Harry alçak sesle Snape'in Quidditch maçında hakemlik edeceğini anlattı.
Hermione: Oynama.
Ron: Hasta olduğunu söyle.
Hermione: Ayağın kırılmış gibi yap.
Ron: Ayağını gerçekten kır.
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
yazanların gerçekten gerçek olduğuna inanamadığım ahmet gülüm kitabıdır. özellikle peygamberin hakemlik yaptığı kısımda, hem şok olup hemde kahkaha atmayı başararak kendimce bir ilke imza attım. yok böyle bir kitap. ilgimi çeken 2 şey oldu kitapta. ilki bu çocukların hayal güçleri ne kadar büyük? ikincisi ise ulan orta okul çocuğuna neden dış ticaret açığını sorarsın. tabii ki sana öyle cevap verir o çocuk.
yarım saat vakti olan herkesin, bu 20 sayfalık kitabı okumasını öneririm. hem şok olacak hemde kahkahalar atacaksınız.
Sevişen karı-kocanın arasında geçenleri kimseler bilmemelidir. Aralarındaki geçimsizliği öz annelerinden bile gizlemeli, onlardan hakemlik istememelidirler. En iyi hakem gene kendileridir.
Aşk kutsal bir gizdir, ailede geçenler bütün yabancı gözlerden
saklanmalıdır
Rıza Şah, Gazi’nin asker ve devlet adamı olarak kişiliğine karşı, aralarındaki yaradılış ayrılığını geride bırakan, özel bir hayranlık besliyor ve onun gibi, iki ülke arasında iyi komşuluk ilişkileri kurulmasını istiyordu. Ağrı Dağı çevresindeki Türk-İran sınırı konusunda yapılan görüşmeler bir ara bozulacak gibi olmuştu. Bunun da nedeni, iki tarafın da stratejik güvenlik bakımından üzerinde durduğu küçük ama önemli bir tepeydi. Ancak bu ölü nokta iki devlet başkanının iyi niyeti sayesinde aşıldı. Görüşmeler için Tahran’da bulunan Tevfik Rüştü’nün, Gazi’den aldığı talimat üzerine, İran şahının hakemlik etmesini istemesi, İranlıları şaşırtmıştı. Yüksek rütbeli bir kurmay subay, haritalar getirerek, İran görüşünü savunmak için şahın önüne yaydı. Ama o sırada, şahın söylediğini dinlemediğini ve haritaya değil, kendisine baktığını fark etti. Şah, subayın sözünü keserek, “Beni ilgilendiren bir tek şey var,” dedi. “O da Türkiye ile olan dostluk bağlarımız.” Bunun sonucunda, sınır çizgisi, Türklerin lehine olarak, dağın sırtını izler şekilde geçirildi. İranlıların da itibarı korunmuş oldu.
İnsanoğlunun gözü mutluluğunu görmez de hep üzüntüleri üzerinde durur. Oysa mutluluktan da yeterince payımızı aldığımızı görmek için bir an doğru düşünmek yeter. Bir ailede bütün işler yolunda giderse kocan seni sever, gözünün bebeği gibi sakınır, senden bir an bile ayrı kalmak istemezse, işte ben mutluluk diye buna derim. Hatta karı kocanın acılı
“Oynayamam ama hakemlik yaparım," dedi.
"Aman Allahım!" dedi Robert Teale. "Ne biçim annen var senin? Seni dövmeyeceğine dair sana söz vermedi mi? Pis numara diye buna derim işte."
Jakie fazla yüksek sesle konuşmadı. Zor duyduk dediklerini.”