İnsanın ağzı küplerin ağzı gibidir. Dökmek istediğimiz zaman o küpün içinde ne varsa o dökülür değil mi? Bal koyduysanız bal, yağ koyduysanız yağ, sirke koyduysanız sirke, zehir koyduysanız zehir akacaktır, öyle değil mí? İnsan da gönlüne ne doldurdu ise ağzından o çıkacaktır. Balsa bal, zehirse zehir. Kızdığı zaman ağzından çıkan sözlerden insanın ne mal olduğu anlaşılır.
İnsan gerek kızgınlık hålinde gerekse sükünet hålinde daima iyi sözler, hikmetli sözler söylüyorsa ne mutlu o insana! Eğer sükünet vaktinde iyi, ama kızınca yanına sokulmak mümkün değilse o kimselerin yanlarına uğramamak lazımdır.
İnsana lazım olan gönüldür; bu beden de o gönül için yaratılmıştır. Gönül olmazsa o bedene hiç de lüzum yoktur. Zira o zaman bu bedenin hayvan bedeninden hiç farkı yoktur. Belki bir bakımdan "Hayvandan da aşağıdır. " denilmiştir. Hayvan, hayvan olarak yaratılmıştır. O hayvanlığın gereği neyse onu yapacaktır. Mesela bazısı yük taşır, bazısı tarla sürer, bazısı arabalarda kullanılır. Bazısı kuyulardan su çeker, değirmen döndürür.
Hayvanın etinden sütünden ve såir âzâlanından istifade edilir de; "Gönülsüz insan hiçbir şeye yaramaz," demişlerdir. Baksanıza Allahu Teala; "Ben kulumun suretine, boyuna posuna, güzel veya çirkin, kuvvetli veya zayıf olduğuna bakmam. Çünkü bunlar bakılmaya değer şeyler değildir. Bakılacak şey; asıl insanlık cevheri olan, ilâhî sırların hazinesi olan gönüldür. İşte ben bu gönle bakarım ve bir de bunun yaptığı amellere bakarım.