Hacı Lütfi Bey
"Dalaveresine uyduramayacağı hiçbir iş yok vallahi. İki ölüyü bir kefenle gömdürür, öteki kefeni evine yollar."
Sayfa 80 - Yapı Kredi Yayınları 34.Baskı 2017
Bandırma Vapuru Yolcuları 16 Mayıs 1919-19 Mayıs 1919
Gemi Kaptanı İsmail Hakkı Durusu hizliresim.com/m27wm17 (İsmail Hakkı Durusu) İkinci Kaptan Tahsin Bey Müfettişlik Heyeti hizliresim.com/sxj0jli
Reklam
56 syf.
·
Puan vermedi
·
23 saatte okudu
Osmanlı Devletinin kuruluşu ve bu kuruluş evresine gelinmesi ile alakalı günümüzde yaygın olan görüşleri incelediğimizde karşımıza iki şık çıkmaktadır. i- Osmanoğulları Allah'ın lütfu ile bir medeniyet kurmuşlardır. (Genelde tarihten uzak halk buna inanır) ii- Osmanoğulları kendilerinde bulunan yüksek teşkilatçılık kabiliyeti neticesinde
Kolonizatör Türk Dervişleri
Kolonizatör Türk DervişleriÖmer Lütfi Barkan · Hamle Basın Yayın · 072 okunma
MİMAR SİNAN KİMDİR? Devrinin tâbiriyle “ser-mîmârân-ı hâssa”, yani pâ­di­şah mîmarlarının başıdır. Bir kısım kaynaklara göre babası Abdülmennân, dedesi de Dülger Yûsuf isimli şahıslardır. Sinan, Sultan Selîm’in tahta çıktığı günlerde Rumeli’ye ilâveten Anadolu’dan da devşirme alınmaya başlanması üzerine Kayseri’nin Ağırnas Köyü’nden
"Hakkımızı Yedirmeyiz"de hastanenin ambarına bakan Hacı Lütfi Bey'in yolsuzlukları hikâye edilir. Ambar katipliğine atanan yoksul genç, Hacı'nın döndürdüğü dolapları anlar. Payını ister. Hacı onunla anlaşır. Daha önce de müteahhit Karakaş'la anlaşmıştır. Birlikte durumu yönetirler: "Hacı Bey bana bir kere açıldıktan sonra, ambar işlerini ortaklaşa yapmaya başladık. Aman iki gözüm tasavvur edemezsin, herif ne kurt! Dünyanın müfettişleri gelse dalgasını çakamazlar... " "Dekolman" gibi bu hikâye de alaycı bir dille anlatılmıştır. Hikâyenin başkişisi Hacı Lütfi, "Böbrek"teki dindar doktor simsarını andırır: O da onun gibi Müslümanlığı, yolsuzluklarını rahatça sürdürmek için bir maske olarak kullanır.
“AYAKLI KÜTÜPHANELER” M. NİHAT MALKOÇ “Ayaklı kütüphane” ifadesi aslında bir deyimdir. “Çok şey okumuş, her sorulana cevap veren, çok şey bilen, okudukları aklında kalmış kimse…” anlamlarına gelir. Eskiden bu çeşit insanlar çok vardı ülkemizde. Günümüzde de var; ama eskisi kadar değil. Değerli araştırmacı-yazar, tarihçi, gönül insanı Dursun
Reklam
ABDÜLHAMİT'İN GÜNLÜK HAYATI V GECE İTİYATLARI
Sultan İkinci Abdülhamit, dindar bir insandı. Bilhassa akşam ezanı okununca başına bir sarık sarar, imamet mevkiine geçerdi. Namaz kıldırmasını pek severdi. Musahib-i Şehriyari Lütfi Bey, Esvabçıbaşısı İsmet Bey, Seccadecibaşı, Şamdancıbaşı, Kahveci- başı ve bendegândan Hacı Mahmut Bey bu namazda hazır bu- lunurdu. Gündüzleri kitap okumak, marangozluk yapmak, hafiyeler- den gelen jurnalleri okutmak ve ibadet etmekle vakit geçirirdi. Hasisti. Hükümdar olur olmaz başta sarayın masraflarını kısmıştı. O zamanlar, sarayda bir âdet vardı. Padişahın maiyetinde çalışan bilumum muhafız, memur ve müstahdeminin evlerine öğle, akşam yemeği, saray mutfaklarında pişen yemeklerden tabla tabla nefis yiyecekler giderdi. Abdülhamit öncelikle bu âdeti kaldırmış, saraydan bedava yemek çıkmasını menetmişti. Sarayda yemek yemeye hakkı olanlar, bundan böyle sarayın alt katında, muayyen zamanlarda beraberce yemek yiyeceklerdi. Kendisi, o zamana kadar Osmanlı sarayında âdet olduğu veçhile yalnız yemek yemeyi de kaldırmıştı. Ailesi efradı da sofra başında hazır bulunurdu. Abdülhamit'in diğer bir tedbiri de saraylarda valide sultanlara gösterilen ubudiyeti menetmek ve imtiyazları kaldırmak olmuştu. Annesi zaten pek erken vefat etmişti. Analığı olan kadına da fazla itibar etmemişti. Marangozluktan mükemmelen anlar, bizzat çalışarak güzel mamüller yapardı. Saltanatının başında her türlü usul ve mera- simi de basitleştirmişti. Abdülhamit fevkalâde zeki ve kurnazdı. Kime nasıl muamele edeceğini bilir, herkesin nabzına göre şerbet verirdi.
Sayfa 29
Kendimce nacizane okumayı sevdiren kitapları paylaşmak istedim.
rahmetli mustafa necati sepetçioğlu'nun şu kitapları: dünki türkiye serisi'nin 12 kitabı 1- kilit 2- anahtar 3- kapı 4- konak 5- çatı 6- üçler yediler kırklar
Markopaşa · 3 Şubat 1947 · Sayı: 9 Markopaşa'nın bu sayısı ile kadroya Rıfat Ilgaz da katılmış olmalıdır. Ilgaz, Boğazlayan Ortaokulunda hastalanmış, 2 Ocak 1947'de İstanbul Validebağı Sanatoryumuna gelmişti. Kendi anlatımıyla Boğazlayan Ortaokulundaki görevine başladıktan (2 Kasım 0946'da atanmıştı) bir-iki ay sonra Markopaşa'ya katıldı
Kitaplar 2**Adamus bremensis ; Vikingler barbarlıktan medeniyete 3**Sibel eraslan; kadın sultanlar 4**Ahmet şimşirgil ; Kayı serisi *** tursun bey -tarih-i ebu-l feth( fetih ve voyvod Abdullah çiftçi - 6**C.bukowski; pis moruğun notları 7**Erhan afyoncu; yavuz’ un küpesi 11**Christopher hodapp -Alice Von kannon ; komplo teorileri ve gizli