Harika bir “öteki” anlatısı ile geldim.
Kalemine hayran olduğum Ayça Güçlüten, akıllardan çıkmayacak bir çirkin hikâyesi ile okurunu selamlıyor.
Öyle güçlü karakterleri, öyle tekinsiz bir kurguda, öyle usta işi bir anlatıyla dillendiriyor ki …
Kadının toplumdaki yerine, kadına uygulanan şiddete, kadın cinayetlerine yer vermesi de cabası…
Çirkinlik de güzellik kadar göreceli bir kavram. Neye göre, kime göre güzel ya da çirkin.
“Dil var, dilber var,” derler.
Her şeyin geçici olduğu gibi güzellik de geçicidir, baki olan iç güzelliktir.
Doğumu bile büyük bir talihsizlik ile başlayan, kentsel dönüşüme uğramak üzere olan mahallenin diğer kızları tarafından ötekileştirilen, bir iç giyim firmasında çalışan Gönül, tek başına bir zıtlıklar oratoryosu.
“Allah çirkin bahtı versin” temennisi annesi güzel kendi çirkin Gönül için de geçerli olacak mı?
Delileri, terk edilenleri, karanlık kimliklileri, cinsel meta olanları, sapkınları ve türlü nice karakter içinde bataklıkta çiçek açan lotus gibi Çirkinliğin belki de en güzel halini okuyoruz. 
Gönül Tufan
