Hakan İlhan, Türk şiirinde edindiği yeri, bu kitapla birlikle muhkem bir kaleye dönüştürdü. Şiirlerinde kullandığı kelime çeşitliği, kelimeleri seçerken Türkçenin tüm dönemlerine gösterdiği hürmet, oluşturduğu kendine has üslup onu, çağdaşı olan şairlerden daha müstesna bir yere koymamızı sağlıyor. Kitapta tarihimizde yer edinmiş abide şahsiyetlere, olaylara, eşsiz eserler vermiş büyük şairlerimize atıfla yazılmış harikulade şiirler var. Ayrıca Türkçenin zirve şairlerinden bazılarına onların üslubuyla yapılmış mükemmel nazireler bulunuyor. Kitaptaki birçok güzel şiirin arasında benim en çok beğendiğim şiir ise büyük şairimiz Şehriyar'ın Heyder Baba şiirine yapılan nazire oldu. Derviş Baba şiirinden bir bölümü şuraya iliştiriyorum.
derviş baba sen gelmedin geç oldu
yurt bulanda kışlağımız göç oldu
yalavaçtan öyütlerin neç'oldu
göy ekini boz burçağlar bastırıf
seller sular ürüzgarlar yastırıf
Hakanımızın değil, Vezir-i Azam'ın değil, bir vezirin, hatta bir beylerbeyinin değil, bir sancakbeyinin, Avrupa'nın asırlardan beri görmediği en büyük hükümdarı perişan etmesi, bütün tarihte çok tesadüf edilen vakalardan değildir.
“Enver Paşa’nın 1914’te Harbiye Nazırı olmasını müteakip askerî bürokraside yaptığı revizyon; şahsî ikbalinden ve ihtiraslarından ziyade, sonuçları itibariyle ordudaki siyâsî ikiliği ve eski-yeni seçkinler mücadelesini sona erdirmek amacına matuftur denebilir.”