Birçok Osmanlı resmi görevlisi için 17. yüzyıl sonları itibariyle saraydaki kariyerin sıradan bir parçası idi. Sürgün edilen görevlinin mesleki kariyeri sona ermez, sadece imparatorluk başkentinden bir etkide bulunamayacağı ya da herhangi bir iktidar üssü inşa edemeyeceği taşraya gönderilirdi.
Topkapı Sarayı'na getirilen Afrikalı hadımlar, sarayın üçüncü avlusunun doğu kanadında harem avlusunun karşısındaki sınıflarda, saray içoğlanlarının eğitimine benzer şekilde eğitilirler ve sağlam bir islami eğitim alırlardı.
1715 Osmanlı-Venedik muharebesinden sonra Venediklilerin III. Ahmed'e hediye ettikleri değerli aynalar Haliç kıyısındaki Tersane Sarayı'nın çeşitli salon ve odalarına yerleştirilmiştir. Bu sarayın arazisinde I. Ahmed döneminde inşa edilen Tersane Kasrı'na daha sonra Aynalıkavak Kasrı denilmeye başlanmıştır.
Bir çok Dârüs-Saâde ağası gibi Beşir Ağa da çeşitli konularda çok sayıda kitap toplanmıştı. Böyle bir koleksiyonun başlangıç noktası hadımların da eğitim gördüğü faaliyetini tamamen ak ağların gözetimi altında sürdüren Enderun'un müfredatıydı.
Osmanlı sarayının hadımları da bir çok imparatorluktaki saray hadımları gibi kendilerini yüksek saray kültürünün geliştirilip korunmasından sorumlu hissediyorlardı. Belki de bu nedenlerle bunlardan bir çoğu kitap meraklısı ve koleksiyoncusu olmuştu.
Bazı hadımların (Hacı Beşir Ağa, Abbas Ağa gibi) kütüphaneleri çok sayıda tıbbi eser içerir. Bu muhtemelen hadımlar yaşlandıkça karşı karşıya kaldıkları farklı hastalıklar nedeniyle Harem ağaları için tıbba ilgi göstermenin belki de adetten olduğuna işaret eder.
Beşir Ağa, Darüs-Saade Ağalığını Osmanlı şehzadelerinin eğitiminde ve dolayısıyla da Osmanlı sultanlarının şekillendirilmesinde ana unsur haline getirerek, bu makamı siyasi ve iktisadi nüfuzunun zirvesine ulaştırmıştı. Veziriazam 18. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu'nun temel karar alıcısı olarak fiilen sultanın yerine geçerken, Beşir de Veziriazamların seçiminde, hamileliğinde ve hatta azledilmesinde temel bir güç olarak ortaya çıkmıştı.
Bu iğdiş edilmiş Habeşi köle, sıra dışı uzunluktaki hayatının sonunda Sünni Müslüman bir üstat, bir devlet adamı, bir edip, bir mutasavvıf ve bir kitapsever olarak tarihte derin bir iz bıraktı.