Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Dini eksik zannedip, kendince dini kurtaranların uydurmaları
Dindar olarak tanınan birçok “gözde” Müslümanın durumu, Yahya bin Said’in “Salih kişileri hadiste olduğu kadar hiçbir şeyde yalancı görmedik” sözüyle en güzel şekilde tarif edilmiştir. Bu gerçeği itiraf edenlerden biri de en güvenilir olduğu iddia edilen iki hadis kitabından birinin yazarı olan Müslim’dir. Müslim, Ebu Zennat’dan şunu nakleder: “Medine’de yüz kişiyle karşılaştım, hepsi de güvenilirdi ama hadisleri alınmazdı” (Müslim, Sahihi Müslim, 1. cilt). Görüldüğü gibi birçok sözde dindarın hadis uydurduğu hadisçilerin bile malumudur. Kendi görüşlerini çok değerli bulan bu kişiler, dine kendi görüşlerini kattıklarında, çok yerinde bir hareketle dine büyük hizmet ettiklerini sanıyorlardı. Örneğin Kuran’da olmayan haremlik selamlık uygulamasını, dinin bir hükmüymüş gibi dine sokanlar (bu uygulama dinselleşmeden bir gelenek olarak uygulansaydı sorun olmazdı; sorun, bu geleneğin uygulanması değil, dinselleşmesidir) belki de kadınla erkeği ayırarak zinayı, yozlaşmayı kendilerince önlemek istediler. Oysa Allah’ın kendilerinden daha iyi düşündüğünü ve gerekseydi Kuran’da bu konuda da açıklama yapılacağını bilmeleri gerekirdi. Allah’ın açıklamadığı bir şeyi dine sokarak dine fayda getireceğini sanmak, yanlış bir düşünme tarzıdır ve acı son da ortadadır. Dini, şahsi görüşlerine muhtaç görüp, sözde dine yardım edenleri, Allah’ın serbest bıraktığı konuları açıklayarak din gibi sunanları da, “dini eksik zannedip dini kurtaranlar” sınıfına sokabiliriz.
Bir kudsî hadiste belirtildiği üzere Hristiyanların ve Yahudilerin hayat karşısındaki tutumları, yapmadıklarını söylemek, sakinmadiklari şeyleri başkalarına emretmek ve yemedikleri şeyleri toplamaktır.
Reklam
Bir kudsi hadiste belirtildiği üzere Hristiyanların ve Yahudilerin hayat karşısındaki tutumları, yapmadıklarını söylemek, sakınmadıkları şeyleri başkalarına emretmek ve yemedikleri şeyleri toplamaktır. Bu sonuncu tavır (yemediği şeyleri toplamak) Müslüman toplulukların ekonomik davranışları ile Hristiyan/Yahudi toplumlarının ayırt edici vasıflarının başında gelen bir ölçü olarak bugün açık biçimde ortadır. Tüketim temayülü diye ifade edilen özellik günümüzün israfa dönük kapitalist ekonomilerin sürükleyici faktörü olmuştur.
Sayfa 21 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Bir kutsi hadiste belirtildiği üzere Hıristiyanların ve Yahudilerin hayat karşısındaki tutumu, yapmadığını söylemek, sakınmadığı şeyi başkasına emretmek ve yemediği şeyleri toplamaktır. Bu sonuncu yaklaşım (yemediği şeyleri toplamak) Müslümanların iktisadi tutumu ile Hristiyan/Yahudi toplumların tutumu arasında ayırıcı ölçü sayılabilir. Tüketim temayülü diye ifade edilen özellik, günümüzün israfa dönük kapitalist ekonomilerinin sürükleyici faktörü olmuştur. İnsanın tüketme temayülü boyuna kamçılanmakta, in- san belki üst üste birkaç ömür yaşasa bile asla eritemeyeceği, kullanıp bitiremeyeceği mallar edinmeye yönlendirmektedir.
Sayfa 22 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Materyalistik Bir Şartlanma: Açlık Korkusu
Bir kutsi hadiste belirtildiği üzere Hristiyanların ve Yahudilerin hayat karşısındaki tutumu, yapmadığını söylemek, sakınmadığı şeyi başkasına emretmek ve yemediği şeyleri toplamaktır. Bu sonuncu yaklaşım (yemediği şeyleri toplamak) Müslümanların iktisadi tutumu ile Hristiyan/Yahudi toplumların tutumu arasında ayırıcı ölçü sayılabilir. Tüketim temayülü diye ifade edilen özellik, günümüzün israfa dönük kapitalist ekonomilerinin sürükleyici faktörü olmuştur.
"Bir kudsî hadiste belirtildiği üzere Hıristiyanların ve Yahudilerin hayat karşısındaki tutumları, yapmadıklarını söylemek, sakınmadıkları şeyleri başkalarına emretmek ve yemedikleri şeyi toplamaktır. Bu sonuncu tavır (yemedikleri şeyi toplamak) Müslüman toplulukların ekonomik davranışları ile Hıristiyan/Yahudi toplumlarının ayırt edici vasıflarının başında gelen bir ölçü olarak bugün açık biçimde ortadadır. Tüketim temayülü diye ifade edilen özellik, günümüzün israfa dönük kapitalist ekonomilerinin sürükleyici faktörü olmuştur."
Sayfa 20 - İz Yayınları.
Reklam
Bir kudsî hadiste belirtildiği üzere Hristiyanların ve Yahudilerin hayat karşısındaki tutumları, yapmadıklarını söylemek, sakınmadıkları şeyleri başkalarına emretmek ve yemedikleri şeyleri toplamaktır.
Düzeniniz batsın
Bir kutsi hadiste belirtildiği üzere Hrıstiyanların ve Yahudilerin hayat karşısındaki tutumu, yapmadığını söylemek, sakınmadığı şeyi başkasına emretmek ve yemediği şeyleri toplamaktır.* Bu sonuncu yaklaşım (yemediği şeyleri toplamak) Müslümanların iktisadî tutumu ile Hristiyan/Yahudi toplumların tutumu arasında ayırıcı ölçü sayılabilir. Tüketim temayülü diye ifade edilen özellik, günümüzün israfa dönük kapitalist ekonomilerinin sürükleyici faktörü olmuştur. İnsanın tüketme temayülü boyuna kamçılanmakta, insan belki üst üste birkaç ömür yaşasa bile asla eritemeyeceği, kullanıp bitirenmeyeceği mallar edinmeye yönlendirmektedir. Kapitalist kurallara göre işleyen iktisadi yapıda, israf süreci artık doğal hale gelmiştir: böyle bir toplumda tüketimde kısıtlama yapılması iktisadi hayatı toptan çökertebilir. Gerçek şu: tüketim (israf) ekonomisi ancak israf süreci devam ettirilmek suretiyle ayakta kalmayı başarabilir.
Sayfa 23 - "Ey Kitap ehli (Hristiyan ve Yahudiler) yapmadığınız şeyleri niçin söy- lüyorsunuz? Sakınmadığınız şeyden niçin sakındırıyorsunuz? Yemedi- ğiniz şeyi niçin topluyorsunuz? Acaba sizde ölüme karşı bir teminat mı var?" (Kırk Kudsî Hadis: A. Fikri Y
Kur'an ve hadiste geçen kalp kelimesi insanın anlama, kavrama, düşünme ve şeylerin hakikatini bilme yönünü, başka bir ifadeyle insanı insan yapan ve diğer canlılardan ayıran temel niteliğini dile getirir. İnsanın idrak eden, bilen ve kavrayan tarafı olduğu için kalp ilahî hitaba muhataptır; bu yüzden yükümlü ve sorumludur.
makale notları-4
Gelenek, bir toplumdaki fertlerin belli bir takım davranışlarının uzun süre icra edilmesiyle fertlerin zihinlerinde oluşan bu davranışların öğretisel yapı kazanması neticesinde topluma atfedilen örf, adet ve alışkanlıkların bütünlüğüdür. 1. Davranışlardaki bütünlük; 2. Davranışlarda zaman içerisinde (nesilden nesile) aktarılan süreklilik; 3.
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.