Büyükakın, T. (1995) Enflasyon Teorileri ve Türkiye'de 1980 Sonrası Enflasyon
Birinci, Y. (2011) Enflasyon, Para Politikası ve Stratejileri
Akyüz, H. (2020) 2010-2017 Dönemi Türkiye'de Enflasyonun Gelişimi ve Enflasyonu Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi
Künç, S. (2011) Enflasyon Teorileri
Bronfenbrenner, M. ve Bolzman, F. (1973)
🌹 H 🌹
🌹 A 🌹
🌹 N 🌹
🌹 I 🌹
🌹 M 🌹
🌹 E 🌹
🌹 F 🌹
🌹 E 🌹
🌹 N 🌹
🌹 D 🌹
🌹 İ 🌹
🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
🌹 G Ü L İ S T E R 🌹
S E V M E K İ S T E R 🌹
S E V İ L M E K İ S T E R
H A Y I R L I B İ R
E Ş 🧑💼 İ S T E R
🌹🌹🌹🌹🫂🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹
Bana 'hayran' olduğunu -söylediğini- söylediğinde, niye kızdım sana biliyor musun: Yalnızca Wittgenstein'in, Hayran olunmamaya çalış, sevilmeye çalış, sözünün aklıma gelmesi değildi, beni öfkelendiren.
'Hayranlık' zavallı bir şeydir - çarpık bir şey: Çoğunlukla, 'hayran' olunan, s a h t e bir büyüklük görünümü içindedir; 'hayran' olan da, y a n 1 ı ş bir küçüklük duygusu içinde...
Sahici ilişkide hayranlığa yer yoktur; çünkü, sahici ilişkide, iki kişi, birbirini iyi tanır -ya da iyi tanımağa çalışır (lar)-; iyi tanınınca da, her kişide ne kadar 'büyüklük', yücelik varsa, bir o kadar da 'küçüklük', alçaklık olduğu görülür - görebilen, görür..
“İnsanca, Pek İnsanca” bir bunalımın anıtıdır. Kendilerine ö z g ü r düşünürler diyenler için bir kitap: her tümce bir utkuyu anlatır – kendi doğam içinde özüme a y k ı r ı d ü ş e n d e n böyle kurtardım kendimi. İdealizimdir benim özüme aykırı düşen: şöyle söylüyor başlık “ s i z i n ideal nesneler gördüğünüz yerde b e n -insanca, pek insanca nesneler görüyorum ancak!...” D a h a iyi tanıyorum insanı ben…Burada “özgür düşünür” sözcüğü başka bir anlamda anlaşılmaz: ö z g ü r l ü ğ ü n ü sağlamış, kendini yeniden bulup kavramış düşünce. Sesin yapısı, tınısı tümden değişmiştir: kitap kurnazca, soğuk, kimi durumlarda katı ve alaycı bulunur. S o y l u bir beğeniden kaynaklanan bir tinsellik alttan yukarı doğru gelen bir tutku akıntısına direnir gibidir. İşte bu bağlamda, kitabın 1878’de zamansız yayınlanışına karşı bir çekince diye V o l t a i r e ‘in yüzüncü ölüm yıldönümüne rastlamasını göstermem bir anlam taşımaktadır. Çünkü Voltaire, kendinden sonra gelen yazarların tümden tersine, hepsinden önce g r a n d s e i g n e u r ‘ dü [soylu kişi] düşünce yönünde: tam benim olduğum gibi.
İnsan kendi kendisinin çok uzağında kaldığını bilmediği sürece, kim olduğunu sezmedikçe, varlığının bilincine ulaşır. Bu açıdan bakılınca yaşamdaki h a t a l a r ı n, kimi evrede gidilen yan yolların ve sapmaların, gecikmelerin, “kararlılıkların”, ağırbaşlılığın, ödevlere emek vermelerin ödevin ötesine geçmesinin kendilerine göre birer anlamı ve değeri olduğu görülür. N o s c e t e i p s u m [ kendini tanı ] yokluğa götüren bir yoldur; oysa kendini unutmak, kendi kendini y a n l ı ş a n l a m a k , kendi kendini küçültmek, daraltmak, - orta değere indirgemek aklın kendisidir.
''Yazdıkların şiir değilse kalsın”
…
“Aklınla yapayalnız baş başa
Nice alevli geceler geçtin”
…
“Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla”
Cahit Zarifoğlu
Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok
esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
A lp Eren ruhunu, vatan,millet, bayrak , bağımsızlık ve şeref nedir,öğrendik senden,
H akka doğru, yürüttünüz siz, Değerli Hocam, bilgelikle tutarak bizim elimizden.
M evlana, Yunus, Hoca Ahmet Yesevi’yi öğrendik senin mısralarından, hecenden
E rzurum’da aşıkların, Aydın’ da Zeybeklerin sevdası dökülür, bizim telimizden
T emellerin Duruşması’nı temaşa eyledik senin o kutlu ve aydınlık pencerenden
K abede beyazlara büründün Hakk yolunda şu zindan misali şu zifiri karanlık dünyada
A llah yolunda ayaklarınız tozlandı Hocam, Ravza-ı Mutahhara ve Kabe-i Muazzama’da
B edenleriniz mübarek terler içinde koştu Safa ve Merve arasında, ruhlarınız ise semada
A çarak o mübarek ellerinizi, gözleriniz yaşlı, yükseldiniz makamlara semalara , dualarınızda
K emal der ki, Hocam Hayatı öğrendik senden , bize de yer verdiniz Hakka içten niyazlarınızda
L utfederdiniz bizimle sohbet etmeyi, bizi de dinlemeyi, çünkü tevazu vardı ömür boyu yapınızda…
I şık oldunuz karanlıklara Hocam, Mükafat olarak ebedi mutlulukla kalınız o güzel katınızda
KK
Dün otobüsteki küçük çocuğun yüzünde gördüğüm hayret-sevinç karışımı ifade: Şu bağlantıyı kurdum:
h a y r e t - h a y r a n l ı k - s e v i n ç
Hayret, tek başına bir şaşkınlık olarak kalabilir; ama nesnesi hayret edene güzel, hoş, alımlı gelirse, hayranlığa geçer; bu da sevinç verir: Hayranlık uyandıran birşeye hayret etme, sevindirir. (Hume'vari bir açıklama!...)
Bilgenin insanseverliği, bazen kendini heyecanlı, öfkeli, sevinçliymiş gibi g ö s t e r m e y e yazgılar onu, h a k i k i özünün soğukluğu ve temkinliliğiyle çevresine acı vermesin diye.
- Eski dünyanın insanları daha iyi n e ş e l e n m e y i b i l i y o r l a r d ı : bizim bildiğimiz ise d a h a a z s ı k ı l m a k t ı r ; onlar kendilerini iyi hissetmek ve şenlikler düzenlemek için hep yeni fırsatlar yaratıyorlardı, keskin zeka ve derin düşünüş zenginliğiyle arayıp buluyorlardı: biz ise tinimizi acı çekmemeyi, sıkıntı kaynaklarının ortadan kaldırılmasını hedefleyen görevleri yerine getirmek için kullanıyoruz daha çok.