Șimdi gül deyince insanın aklına tuhaf şeyler geliyor. Ben mahallede iki tur dolanıp mezarlık duvarından aşınca gül mü kopardım Ayșe'ye vermek için? Değil. Ayşeler çoktur da onlara çiçekçiler de çoktur, benim işim olmaz. Hayatta bi kere çiçek taşımışlığım var, onu da poșete koydum da yürüdüm. Lisede hem de rezillik. Okulun müdürüne
kimi zaman hiç uyunmamış geceler ertesinde, pazartesiler cuma oluyor, cumalar pazartesi.
aylar geçiyor, değişiyor mevsimler; hiç yaşanmamışlar gibi.
oysa ne çok sene birikti ardımda.
bilmiyorum ki, birikecek mi bir bu kadar daha?
ardıma dönüp bakıyorum da, dallarımı kıran rüzgârları bile affetmişim ama, bir kendime uzanamamış elim.
yastıklarım kuş tüyüymüş de, ağır gelmiş düşüncelerim.
biriktirdiğim keşkeler, ardımdan bile söylenmeye yetermiş.
bütün heveslerim, genellemelerin içinde yitip gitmiş.
oysa ne çok cümlem vardı benim.
her şeye inat, yüreğimi ısıtan ne çok hayalim.
biliyorum, bu kadar kırılgan olmayı kaldırmıyor hayat.
her tökezleyişte kendi içine saklanınca, sıvazlamıyor sırtını.
pencere önü çiçekleri değiliz ki, anlayışlı bir el alıversin bir çırpıda içeri.
hadi aldı diyelim, gün ışığı olmadan ne kadar yaşanır ki?