"Seni anlıyorum" demek büyük bir yalandır. Kocaman bir yalan. Kimse kimseyi anlayamaz ve tanıyamaz dünyada... Var olan en sağlam zırh insan vücududur. İçindekileri en iyi saklayan kasa odur.
Reklam
“Ben ağlamam” dedim kendime. “ Kurutamam gözyaşlarımı çünkü. Başlarsam duramam diye ağlamam. Bütün damarlarım, kemiklerim çıkar gözpınarlarımdan. Geriye tek bir derim kalır”
Ben biliyordum hastalığımın adını. Adı bile vardı. Belki tıp kitaplarında değil, ama edebiyat ve felsefe kitaplarında rastlanıyordu ismine .Yaşama hastalığı… bir çeşit alerji. Oksijene…
Ne ölüm, ne de hayat! Hiçbiri kovalamıyor beni rüyalarımda. Hiç birinin eli bana değmiyor. Çünkü ellerim ceplerimde hiç olmadıkları kadar. Varlığıma nedensizlikten delirdim ben. Hiçbir nedeni kendime yakıştıramadığımdan. Hepsini giydim. Hiçbiri olmadı. Hepsi dar geldi. İnansaydım birine, uğruna gerekirse dünyayı kan gölüne çevirirdim. Okyanuslar kırmızı olurdu. Pıhtılaşmış kanlardan siyah dağlar yükselirdi. Ama inanamadım. Bir türlü inanamadım… Bütün hayatlar bir illüzyon...
öyle bir çığlık atsam ki dünya çatlasa altı milyar insan sağır olsa tanrı sağır olsa ben sağır olsam kör olsam görmesem hayatı bitse her şey...
Reklam
gömsem kendimi bitse her şey sonuna gelsek filmin kopsa film fark etmez bizim için yeter ki derine çok derine gömsünler bizi on dakika uğraşsak nefes almak için sonra da yorulup"eyvallah"desek ölüme bitse her şey.
eğer biraz daha kuvvetli olsaydım geniş bir çukur derin mi derin toprağın altına içinde bir oyuk.yerim orası...
en kısa zamanda düşünülebilecek her şeyi düşünmek gerekiyordu ve karşıdaki sorduğu taktirde de son kelimden, ağızdan çıkan kelimeye kadar giden düşünceler yolunu açıklayabilmek...
aslında bu kadar patlayan volkana, kafamda kopan fırtınalara en azından bir asabi ülser yakışırdı ama olmadı sonra anladım ki nasırlaşmış meğerse ruhum,en azılı paranoyağa taş çıkartacak kadar kaygılı olsam da, alışmış buna iç organlarım.ruhsal sorunların organik hale dönüşme eşiklerini çok büyütmüşüm farkında olmadan...
Reklam
Elbet Bir Gün
Bütün dünya uyuyor. Bütün hayvanlar, bitkiler, adını insan denmiş yaratıklar. Hepsi. Toprak bile uyuyor. Dolunay. Her şeyi hipnotize etmiş olan dolunay. Bir ben ayaktayım. Bir ben uyumuyorum!
Uğruna içebileceğimiz hiçbir şey kalmamıştı.
Herkesin kendine göre bir hücresi var. Bazılarınınki daha genişse, neyi değiştirir?
Nasıl herkesi öldürebilirsem, yine herkesin hayatını kurtarabilirdim canımın pahasına…
O zamanlar hâlâ bir umudum vardı. Bedeli karşılığında mutlu olabileceğimi düşünüyordum. Ancak büyüdüm artık. Dünyayı versem Tanrı'ya damlasını vermez bana mutluluğun..
Sayfa 99
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.