Bir insan hiçbir beklenti içersinde kalmadan böyle güzel bir aşkla nasıl sever ve bir insan kendini delicesine seven bir insanı ne kadar görmezden gelebilir?Mükemmel bir kitaptı.İlk okuyuşum ama son okuyuşum olmayacak,tekrar tekrar baştan okunabilir bir eser.Bilinmeyen,ömrü boyunca sevdiği adam için hep bir bilinmeyen olarak kalan kadın,bizlere güzel bir mektup bırakmış mutlaka okunası.
Elinize bir alışta okunuverecek derecede akıcı, merak uyandırıcı uzun bir mektup.Yazan "bilinmeyen kadın" on bek dakikalık diyor ama o kadar da değil.Çocukluğundan başlayıp, genç kızlığına süren oradan da ölünceye kadar tek bir adamı seven bir kadının mektubu.Ama kendisine mektup yazılan adamımız ne bilinemeyen kadının ne kendisine hayran çocukluğunu, ne beraber olduğu genç kızı ne de bir gün bardan fahişe sanıp evine getirdiği genç kadını hiç tanıyamaz, hatırlayamaz. Bilinmeyen kadınımızın içini en çok acıtan da bu olur.Bu sebepten kitabı anlatabilecek cümleyi şöyle kurar: "Sana, beni asla tanımamış olan sana."Mektubunda tüm yaşadığı hisleri o kadar güzel anlatır ki.Çocuğu ve çocuğunun ölümü (ikisinin çocuğu) gölgede kalır.
Freud'u seven Stefan Zweig ruhsal incelemeleri, içsel konuşmaları mükemmel yapar.Tekrar söylemiş olayım Stefan Zweig bu güzel yanıyla bana bizdeki Peyami Safa'yı anımsatıyor.
"Sırrı mı büyük bir dirençle iç dünyam da saklıyorum."
Beni hiç ama hiç tanımayan sen.
Küçük yaşta sevip ve hep sevmeye devam eden fakat ismi bile bilinmeyen çok seven biri ve sevgisini hiç dile getirmeyen tek taraflı sevgi. Başta ve ortalar da daha dün çoçuğum öldü diyişine anlam veremediğim ve sonlar da sevdiği adam la üçgünlük yaşanmışlığın dan bi erkek çocuğu doğurduğuna ve tüm zorluğa rağmen hiç sevdiğini ve üçgünlük beraberliğin den bi çocuğunun olduğunu demiyişi. Desem acaba ne düşünür diyişi, yük olmak istemiyişi hep bunu dile getirmiş çok güzel ve alımlı oluşu, birlikte olup beraber yaşadığı adam lar evlenmek isterlerken bilinmeyen hep o evet sevdiği adamın bi günde olsun geleceğine inanmış onun için hiç evlenmemiş sadık kalmış.Sevgisini dile getiremediği için bi mektupla dile getir miş.
R.adlı sevdiği bu mektubu okuyo düşünüyo fakat hatırlamıyo ama hissediyo.
Güzel kitap hep sevdiğini dile getiremeyen ve seven, sevmekten de vazgeçmeyen bi umutla bekliyen bayan..
İlk okuduğum Zweig kitabı.. 27 yaşındayım , nasıl olur da bu zamana kadar Stefan Zweig okumadım diye kızdım aklıma geldikçe kendime. Hep kitap okumayı seven biri oldum ama sevdiğim kadar sadık olamadım demek ki, hele ki öyle güzel okurlar var ki burada, sağlam bir okur olmadığım yüzüme tokat gibi çarptı.. Ama benim için güzel de bir başlangıç noktası oldu 1k :) çok konuştum.. kitaba gelirsek, çoook sevdim, cok üzülüp ağladım. Bir farkedilmeyiş, her defasında taninmayis var.. Çok acı.. Bay R. bu vicdanla nasıl yaşayacak zihnimde bilemiyorum..
Gerçekten seven bir kadın ve onun hiç farkında olmayan bir erkek bay R. Bakmakla görmek arasındaki fark bu herhalde adam kadına bakıyor ama onu hiç göremiyor. Kadınsa adamı sevdiğinden hiç bir yükü omuzlarına yüklemek istemiyor. Bunu çok güzel anlatan bir kitap.
Daha önce okuduğum kitabın etkisiyle zweig 'ın bu kitabını okumaya başladım kitap karşılıksız seven bir kadının karşılığını bulamayışını anlatıyor. Bir kadının iç dünyasını çok güzel tahlil ediyor. Seven kadının psikolojik dünyasını güzel bir şekilde ele alıyor. Anlatımı sade çeviri de güzel olmuş. Ama kitabın en ilginç yanı bir kadının dünyasını bir erkeğin çok güzel bir şekilde anlatıyor olmasıdır.