BU NE ARKADAŞ!?
Yine uyandın sabah, Bende... Ah gözlerin işte yine, yeninden, İşte sende... Aklına ne gelirse, Beni de koy bir yere... Kalbime seni yakıştırıyorum,
halk sefalet içinde kıvranırken, idareciler, servet değerinde rolex saat takıp, monaco'da ıstakoz ziyafeti çekebilir, maldivler'de tatil yapabilir. ahlaken doğru bulmasak da, hukuken yapabileceğimiz bir şey yok. ama halk sefalet içinde kıvranırken, servet değerinde rolex saat takıp, monaco'da ıstakoz ziyafeti çekip, maldivler'de tatil yapan idareciler, kendilerine bir de "dava adamı" süsü verip; din, iman, kur'an, bayrak, ezan, vatan edebiyatı yaparsa, "hadi oradan, din bezirgânı şarlatanlar!" diyebiliriz. buna hakkımız var.
Reklam
Ölüm döşeğinde son sözleri sorulunca: "Hadi oradan. Son sözler yeterince doğru söz söylememiş aptallar içindir." Karl Marx
Küçük gözüken ama aslında asonucları büyük olan seyler
Öncelikle merhaba ben
Beni Bul
Beni Bul
kitabını bitirdim. İncelemesini daha sonra paylaşacağım fakat minik bir konuya ses getirmek istiyorum. Bir insan hayvanlara nasıl eziyet cektirebilir veya bir insan nasıl bir akrabasını bir hayvan, bir denekmiş gibi kullanarak ona ilaçlar ıcirip zihnini boşalttırarak ona nasıl eziyetler edebilir. Bunakri geçiyorum ve
Ulus Baker'le ilgili şimdilik son yazıdır. Keyifli okumalar... KES KULAKLARI, GEÇİR SİCİME… Ulus Baker’in babası Sedat Baker ruh bilimci bir doktordur. Kıbrıs savaşı zamanında çalıştığı hastaneye yaralı askerler tedavi edilmesi için getirilir. O sırada Ulus ise babasının yanında oturup, çocuk haliyle getirilen yaralıları ve tedavi sürecini
Çoğu kullanıcının hiç bir şey bildiği yok bu platformda. Tek bildikleri etkileşim uğruna saçma sapan bir şekilde aynı ileti ve alıntıyı defalarca kez atmak. Üstüne üstlük çoğu kitap dahi okumuyor. Oradan buradan afili sözler görüp paylaşıyorlar. Okur gibi takılıyorlar birde. Eminim çoğunun eline sağlam bir kitap verilse değil okumak, ilk sayfayı sindiremezler. Normal hayatta öylesine bir dışlanmışlık, eziklik psikolojisine girmişler ki şimdi söylediğim saçmalıkları yapmasalar kafayı yerler. Normal hayatta iki cümle kuramayanlar burada destan niteliğinde yazılar yazıyor. İşin trajikomik tarafı da yazdıkları yazıların zaman israfından başka bir şey olmaması. Egolarını tatmin etmek için oraya buraya salça olmaktan da geri durmuyorlar. Hadi bunları bir kenara bıraktım. Filozof misali takılıp, fikirlerini evren ahlakı gibi insanlara empoze etmeye çalışanlar da var. Okuduğunuz bir kaç kitap sizi Descartes falan mı yaptı? Hayatı Matrix misali yaşıyorlar. Hayat öyle kafanızda kurduğunuz basitlikten ibaret olsaydı ortada hayat namına bir şey kalmazdı. Nihilistler, varoluşçular, empristler, materyalistler... çıkmışlar Evren ahlakını hiçe saydıklarını zannediyorlar. Hiçbiriniz hayatla mücadele edemezsiniz. Kafanızda kurduğunuz utopılar çöpten farksız. Sizi var edenle girdiğiniz veya gireceğiniz savaşta her zaman kaybedeceksiniz. Çünkü salt gerçeklik herşeyin sınırını belirlemiş durumda.
Reklam
Birisine bir başarıya veya herhangi bir nimete kavuş nasip oluyor ve bunun neticesinde ben yaptım! diyorsa artık ona kocaman bir hadi oradan! demek lazım. Çünkü insan hayatındaki herşeye Cenab-ı Allah nasip ederse ulaşır etmezse isterse kırk parçaya ayrılsın yine olmaz.
Karşına merhamet yoksunu, vicdan köprüsü hep sallantıda olan insanlar çıkacak. İnsanlıkla uzaktan, yakından alakası olmayan duygu tüccarı olanlarda hep var olacak. Aşk da, dostluk da, yada herhangi bir insani ilişkilerde duygularını sömürecek. Ve insanlar iyi niyetini suistimal etmekle kalmayıp, onlara karşı sahip olduğun hangi zaafın varsa, işte tam oradan vurup idam edecekler. Hayat bu; somut ölüm gelmeden, içten içe tükendiğini hissedeceksin. Sahip olduğunu düşündüğün tüm güzellikleri, gönlüne ektiğin çiçekleri sökecekler içinden. Hiç acımadan, bir an bile tereddüt etmeden asacaklar yüreğini dar ağacına. En kötüsü de bunu en savunmasız olduğun anda yapacaklar. Zamanla insanlardan, merhametten, vicdandan, masumiyetten soğutacaklar seni. Ve en sonunda; acıdan “dayanamıyorum artık, gücüm kalmadı, çok yoruldum, bir adım dahi atmaya mecalim yok” diyeceksin haykırarak. Kimse iyi gelmeyecek sana, hiçbir güzellik teselli edemeyecek seni, o acı seni “En dibe” çekecek. Ve orda kalman için elinden gelen her şeyi yapacak. İşte tam o anda; “Hayır. Sen bunu aşabilirsin” diye bir ses fısıldayacak gönül hanende. Sen kendi yüreğinin umudusun, hadi kalk artık doğrul” diyecek. Yıkılmaya hakkın var. Ama tevekkülsüz bir halde yerde yığılıp kalmaya asla!
OTUZ NUMARALI ODA
Kokarca bir sevda mı? Hayır asla! Zaman içinde zaman, Rüya içinde rüya, İşte bundan farkı yok. Hep yalan içinde, Kıvrımamazsın, hadi çık oradan. Sen bir genç adam, Sen bir genç bayan, Birbirinizi tüketmeyin. Yalanca bir sevda içinde, İkisinin gölgesi farklı. Işığı denk düşüremezler, Merak etmeyin izliyorum sizi. Çok konuştum aslında, Ben konuştukça batan battı göçen göçtü. Işığını istesen de denk düşürmezsin, Ama kendini öyle kandırmışsın. AYKUT BARIŞ ÇELİK
KUR'AN & SÜNNET
"Ben Kur'an'ı tanırım, başkasını tanımam" diyor. Hadi oradan yalancı! Sen Kur'an'ı tanıyor olsan, Kur'an seni direkt Rasulullah'a götürürdü!
Mahmud Esad Coşan
Mahmud Esad Coşan
Reklam
( " İyi ki doğdum ben..." )
Miladi takvim diyor ki ; An itibariyle 36 oldunuz Kardelen hanım... Ben de görsel de diyorum ki ; Hadi oradan daha 25 im ben😁😁
Resim