( kitabın ozeti niteliğinde) “-mustafa mond üçüyle de el sıkıştı; fakat konuşmasına vahşi'ye hitap ederek başladı. "demek uygarlıktan pek hoşlanmadınız, bay vahşi," dedi. vahşi, denetçi'ye baktı. kendini yalan söylemeye, kabadayılık taslamaya, somurtkan bir biçimde tepkisiz kalmaya hazırlamıştı; fakat denetçi'nin yüzündeki güleryüzlü
Sayfa 225
İnsanlar kendilerine yalan söylenmesini severler
Evet, benim iyi yürekli okurlarım, insanın sefil hallerinin gözler önünde serilmesini hiç istemezsiniz siz. ''Canım ne yapalım biz onları?'' dersiniz. ''Biz bilmiyor muyuz sanki hayatta ne bayağılıklar, aptallıklar olduğunu? Sen olmadan da çevremizin nice iç karartıcı şeylerle dolu olduğunu görüp duruyoruz! Sen bize ruhumuzu okşayacak, güzel, çekici bir şeyler göster Tanrı aşkına! Göster ki sıkıntılarımızı unutalım'' Tıpkı kâhyasına sıkışan çiftlik sahibi gibi: ''Ne diye çiftlikte işlerin berbat olduğunu söyleyip duruyorsun bana? Ben bunu sensiz de biliyorum. Başka söz bilmez misin sen? Bana benim unutmak istediklerimi, hatırlatıyorsun! Ben bu açıkladığın şeyleri bilmediğim zaman mutluyum!''
Reklam
Evet, benim iyi yürekli okurlarım, insanın sefil hallerinin gözler önüne serilmesini hiç istemezsiniz siz. "Canım ne yapalım biz onları?" dersiniz. "Biz bilmiyor muyuz sanki hayatta ne bayağılıklar, aptallıklar olduğunu? Sen olmadan da çevremizin nice iç karartıcı şeylerle dolu olduğunu görüp duruyoruz! Sen bize ruhumuzu okşayacak, güzel, çekici bir şeyler göster Tanrı aşkına! Göster ki sıkıntılarımızı unutalım!" Tıpkı kâhyasına çıkışan çiftlik sahibi gibi: "Ne diye çiftlikte işlerin berbat olduğunu söyleyip duruyorsun bana? Ben bunu sensiz de biliyorum. Başka söz bilmez misin sen? Bana benim unutmak istediklerimi, hatırlatıyorsun! Ben bu açıkladığın şeyleri bilmediğim zaman mutluyum!" Ve çiftlikteki sorunların biraz da olsa giderilmesini sağlayabilecek para, çiftlik sahibinin bu sorunları unutması için harcanıyor. Belki de bir anda büyük kaynaklar yaratabilecek, kurtarıcı çözümler bulacak akıl, uyuşmuş durumda. Çiftlik açık artırmada kapanın elinde kalmış, çiftlik sahibi kendini içkiye çalmış, daha önce aklına geldikçe dehşete kapılmasına yol açan alçaklıklardan çok daha beterlerine yuvarlanacak duruma gelmiş.
Sayfa 296Kitabı okudu
Yazardan istenen
Evet, benim iyi yürekli okurlarım, insanın sefil hallerinin gözler önüne serilmesini hiç istemezsiniz siz. "Canım ne yapalım biz onları?" dersiniz. "Biz bilmiyor muyuz sanki hayatta ne bayağılıklar, aptallıklar olduğunu? Sen olmadan da çevremizin nice iç karartıcı şeylerle dolu olduğunu görüp duruyoruz! Sen bize ruhumuzu okşayacak, güzel, çekici bir şeyler göster Tanrı aşkına! Göster ki sıkıntılarımızı unutalım!" Tıpkı kâhyasına çıkışan çiftlik sahibi gibi: "Ne diye çiftlikte işlerin berbat olduğunu söyleyip duruyorsun bana? Ben bunu sensiz de biliyorum. Başka söz bilmez misin sen? Bana benim unutmak istediklerimi, hatırlatıyorsun! Ben bu açıkladığın şeyleri bilmediğim zaman mutluyum!" Ve çiftlikteki sorunların biraz da olsa giderilmesini sağlayabilecek para, çiftlik sahibinin bu sorunları unutması için harcanıyor. Belki de bir anda büyük kaynaklar yaratabilecek, kurtarıcı çözümler bulacak akıl, uyuşmuş durumda. Çiftlik açık artırmada kapanın elinde kalmış, çiftlik sahibi kendini içkiye çalmış, daha önce aklına geldikçe dehşete kapılmasına yol açan alçaklıklardan çok daha beterlerine yuvarlanacak duruma gelmiş.
"Aslında beni ihbar etmiş olsaydın bile, sana kızmak aklımın ucundan geçmezdi herhalde. Çünkü sen...bana güzel şeyler hatırlatıyorsun."
Sayfa 119 - Aprıl YayınlarıKitabı okudu
Çünkü sen… Bana güzel şeyler hatırlatıyorsun.
Reklam
14 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.