“Vahy” nebîlere has olup iki türlüdür: Biri ilâhî kelâm, diğeri nebevî hadîstir; çünkü nebîlerin sözleri “ve mâ yentıku anil hevâ * in hüve illâ
vahyun yuhâ” ya’nî “hevâsından konuşmaz, o vahyolunan vahiydir” (Necm, 53/3-4) Ayet-i Kerîme'si gereğince vahiydir. İlâhî kelâm Cibrîl vâsıtasıyla Resûl (s.a.v.)’in mübârek kalblerine indirilmiştir. Nebevî hâdisin bazısı müşâhede mahallinde Cibrîl vâsıtasıyla gelmiştir. “Fe evhâ ilâ abdihi mâ evhâ” ya’nî “Böylece kuluna vahyedeceğini vahyetti” (Necm, 53/10) Ayet-i Kerîme'sinde ona işâret olunur. Ve bazısı da Cibrîl’in inmesi vâsıtasıyla ve bazısı da mübârek kalbine “nefs” ya’nî Cibrîl’in üflemesi ile gelmiştir. Cibrîl’in inmesinden kasıt, onun melek sûretinden beşer sûretine inmesi ve cisimlenmesidir. Ve “nefs”den kasıt Cibrîl’in bir sûrete girmeksizin ilâhî vahyin ma’nâsını
nebînin mübârek kalbine koymasıdır.