Acaba kavuşur muyuz?
Yoksa serap ülkesinde mi olur buluşmak? Sonra gider, kaybolur gölgesi Ve azaba dönüştürür anıları. Böyle soruyor kalbim, yokluğundan sonra uzayınca günler. Rüyamda gülümseyen hayalin görününce Sanki cevabı duyar gibi oluyorum: Viran ülkeye hayır dönsün diye, Bu zor yolda beraber yürümedik mi? Tüm arzulardan vazgeçerek Bu dikenli yolda ilerledik
Sayfa 35 - Yüksel yayıncılıkKitabı okuyor
"Belki çok güçlü yoğunlaşırsam, belki seninle... hissedebilirim." Önünde kırılgan, solgun ve koyu renk parlak tırnaklarıyla bir el be- lirdi. Bileğinin arkasında bir gül yaprağı çarpıcı bir şekilde dururken sonra birden uçarak yok oldu. "Sana dokunabilir miyim?" En azından bu defa sormuştu. Hırıltılı bir ses tonuyla,
Sayfa 96
Reklam
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Fıtık Amca, o dolaylardaki sinemalarda oynayan bütün filmleri seyredip “Hazret-i Ömer’in Adaleti” adlı yerli filmi uygun bulup karısına o filmi görebileceğini söylüyor. Necmiye... Genç kadının adı. Gidiyor sinemaya... Fıtık Amcanın içi pırpır... Ertesi akşam erkenden eve dönüyor. Oh, çok şükür Necmiye evde. — Necmiyaa? — Efendim. — Ne yaptın ben
Sayfa 18 - Du Bakali N’olecakKitabı okuyor
Otobüse binerken içimde uyanan o güzel hissi de tanımlamaya çalıştım bu arada kendimce. Heves gibi bir şeydi. Çok sevdiğin ama şartlar nedeniyle çok sevdiğini unuttuğun bir şeyi çok sevdiğini hatırlayarak ve çok sevdiğini sana unutturan şartların da namevcut olması sebebiyle ilk defa yapıyormuş gibi heves ederek yapmak kabilinden bir şey dedim içimden kendime. Hoş oldu.
Sayfa 41 - ketebeKitabı okuyor
Hayatımda birçok sevinçli günlerim olmuştur. Fakat hepsinden güzel,hepsinden sevinçli olabi­leceğini umduğum bir tek gün daha olabilir.O gün seninle ve hiç ayrılmamacasına yaşayacağıma inanacağım gündür.Sen böyle bir günün gelebileceğini pek tahmin etmezsin. Doğrusu ben de edemiyorum.Ama hayattan da başka hiç­ bir beklediğim yok.Bugün için sana
Reklam
Bu sabah iplerden biri kopuverdi. Aslında çok sık olmaz böyle, Ama oldu işte. Onca günlük çalışmayı Boşa çıkaran; Küçük bir felaket, bir tsunami bu. Tıpkı gece söktüğünü Gündüz yeniden ören Penelope gibi, Benim de yeniden başlamam gerek. Bitince güzel olacak. Bunu düşününce üzüntüm azaldı. Amacıma ulaşmak için Yılmadan devam etmem gerek. Yeniden başlamam ve bitirmem gerek.
Saliha kadın...
Zamanın birinde Şah Şüncâ-ı Kirmâni adında büyük bir evliya vardı. Bu büyük Allah dostunun bir kızı vardı. Kirman şehrinin ileri gelenleri bu kıza talip oldu, ama Şah Şüncâ-ı Kirmâni kızını hiçbirine vermedi. Üç gün mühlet istedi. Üç gün içinde mescidleri dolaştı. Nerede abidler, camide tâdil-i erkânla namaz kılanlar, Hak'tan korkanlar,
Sayfa 14 - Dünya sevgisi olmayan Saliha kadın...Kitabı okuyor
Tutucu değilim ve fakat değişim, çağın gereği ola­rak peşinden koşturduğumuz bir serüven oldu artık; sanki her şey değişmek zorundaymış gibi bir telaşın içindeyiz gibime geliyor. Değişime uğramayıp yüzyıllarca duragelen şeylerin de büyük değerler olduğunu unut­mamalı, her şey değişmek zorunda değil. Benim çocukluğumdan bu yana İstanbul çok değiş­ti. Daha mı güzel oldu yani?
Sayfa 67 - Bilgi YayıneviKitabı okuyor
Belki de seni aradım bilmeden Ayaklarımın dibinde denizler can çekişti Şehirler parçalandı Bir çağ öldü gözlerimin önünde Benim en güzel çağım öldü Bizi topraktan yarattılar Gel gör ki Bu şehirde Benim toprağım öldü
Reklam
"Deniyorum. Hayatım boyunca hiçbir şeyi bu kadar çok iste- medim." Dudaklarının uyluklarına ilk dokunuşuna Daniela sanki yanmış gibi kasılarak tepki verdi. "Daniela?" "Hayır, hayır, devam et." Parmaklarını adamın saçlarının arasına sokarak öpüşüne teslim oldu. "Daha fazlasını istiyor musun?" "Evet, evet," diye bağırdı gırtlaktan gelen bir sesle. Güzel. Çünkü bunun için yanıp tutuşuyorum... buna sahip olınalı- yım. Nemli tenini aralamak için başparmaklarını kullanınca Danii sızlanır gibi bir ses çıkardı. Sonra, en sonunda Murdoch ağzını üzerine kapadı. Dilinin ilk hareketi Daniela'nın inlemesine neden oldu. Onun için titremesine cevaben adamın penisi nabız gibi attı ve baş kısmı çarşafa sürtündü. Bunu nasıl da hayal etmişti. Ama onu hiçbir şey Daniela'nın çıldırtıcı tadına, ağzına teslim olmuş katmanlarının yumuşaklığına, dilinin altında şişen klitorisinin gerginliğine hazırlayamazdı. Hayalin de ötesindeydi, doğru ve doğal bir his veriyordu. Sanki ona bu şekilde zevk vermek için yaratılmıştı. Bacaklarını iyice açtı ve Daniela dilinin etrafında kıvranıncaya kadar onu yaladı, emdi ve parmağıyla uyardı. Kısıtlamalar yok. Daniela'nın tepkisi, penisini yukarı aşağı sallamasına ve çarşafı ıslatmasına neden oldu. İçine bile girmeden boşalacağım. Ancak Daniela, "Lütfen, durma..." diye fısıldayınca, gözleri keyifle kapandı. "Asla," diye inledi bir kez daha üzerine yerleşerek. Elini kadının karruna koyup onu olduğu yere sabitledi ve dudaklarının arasında durmasını sağlayarak klitorisini emdi.
Sayfa 313
Murdoch göğüs uçlarından birini dudaklarının arasına aldı; emiyor, yalıyor ve göğüslerini titretecek kadar sert bir şekilde inliyordu. "Ah, tanrılar aşkına!" Dışarıda şimşek çaktı. Murdoch şimşeğin ne anlama geldiğini biliyordu ve daha da sert emdi. Göğüs ucu sertleşip ıslanınca, Murdoch diğerine geçerek ayrı ilgiyi gösterdi. Sonra huşu
Sayfa 310
SARI KANARYA
Ne güzel ki, kader bana dilediğimi verdi. Dualarım rahibeleri doyuran ama bana daha da fazlasını veren lezzetli bir hediyeye layık oldu: onlar yemekle doyarken ben aşkla beslendim, sen sofraya iki yemek koyarken minnetle ışıldadım: senin verdiklerini yerlerken kalbim iyileşti, yemek onların vücudunu doyururken aşk benim ruhumu besledi; bana lazım olan esas bu olduğundan aşk benim için daha lezzetliydi. Tanrı yürekten gelen duayı duyar ve dudakları sonsuz bir ziyafetle yıkar.
Çıldırmak için güzel bir gündü. bütün gece boyunca yağan kar şimdi epey hafiflemişti, ama çiselemeyi sürdürüyordu (aslında yağmur için kullanılan bu deyim ne derece yerinde oldu hiç bilmiyorum, ama çok da kötü olmadı sanırım, en azından “sulusepken» kelimesinden iyidir. tanrım!
"Bugün internette fazla gezindim ve canım sıkıldı. İşin kötüsü, aslında internetteki insanların iyi niyetli olduklarını ve doğru içgüdülere sahip olduklarını düşünüyorum ama siyasi dağarcığımızda yirminci yüzyıldan beri öyle hızlı ve derinlemesine bir çürüme oldu ki, bulunduğumuz tarihi âna anlam vermeye çalıştığımızda kendimizi abuk sabuk laflar ederken buluyoruz. Herkes anlaşılır bir şekilde belli bir kimlik kategorisine dört elle sarılmış durumda ama hiç kimse bu kimliklerin neyi içerdiğini, nasıl ortaya çıktığını ve ne amaca hizmet ettiğini ifade etmeye yanaşmıyor."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.