir adam ana kahramanımız. Bu adamlar yoluyla para kazanmayı planlıyor aslında. Konu çok güzel ama işlenişi aşırı uzun. Bu kitap mesela diğer klasiklerin aksine okumaya başladığım ilk andan bende bir heyecan oluşturmuştu ve devamını merak etmiştim ama biraz ilerledikten sonra konu o kadar akmıyordu ki okumaya dayanamadım ve dinleyerek bitirdim. Maalesef çok beğenemedim.
Ölü CanlarNikolay Gogol · İş Bankası Kültür Yayınları · 202223.7k okunma
Kitabın öyküsüne dair pek bir şey hatırlamıyorum hızlıca okuyup bitirmiştim. İlk korku temalı kitap diye okumuştum ama şimdi görüyorum ki aslında Gotik edebiyatının ilk örneği imiş. Ben kitabı okuduğumda beğenmiştim ama vay canına diyebilecek kadar değil. Eh güzel kitaptı neyse bu da bitti. Şeklinde bir beğenme olmuştu.
Otranto ŞatosuHorace Walpole · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20171,714 okunma
Bu kitabı ilk çıktığı zamandan beri merak ediyordum ama aldıktan sonra bile bir nedenle bekletmek durumunda kalmıştım. Neyse ki sonunda okudum vee sevdim! Üniversite zamanlarında herhangi bir sporla uğraşan ve bunu güzel arkadaşlık ilişkisiyle birlikte, iyi de bir aşkla sunan kitapları seviyorum. Kitabın kalınlığından ötürü, ortasından sonra
bitmemiş bir ömrün yalanısın
sen: kâbuslarımın tabiri
çocukluğumun arta kalanısın!
öldüreceğim kendimi dudaklarınla
dudakların etle, şehvetle seferber
sen! bana inen son kutsal kitap
son fakir yatır
son aciz peygamber!
Okuduklarım 2024
Orhan Veli 'nin şiirlerini hep sevmişimdir. Hep bir yakın gelmiştir konuları...
En çok İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı şiiri yalnız bu kitapta geçmiyor. Ama çok da güzel şiirleri var bayıldım. Bir çırpıda kitap olarak indirdim okudum. 10/10.
Merhaba sevgili okurlar
Genelde kitabın başından başlanır incelemeye ama ben sondan başlamak istiyorum çünkü kitap sonunda daha çok değer kazanıyor bende... ilk defa okuruna teşekkür eden bir yazarla karşı karşıyayım bu çok güzel bir his... Kitabın akıcı olması, farklı bir kurguda olması, merak ettiğim sorunun cevabını yanıtlamak için okumaya
Genel hatları ile sürükleyici bir kitaptı. Okurken Yoğun duygular yaşadığım bir kitap oldu. Kitabı bitirdikten sonra da kısa süreli sorguladım “Böyle mi olmalıydı ? “Diye . Güzel kitaptı. Teşekkür ederim
Tarih sevmeyenler için bir kabusa dönüşebilir bu kitap belli bi süreden sonra Napolyon’un savaşlarının sonu gelmiyor mu yeter yahu diye düşündürüyor , YouTube da anime tarih kanallarından Napolyon’un hayatını o videoları izleyerek eş zamanlı okuyunca kafamda baya şekillendi taşlar yerine oturdu güzel oldu , Osman pamukoğlunun kalemini sevdim bu arada çok okunaklı akıp gidiyor