“Kim güzel bir iş yapar ve Allah'a onunla gelirse, yaptığının on katıyla mükâfatlandırılır. Kim de bir kötülükle gelirse, sadece o kötülüğe denk bir ceza görür ve hiç kimseye haksızlık edilmez."
Cingöz Recai serisinin dokuzuncu kitabını da bitirdim. Öyle sade ve akıcı bir dili var ki son ses müzik olan ya da aşırı kalabalık bir ortamda rahatça okunabiliyor, okurken asla sıkmıyor ama en büyük sorun kitap bitip de özetini yapacağım zaman başlıyor. Her defasında kitabın bazı yerlerini tekrar okuyorum, aklım karışıyor çünkü kitap karışık. Cingöz nereden nereye geldi, hangi kılıktaydı, ne zaman kılık değiştirdi, hangi karakterler Cingöz’ün makyajlı haliydi, hangi kadınlarla birlikteydi derken bazen ipin ucu kaçıyor; okurken sorun yok da özet çıkarırken toparlayamıyorum. Belki de kalabalıkta okumamdadır sorun ama kalabalıkta okuduğum diğer basit kitaplarda bu sorunu yaşamıyorum. Özeti hemen akabinde yapmamam da önemli bir etken tabi. Bilemem belki de sorun bendedir. Bu kitapta iki cinayet, cinayeti çözmeye çalışan Mehmet Rıza ve oğlu Haldun’a yardım ederken elmasların peşine düşen Cingöz Recai’nin maceraları var. Artık yaşlanan Cingöz, Server Bedi’nin yaşadıklarını anlatacağı beklentisi, çaldığı ganimetleri yine hayır kurumlarına vermesi derken su gibi akıp gidiyor, gidiyor da benim aklımda fazla kalmıyor. Yine de keyifli bir kitap okumak, güzel vakit geçirmek için tercih edilebilir. Bir de bu seride hep anlatılan zamana gidiyorum, başka bir kitapta o zamanları bu kadar hissederek okuduğumu hatırlamıyorum. Eski Türkiye; akşam gazetesinin haberlerinin beklenmesi, santralle birinin aranması, tramvaylar… Hepsi uzak ama bir o kadar da tanıdık geliyor. Keyifli okumalar.
Platon'un bize özet olacak çarpıcı bir öğüdü var:
Bu yolu hakkınca yürümek isteyen biri gençliğinde güzel biçimleri ziyaret ederek başlamalı; eğer ilk başta eğitmeni tarafından, yolu ona bu güzel biçimlerden sadece birini sevecek şekilde doğru olarak gösterilirse, bu tek sevilenden doğru ve güzel düşünceler yaratacaktır; ve sonra, o tek olanın biçiminin güzelliğinin bir diğerinin güzelliğine benzer olduğunu ve her biçimdeki güzelliğin tek ve aynı olduğunu kendi kendine algılayacaktır.
Aslında günlük hayatta bir çok kişinin kendi içinde yaptığı hesap-değerlendirme- karar mekanizmasını güzel bir şekilde şablonlaştırmış değerli yazar. Her kararınızın iyi sonuç getirmeyeceği, hatta bazen istemeden aldığınız kararların bile size fayda sağlayabileceğini anlatabilen bir kitap olmuş. Belki ilerde tekrar okunur bilmiyorum.
Kitabın Sayfa Sayısına Aldanmadan (54 Sayfa) Okumanızı Tavsiye Ederim. İçinde 28 Tane Hikayesi Olan Bir Kitap. Her Bir Hikayede Bir Konu Üzerine Durulmuş, Bu Konular Üzerinden Güzel Sözlerle Ve Tavsiyeler İle Okuyucuya Sunulmuş Bilge Bir Kitaptır. Herkesin Okuması Gereken Kitaplardan Biri Olduğunu Düşünüyorum. İdeolojinizi Etkileyebilecek Potansiyele Sahip Bir Kitap.
Kitap kısacık ama çok yoğun ve anlaması güç bir kitaptı. Uzun uzun cümleler ve bilmediğim birçok kavram barındırıyordu ama okurken gerçekten çok keyif aldım.
Kitap Kantın ölüp ve göğe yükselmesiyle başlıyor. Ardından orda gördüğü antik Yunan filozoflarını etkilemek istiyor ve fikirlerinden bahsetmeye başlıyor. Kitap Kant tarafından yazılmış olmasına rağmen (Anladığım kadarıyla Kant öldükten sonra yayınlandığı ve başka bir yazarın tarzına çok benzediği için tartışma konusu olsa da Kant yazmış kabul ediliyor.) kendi fikirleri konusunda güzel bir öz eleştiri yapılmış; fikirlerinin eksiklerini, çatışmalarını, yanlışlıklarını güzelce ortaya dökmüş. Antik Yunan filozoflarının çoğunun da fikirleri hakkında şöyle güzel bir özet geçmiş gibi olmuş.
Bir oturuşta biten çok keyifli kısa bir kitap. Özellikle felsefe seven herkese tavsiye ediyorum.
Psikolojiye Giriş
Benlik ve Diğerleri
Diğer İnsanları Anlama
Duygusal Yaşam
Bilinç ve Beyin
Motivasyon
Biliş
Evrim-Genetik ve Öğrenme
Öğrenme ve Zeka
Çocukluk ve Ergenlik
Yetişkinlik-Emeklilik ve Yaşlanma
Çalışma Hayatı
Boş Zaman
Eğitim ve Sağlık
Dünyada Yaşam
Psikolojik Anlayış Geliştirme
bölümlerini içeriyor.
İçerik çok güzeldi; bölüm başlıyor birkaç paragraf sonra “genel bakış” diye bir paragraf var, bölümün sonunda da “bunları unutmayın” diye kısa bir özet. İçeriği ve bölümleri klasik değildi daha farklıydı. Genel olarak akıcıydı. Spor psikolojisine bu kadar yer ayırmaya gerek var mıydı bilmiyorum. Maslow ve EEG eleştirisi ilgimi çekti, daha ilgimi çeken pek çok yer vardı. Güzel bir okuma deneyimi oldu, gerçekten keyifli zaman geçirdim.
En iyi yolculuk sırasında bir şeyler okuyabiliyorum, hâlâ eski güzel zamanlarıma dönemedim...
Cümle kuramayacak kadar kafam bulanık, karmaşık bir cümlem vardı ama anlamlı bir hale getiremeyince sildim.
Şey diyecektim aslında, madem ancak seyir halinde okuyabiliyorum öyleyse bir gün otobüse binip başlangıç noktasına dönünceye kadar birkaç mahalleyi turlasam hiç fena olmaz. Bazen bu düşünce çok mantıklı geliyor ve sık sık geliyor ama henüz bu niyetle hiç yapmadım 🥲
Evde, özellikle odamda çok fazla dikkat dağıtıcı unsur olduğundan kitap okumayı çoğu zaman es geçmeye başladım. Yapabileceğim o kadar fazla şey var ki artık ona sıra gelmiyor gibi...
Üzücü ama zaman zaman böyle dönemlerden geçmek de normal, o yüzden sorun yok. Bayramdan sonraya bırakıyorum bu endişeleri~~
Hem çalışmam gereken dört dersim var artık, vizelerini atlattım ama umarım batırmamışımdır. Aslında istediğim gibi verimli de çalışamadım, bu yüzden finallere daha iyi hazırlanmam gerek 😭
Neyse işte, karmakarışık bir özet oldu. Yeter bu kadar. Hadi gittim ben 🙋🏻
Işığın Savaşçısının Elkitabı Şimdiye kadar okuduğum enn en iyi kitaplardan biri oldu. Tam bir baş ucu kitabı. Yaşamak bir bakıma bir savaş, zorlandığım yerde rastgele açıp okuduğum güzel bi motivasyon ve rehber. Doğan Cüceloğlu'nun ''Savaşçı'' kitabının özet hali gibi. Çok beğendim. En yakın arkadaşımın tavsiyesiyle okumuştum. Teşekkürler Salihaa <3
Gezgin guzel bir kadından bahseder,bu kadının adı Clemence'dir. Jaufre Rudel bu kadına aşık olur. Ona şiirler yazmaya başlar. Kadın Trablus'ta yaşamaktadır. Gezgin Clemence'ye de Jaufre'den bahseder. Kadın kızmış gibi yapsa da hoşuna gider. Jaufre bu uzaktan aşka daha fazla dayanamaz ve Batı'dan Doğu'ya gider. Deniz yolculuğu sırasında hastalanır. Clemence'nin kalesine gelene kadar ölmek üzeredir. Clemence aşkını anlatır. Clemence de ona aşkını itiraf eder ve tanrıya dua eder Jaufre'nin iyileşmesi için ama Jaufre ölür. Clemnce ise kendini manastıra kapatır.
Uzaktan AşkAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20183,569 okunma
Kitap kısaca dünyayı gezmeyi seven bir çobanın (Santiago) gördüğü bir rüyayla 'hazine'sine ulaşmasını anlatıyor. Gördüğü bir rüyayla bir çingeneye gider ve yorumlatır, çingene piramitlere gidip hazinesini bulmasını söyler ve bunu yapmaya karar verir (kralın karşısına çıkmasıyla) Santiago'nun yolculuk sırasında gördükleri,
Johann Wolfgang Von Goethe hayranı. Kendisini ilahlaştıracak kadar -belki de öyle yaptı- övüyordu bu kitapta. Genel olarak çok fazla Alman ve Fransız edebiyatını karşılaştırmakta ve -bilmiyorum çoğu kez Fransız edebiyatını yermekte idi- Alman