Kore, 1960'lar ve 1970'lerdeki ekonomik kalkınma hamlesinin ilk günlerinde, uygulamalı uğraşlara karşı olan eski Konfüçyüsçü kültürel önyargılar nedeniyle gençlerin bilim ve mühendislik gibi meslekleri üstlenme konusunda isteksiz olduğunu gördü. Buna karşılık, Kore hükümeti kasıtlı olarak beşeri ve sosyal bilimler bölümlerindeki kontenjanları ve bu bölümlerin finansmanını kısıtlayarak bilim ve mühendislik mezunlarının en iyilerinin büyük ölçüde kısaltılmış askerlik hizmeti yapmalarına olanak sağladı. Tabii bu mezunların gireceği uygun işler olmasaydı daha fazla gencin bilim ve mühendislik alanlarından mezun olması ve diğer birçok gelişmekte olan ülkede olduğu gibi bir sürü yüksek eğitimli işsiz demek olacaktı. Bundan kaçınmak için Kore hükümeti kamu politikası müdahalesi yoluyla sanayileşmeyi teşvik etti ve böylece bilim ve mühendislik mezunu bu gençlerin mezun olduktan sonra girebilicekleri iyi maaşlı ve entelektüel olarak tatmin edici işler yarattı.
Daha fazla gelir eşitsizliği veya daha az işçi hakları, yalnızca güçlüler ile altlarındakiler arasındaki çatışmayı artırmakla kalmaz, aynı zamanda pastanın kendilerine düşen dilimi küçüldüğü için birbirleriyle mücadele etmek zorunda kalan daha az ayrıcalıklı kesim arasında da çatışmalara sebep olur. İktisat bu şekilde anlaşıldığında bizi -gelir, iş ve emekli maaşları gibi- dar bir şekilde tanımladığına nazaran çok daha temel şekillerde etkilediği görülür.
Bu kitapta yazar ; ekonomi öğrenmenin gereğinden, ekonomi biliminin ne olduğundan, kapitalizmin kısaca tarihinden, ekonomik aktörlerden, eşitsizlik- yoksulluk-işsizlik kavramlarından ve devletin rolünden bahsetmiştir. Bunu yaparken de konuları farklı bir perspektifte ele almış ve okurlara farklı bir bakış açısıyla değerlendirme imkânı sunmuştur.
Ekonomi RehberiHa-Joon Chang · Say Yayınları · 201650 okunma
Yazarın diğer kitabı (Tadında Ekonomi) ile kıyaslandığında daha iyi olduğunu söyleyebilirim. İktisat eğitimi alan kişiler için farklı bir bakış açısı olmakla birlikte çok yeni fikirler yok. Farklı eğitim alanlar için ilginç bir kitap olabilir
İnsanlar halihazırda ilginç şeylerin olduğunu bildikleri partilere giderler. Kendilerine ne tür özgürlükler verirseniz verin, genellikle, gelip sizin için partiyi ilginç hâle getirmezler.
"Kapitalizm Hakkında Size Söylenmeyen 23 şey" isimli kitabını almayı planlarken yazarın yeni bir kitabı çıkınca önceliği buna verdim. Her bölümde bir yemek tarifi vererek genel ekonomik konuları tarif ile bağdaştırmayan çalışan basit bir kitap. Acı biber tadı ile ekonomik anlayışı, Sovyte havayollarının herkese aynı menüyü sunması ile adalet ve eşitlik kavramlarını bağdaştırmaya çalışıyor. Genelde Ekonomi eğitimi olmayan kişilere yönelik gibi.
O zamanlar (1905 yılında) Yüksek Mahkeme New York eyaletinde fırıncıların çalışma sürelerini 10 saatle sınırlandıran mevcut yasayı" fırıncıları istedikleri kadar çalışma özgürlüğünden mahrum bıraktığı"gerekçesiyle iptal etmişti.
Gerçek dünya o ders kitaplarında belirtildiği gibi tamamen akılcı, kendi çıkarı peşinde koşan bireylerden oluşsaydı, o zaman sürekli devam eden kandırma, kontrol, cezalandırma ve pazarlık yükleri altında çökerdi.
Hıristiyan bir ülkede farklı mesleklerin temsilcileri bir araya gelmiş dünyadaki en eski mesleğin ne olduğunu tartışıyorlarmış:
Doktor çıkıp şöyle demiş: "Tanrı insanlara ilkönce ne yaptı? Bir ameliyat gerçekleştirdi, Adem'in kaburga kemiğinden Havva'yı yarattı. Doktorluk en eski meslektir."
Mimar itiraz etmiş: "Hayır, bu doğru değil. İlkönce dünyayı kaostan kurtardı. Mimarlar da böyle yapar, kaostan düzen yaratırlar. Dünyadaki en eski meslek bizimki."
Sabırla dinleyen siyasetçi sırıtarak şöyle sormuş: "Sizce, o kaosu kim yarattı?"
Doktorluk, dünyadaki en eski meslek olsun olmasın, tüm dünya çapında en popüler mesleklerden biridir. Ancak, en popüler olduğu yer benim ülkem Güney Kore'dir.
2003 yılında gerçekleştirilen bir çalışma, fen bilimleri alanında "en yüksek puanı alan" (yüzde 2'lik dilime giren) beş üniversite adayından dördünün tıp okumak istediğini ortaya çıkardı. Resmi olmayan verilere göre, son birkaç yılda, ülkenin en az rağbet gören yirmi yedi tıp bölümüne (lisans düzeyinde) girmek ülkedeki en iyi mühendislik bölümlerine girmekten daha zor bir hal almıştır. Tıbbın bundan daha popüler olması imkansızdır.
Ulusal zenginliğin belirlenmesinde asıl önemli olan, bireylerin eğitim seviyeleri değil, o ulusun, bireyleri yüksek üretkenlik düzeyine sahip işletmeler kurmalarını sağlayacak şekilde örgütleme becerisidir.