Öğretmen sınıftan bir öğrenciyi kaldırıp; "Kaç tane böbreğimiz var?" diye sorar.
Öğrenci;
"Dört!", diye yanıt verir.
“Dört mü? Haa ha ha!" diye sesli güler.
Öğretmen, öğrencilerinin hatalarını üstlenmekten ve onların moralini bozmaktan zevk alan biridir.
Tam önündeki sıraya; "Bir demet ot getirin, çünkü aramızda bir eşşek var," diye emreder.
"Ve benim içinde bir kahve!", diye araya girer öğrenci.
Öğretmen bu tavra çok sinirlenir ve öğrenciyi sınıftan kovar.
Bu öğrenci, "Baron de Itararé" olarak bilinen mizah yazarı Aparicio Torelly Aporelli'dir. (1895-1971).
Öğrenci, sınıftan çıkarken öfkeli öğretmeni düzeltme cüretini gösterir;
"Bana kaç böbreğimiz olduğunu sormuştun. Benimki iki ve seninkiyle dört eder. 'Bizim kaç böbreğimiz var' çoğul için kullanılan bir ifade. Şimdi otların tadını çıkar" der ve kapıdan çıkıp gider.
-------♤------
Hayat, bilgiden çok daha fazla anlayış gerektirir. Bazen insanlar, biraz daha fazla bilgiye sahip oldukları veya sahip olduklarına 'inandıkları' için, başkalarını hafife alma davranışı sergiler. İnsanları dinlemek yerine, önyargılı davranmayı seçer.
Alıntı
İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 40. kitap oldu. Öncelikle gerek bu sitede gerekse başka yerlerde Dünya'ya Düşen Adam ile ilgili olumsuz yorumlar yapıldığını gördüm. Bunun temel sebebi kitabın okurlar tarafından anlaşılamamış olması. Fakat kitabın anlaşılamamış olmasının sebebi, tabii ki yazarın beceriksizliği değil, tamamıyla
Geleceği Şekillendirmek: İnsansız Ordular
✪ ✪ ✪
İnsan geçmişi düşündüğü gibi geleceği düşünme yeteneğine de sahiptir. Geçmişin yaşanmışlıkları, geleceğin yaşanacaklarına yol göstere bilirler. Geçmiş ile gelecek arasında ki anı iyi değerlendirmek için her iki olguyu da iyi kullanmak gereklidir. Geçmişin birikimiyle geleceği
Kayıtsızlardan nefret ediyorum. Friedrich Hebbel gibi, yaşamanın taraf tutmak olduğuna inanıyorum. Kimse, toplumun dışında yalnızca insan olarak var olamaz. Gerçekten yaşamak yurttaş olmaktır, iştirak etmektir. Kayıtsızlık irade kaybıdır, asalaklıktır, korkaklıktır. Kayıtsızlık yaşamak değildir. Bu yüzden kayıtsızlardan nefret
Aldatılan erkekler ne hisseder tam olarak kestiremiyorum ama sanırım erkekler aldatılmada eşlerinin cinsellik olarak terkine biz kadınlarsa erkeklerin duygusal göçlerine takıntı yapıyoruz. Birlikte oldukları kadınlara aşık oldukları fikri beynimizi kemirip durur. Aldatılan kadında ilk kaygı; rakip, metres, kuma adı her ne olursa olsun karşı