Allah Teâlâ, gerçek iyilik (birr) ve takva sahibi olanları başka bir âyette şöyle tanımlar: “..Fakat gerçek iyilik (birr), Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitab’a, peygamberlere iman etmek, sevdiği malından yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolcuya, dilencilere ve köle azat etmeye vermek ve namazı kılmak, zekatı vermektir. Sözleştikleri zaman, verdikleri sözleri tam olarak yerine getirenler, sıkıntı, hastalık ve savaşın kızıştığı sırada sabredenler, işte doğru sözlü olanlar bunlardır. Ve işte takvâ sahibi olanlar da bunlardır." (Bakara) Bu âyette kişiyi cennete ulaştıracak amellerin beş grupta toplandığı görülür: a) İman sahibi olmak. b) Sevmesine rağmen malını akraba, yetim, yoksul, yolcu, dilenci ve köle azadına harcamak. c) Namaz kılıp, zekatını vermek. d) Verdiği sözü yerine getirmek. e) Sıkıntı, hastalık ve şiddet zamanında sabretmek. Bu âyetle ilgili olarak Allah'ın Elçisi şöyle buyurmuştur: "Kim bu âyetle amel ederse, imanını kemâle erdirmiş olur."'
Takva hâli; Allah'tan sakınma, saygı ve sevgi eksenli olarak gerçekleşir. Allah'tan korkma âyet ve hadislerde daha çok "havfullah-mehâfetullah ve haşyetullah" tamlamaları ile ifade edilmiştir. Bu, günah işleyenlerin ve haksızlık edenlerin Allah'ın azabından ve hışmından korkmalarını ifade eder. Aşağıdaki âyetlerde böyle bir korku yer alır:
"Eğer inanıyorsanız, biliniz ki en çok korkulmaya lâyık olan Allah'tır." (Tevbe)
"Onlardan değil, benden korkun.” (Âl-i imrân)
"Onlar, Rablerinden de kötü azaptan da korkarlar." (Ra’d)
"Onlar, Allah'tan başka hiçbir kimseden korkmazlar." (Tevbe)