115 syf.
·
Puan vermedi
·
21 saatte okudu
Karabibik, Nabizâde Nâzım'ın 1890'da yayınladığı gerçekçi köy romanıdır. İlk Türkçe köy romanı olarak kabul edildiği için Türk edebiyatında önemli bir yeri vardır. Önce yazarı tanımaya çalışalım. Şiir, anı, hikâye, roman türlerinde ve bilimsel konularda eserler veren Nabizade Nazım, ilk Türkçe gerçekçi köy romanı olarak kabul edilen Karabibik’in
Karabibik
KarabibikNabizade Nazım · Kitapzamanı Yayınları · 20108,9bin okunma
yere batsın güzellik algısı
Tombik olduğum su götürmez; bedenimin üst yarısı sahiden fazlasıyla balıketidir. Ama sanırım daha ilginç olanı, sırf biraz kilolusunuz diye neredeyse herkesin, size tümüyle yabancı birinin bile görünüşünüzle ilgili olarak aşağılayıcı bir yorum içeren bir lakabı size teklifsizce uygun görmesidir. Düşünün ki birinin sırtı kambur, gözleri şaşı veya dudakları tavşan olsun; ona bunu hatırlatacak bir lakap takar mısınız? Oysa bütün şişkolar buna sorgusuz sualsiz reva görülür.
Reklam
Benimleyken çok mutsuzdur, benimle ilgili daima itiraz edeceği bir şeyler bulunur, tarafımdan sürekli haksızlığa uğradığını düşünür, her adımım onu kızdırmaya yeterlidir; eğer hayatı, olabilecek en küçük parçalara bölmek ve her parçayı ayrı ayrı değerlendirmek mümkün olsaydı, hiç şüphesiz hayatımın her parçası onu sinir edebilirdi. Onu neden bu kadar kızdırdığımı her zaman merak etmişimdir; benimle ilgili her şey onun güzellik ve adalet duygusuyla, alışkanlıklarıyla, gelenekleriyle, umutlarıyla çelişiyor olabilirdi; böyle karşıt özelliklerin varlığı aşikardı, fakat bu, neden onun böylesine acı çekmesine yol açıyordu ki? Aramızda, benim yüzümden acı çekmesine neden olabilecek herhangi bir ilişki yoktu. Keşke benim tamamen bir yabancı olduğuma hükmetseydi ki zaten her şeye rağmen öyleyim ve böyle bir karar karşısında yapabilecek hiçbir şeyim yok –keşke varlığımı unutsaydı, ki buna onu ne zorladım ne de zorlardım - böylece tüm acıları açıkça yok olurdu. Bu noktada, kendi durumumu daha doğrusu onun davranışlarının beni rahatsız ettiği gerçeğini hiç hesaba katmıyorum, onun acısıyla karşılaştırıldığında bu rahatsızlığın devede kulak kaldığının farkında olduğum için buna aldırmıyorum. Bunun bir aşk acısı olmadığının da tamamen farkındayım; özellikle benimle ilgili karşı çıktığı her şey başarımı engelleyebilecek nitelikte olmadığına göre, bunun kişisel gelişimimle hiçbir ilgisi olamaz. Fakat benim başarım onun umurunda bile değil, onu ilgilendiren kesinlikle kendi çıkarları, yani, benim yüzümden çektiği işkencenin intikamını almak ve geleceğini tehdit eden ben kaynaklı bir işkenceyi önlemek.
Sayfa 12
Yaşamı bu muazzam ırmağa kapılmış gitmekte olduğundan, eskiden hayatın sonu gibi gelen şeylere arlık pek aldırmaz olmuştu; ilgisi başka yöne, fikirlerin dünyasına kaymıştı. Hayatı dışarıdan sı­kıcı ve sıradan görünüyordu; bir otelde kapıcıydı ve herhalde ölene kadar da öyle kalacaklı; ama düşünceler aleminde, hayatı kesinti­siz bir maceraydı. Öğrenilecek çok şey, keşfedilecek birçok güzellik vardı!
Sayfa 383 - Sel Yayınları
Güzellik algısı..
“Birden şunu öğreniyorsun; güzellik diye bir kavram yok, sadece gençlik var. Genç değilsen güzel de değilsin. Genç değilsen, yoksun.”
Platon'a göre, duyu algısı, doğru bilgiyi veremez; duyu verileriyle duyu nesnesinin algılanması veya kavranması yanlışı verebilir. Bir nesneye güzel, ağır veya iyidir diyemeyiz; çünkü o nesne hep diğerlerine göre güzel, ağır veya iyidir. Duyular dünyasının nesneleri hep bir ilişki içinde bilinir, algılanır ve kavranır. Onlar hiçbir zaman kendi başlarına güzel, ağır ya da iyi değildir. Ne zaman duyular dünyasının bir nesnesi hakkında bir yargıda bulunsak, hata ve yanlışa düşeriz; çünkü onlar için söylenen her tür yargı bir diğeriyle olan farklarından kaynaklanmaktadır. Platon'un aradığı kendisi için iyi, ağır ve güzel olandır. Bunlar ise ancak iyilik, güzellik ve ağırlık form veya idealarıdır.
Reklam
821 öğeden 531 ile 540 arasındakiler gösteriliyor.