Bir kasabanın akıl hastanesinde geçen olaylar, doktor ve hastanın diyalogları..
Eğitimli bir hasta olan; İvan Dmitriç ile Doktor Andrey Yefimıç arasındaki felsefi çatışma..
Eserde yazar, ülkenin sorunlarına karşı insanın duyarsızlaşmasını, görmezden gelişini, sessizce kabullenişini 'delilik' olarak adlandırıyor.
Düşündüren etkisinde bıraktıran bir eser.
Doktor ile hastanın sohbeti çok güzeldi. Kısa bir kitap olmasına rağmen insanı güzel düşüncelere itekliyor..
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202271k okunma
The Ballad of Never After 2 - Stephanie Garber
Fantastik
𝙆𝙚𝙨̧𝙠𝙚 𝙝𝙞𝙠𝙖𝙮𝙚𝙢𝙞𝙯𝙞𝙣 𝙗𝙖𝙨̧𝙠𝙖 𝙗𝙞𝙧 𝙨𝙤𝙣𝙪 𝙤𝙡𝙨𝙖𝙮𝙙ı.
Harika bir peri masalına hazır mısınız? Ama sonu için aynı şeyi söyleyemeyeceğim..
Kitabımız yine bomba gibi başlıyor, büyüler, kehanetler, lanetler, vampirler hepsi var. Hazırlıklı olun. Stephanie Garber’ın kalemini çok seviyorum ya. Fantastikleri, böyle evrenleri bence harika yazıyor. Bu kitabı serinin ilk kitabından daha çok sevdim daha güzel ve akıcıydı. Ama bu son olmuş mu yani Stephanie? Ben mutlu sonları severim o yüzden kırıldım ama daha üçüncü kitap var bu yüzden afettim de hemen :))
Jacks ve Evangeline için ne desem bilmiyorum, aralarında tam bir şey olacak diyorum ama olamıyor böyle… ama yine de onları görmek güzeldi. Konuşmaları, kıskançlıkları falan çok eğlenceliydi.
Kısacası sevdim kesinlikle tavsiyemdir. Ben üçüncü kitabı beklemedeyim :))
Özellikle eğer Caravalı okuduysanız ve kupa prensini de ayrıca merak ettiyseniz ( ki kim etmez) kesinlikle okuyunnnn.!!
(( Caraval serisinden daha çok beğenmedim yine de çok güzeldi, eğlendim kesinlikle okumaya değer. Özellikle fantastik seviyorsanız.))
Keyifli okumalarr
Spoiler
Valory Arch da Valory Arch bir açamadınız gitti ya sıkıldım :))
O son neydi yaaa, üçüncü kitabı nasıl bekleyeceğiz ah Jacks ah Evangeline.
“I want to return to the moment I met Donatella.”
Ben burada bittim ya..
Bir aşk ve psikolojik gerilim romanı okuyacağımı zannediyordum; beklediğimden çok daha derinlikli ve muhteşem bir romanla karşılaştım. Uzun yıllar New York’ta bir plazada çalıştıktan sonra emekli olan baş karakterin, zihin ve bilinç ile ilgili araştırmalar yapan bir bilim insanı olan eşiyle beraber Lizbon’a taşınma kararı alması üzerine, burada
"Ona acımaktansa, onu her şeyden önce anlamak gerek."
Cengiz Aytmatov'un okuduğum ikinci kitabı "Beyaz Gemi".Yazar yine beni etkisi altında bırakmayı başardı.
Yazar, küçük bir çocuğun dedesiyle yaşamını anlatıyor. Annesi ve babası tarafından terkedilen küçük bir çocuk...
"Çocuk" kitaptaki tüm karakterlerin ismi var fakat onun bir ismi bile yok...
Kitap masal ve efsanelerden oluşuyor. Dedesinin çocuğuna anlattığı efsaneler...
Karısı tarafından sürekli kötü cümlelere maruz kalan bir "dede".
Kızının eşi tarafından sürekli aşağılanan bir dede. "Mümin Dede".
Mümin Dede'nin kızı ve damadı çocuğu terk edip gidiyor. Diğer kızının da çocuğu olmuyor.
Birisinin çocuğu var terk ediyor. Diğerinin olmuyor her gün küfürler dayaklar yiyor.
Kurgu o kadar güzeldi ki bi an gerçek hayattan kesitler sandım. Çünkü çevremizde de böyle tonca insan görüyoruz.
Anne baba olmak dünyaya çocuk getirmekten ibaret değil...
Çocuğu terk edip gidecekseniz, her şeyiyle ilgilenmeyecekseniz dünyaya çocuk getirmeyin!
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201871.3k okunma