Bu klasiği okuyalı biraz zaman oldu. Ama Türkçem pek iyi olmadigi icin Türkçe inceleme yazma cesaretini yeni yeni buluyorum. Bu yüzden yeniden kırık Türkçem ve düzgün cümle kuramadığım için özür dilerim.
Beni düzeltirseniz her zaman mutlu olurum.
Dorian Gray'in portresini Hollandaca okudum ve benim gözümde gerçek bir klasik eser olduğunu söylemeliyim.
Bunu daha önce Türkçe’de okumadığım için gerçekten üzgünüm. Sonunu önceden bilmeme rağmen çok iyi bir hikaye olduğunu düşünüyorum. İçinde çok fazla bilgelik var - her şeye katıldığımdan değil - ama çok iyi ifade edilmiş. Aslında olaylarla ilgili değil, onların ardındaki duygular ve karakterlerin bu duyguları nasıl gördüğü ile ilgili. Ama bu kitabı bu kadar iyi yapan bir şey varsa, o da yazıldığı karşı konulmaz üslubudur. Bazen biraz fazla uzun oluyor, ama genel olarak harika ve şiddetle tavsiye ediyorum.
Edebiyat tarihinin bitmeyen yolunda vazgeçilmez kilometre taşları olarak duran kitaplar var. Dorian Gray'in Portresi de bunlardan biridir. Oscar Wilde için harika bir şekilde tarif edilen ebedi gençliğin zamansız özlemi hakkında. Yaşlanmayacak bir şey varsa, o da insanın sonsuz gençlik arzusudur. Genç, yakışıklı Dorian Gray'in portresini yapan bir ressamı var. Gray, portrenin yaşlanmasını ve tertemiz yüzünün zamanla lekelenmemesini diliyor.
Kitapta o güzel, bozulmamış çocukluğun devam edemeyeceği hiç kimseyi şaşırtmayacaktır. Ama o genç Tanrı'nın, o karşı konulmaz Dorian Gray'in hatırası her zaman var olacak, çünkü bu kitabı okumak bir zevk olarak kalacak.
Kitaba geçmeden önce Hoca Ahmet Yesevî'yi tekrar hatırlayalım. Anlatmakla bitmez ama bildiğim kadarıyla yazacağım. ''Pîr-i Türkistanî'' olarak bilinen Hoca Ahmet Yesevî, ilk Türk mutasavvıfıdır. Sadece bir şehrin değil, bütün Türkistan'ın pîridir. Türk halk sufî geleneğinin ve Yesevîlik tarikatının kurucusudur. Bugünkü Kazakistan'ın Sayram
Merhaba değerli okurlar, ben edebiyatla arası pek iyi olmayan biriydim. Kitaplarım arasında roman bulmanız mümkün değildi bir yıl öncesine kadar.
Felsefe, sosyoloji psikoloji ve inançlarla ilgili kitaplar okurdum hep. Roman okumanın nötr etkisi olduğuna inanırdım; okusan da okumasan da bir, diye düşünürdüm. Kardeşlerim yerli yabancı tuğlalar
§
"Ses tonu güzel olanlara, hele davudi bir sesle güzel konuşanlara, Tanrı biz normal kullarından daha fazla akıl vermeli. Ben kendi adıma bunu bir adaletsizlik olarak görmem."
§
Duygum, sevgim, heyecanım…
Ana dilim, güzel Türkçem.
Atalardan armağanım,
Ana dilim, güzel Türkçem.
Sensin benim ruhum, özüm,
Ana dilim, sazım, sözüm,
Elim, kolum, iki gözüm,
Ama ne de olsa bir gün benim güzel Türkçem de dünyada verimleri aranan bir dil olacak o zaman da Nâzım Hikmet’in halkına ve dünya halkına hiç olmazsa şiirde getirmek istediği imkânlar anlaşılacak.
"Ama ne de olsa bir gün benim güzel Türkçem de dünyada verimleri aranan bir dil olacak o zaman da Nazım Hikmet'in halkına ve dünya halkına hiç olmazsa şiirde getirmek istediği imkanlar anlaşılacak."
Hakikatı güzel gözlerinizde gördüm,
sürme sürme sürüldüm,sürüldüğüm
yere bakın,oradayım
İmkanı yok sizi anlatmaya
Türkçe Sözlükte yok
bu güzel gözlerin tanımı,
gözlerinizin içindeyim bakın,oradayım
Can kalmadı ben de Türkçem kalmadı
bu güzel gözler karşısında,
Râm olurum,size,alfabeyi hafızamdan
sildiniz,gözlerinizin alfabesi yok,
hiçbir dilde,gözlerinize alfabe
olmaya geldim,bakın,oradayım
Elimde değil,kalbimdesiniz,
aklımı alıyor gözleriniz,
hangi sözde geçiyor,
hiçbir söz gözlerinize tercüman olamaz
gözlerinize tercüman olmaya geldim,
bakın,oradayım.
Tam zamanı ne yapalım edelim hocam
İngilizceyi müfredattan kaldıralım
Türk'üz biz Türk
Acaba gözleriniz konuşuyor mu?
Gözlerinizde susmaya geldim,
bakın,oradayım.
Şair Ruhlu
Yazmış olduğu şiirlerle dile getirilemeyen bezginlikleri en güzel şekilde ifade eden Mevlana İdris, okuyucuların yakından tanıdığı büyük bir dil ve şiir emekçisi idi. 7 Haziran 2022 itibari ile aramızdan ayrılan şair arkasında Türkçe var oldukça yaşayacak şiirler, eserler bıraktı.
◾ Aramızdan henüz ayrılan Mevlana İdris Zengin tanıyanların
(Türkçem biraz bozuk ola bilir)Kitap ne kadar da bir kadının dilinden yazılmış gibi görünse de bir erkeğin yazdığı anlaşılıyor bir kısımdan sonra.Çünki kadınlarda olan duygu geçişleri daha sakin ve uzun soluklu olur.Yazar amma yine de kadın ruhuna çok yakın bir şekilde ele almış konuyu.Duygular insana çok güzel geçirilmiş.Kitabı okudukca aslında bu kadında olan duygunun aşk ve ya sevgi değil bir saplantı olduğu anlaşılıyor bence.Tüm hayatınızı bir adama adaya bilirsiniz ama bu duygular karşılıklı ise.Bu kadın çok saplantılı bir şekilde bu duyguları yaşıyor ve büyük olasılıkla bir OKB hastası.