İstanbul'un dününü yakalamaya çalışan Çela'nın tutkulu girdabına koyvermiştim kendimi. Hafta sonları, Sultanahmet Meydanı'nı çevreleyen sabrı tükenmiş sokakları keşfe çıkıyorduk. O saate karşı yarışırmışçasına bir tempoyla fotoğraf çekip, not alıp, krokiler ve desenler çizerken ben, tüm iyi niyetime rağmen farklılıklarını çözemediğim mahzun sokaklarda sıkılır, hiç olmazsa, "nakit birikimimi ertesi hafta nasıl değerlendireyim"in ince hesabını yapardım. Yüzümün asılmaya başladığını fark ettiğinde, "Dayan Haznedarbaşı, on dakika sonra şık bir konakta bana kahve ısmarlayacaksın" derdi.
Sayfa 197 - Sel yayıncılık