Fyuuuu... Epey zamanımı, enerjimi, dikkatimi aldı okumak. Sürekli Google’dan, Vikipedi’den yan okumalar yapmak zorunda kaldım (gönüllü zorunluluk elbette), ama okunması değil, okunmaması daha büyük zaman kaybı sayılabilecek bir eser. Umerto Eco’nun ustalığına, zihnine duyduğum hayranlığın yanı sıra, bir o kadar övgüyü de çevirmen Şadan Karadeniz hakediyor bence. Muazzam bir çeviri. Mest oldum. Olabildiğince dupduru bir Türkçe kullanmış. Günlük yaşamımızda Arapçasına, Farsçasına alıştığımız sözcüklerin arı Türkçesine kitap boyunca o kadar güzel alışıyorsunuz ki, tasım, kösnü, yadsımak, bağlaşık, betik, biçem gibi öz be öz kendi dilimizin güzelliklerini neden sıkça kullanmadığımıza üzülürken buluyorsunuz kendinizi. Bu kitabı okurken Türkçem gelişti. Çeviri yapan biri olarak Şadan hanımın ustalığı önünde de saygıyla eğiliyor, dilime göstermem gereken özen konusunda bana bu görkemli örneği sunduğu için de çok teşekkür ediyorum.