Can Sıkıntısı
Bir müddet durdu. Eliyle gözlüğünü oynattı ve devam etti: “Hiçbir şey istemiyorum. Hiçbir şey bana cazip görünmüyor. Günden güne miskinleştiğimi hissediyorum ve bundan memnunum. Belki bir müddet sonra can sıkıntısı bile hissedemeyecek kadar büyük bir gevşekliğe düşeceğim. İnsan bir şey yapmalı, öyle bir şey ki... Yoksa hiçbir şey yapmamalı.
Bana öyle geliyor ki, hakikaten yapabileceğimiz tek bir iş vardır, o da ölmek.
Reklam
384 syf.
8/10 puan verdi
Bu kitap biraz karmaşık. Bitti ve 'vay be!' moduna girdim. Bir ara 'peri masalı okuyorum herhalde' dedim. Yerine oturmayan şeyler, tamamlanmamış bir hikaye, cevaplanmamış sorular vardı. Yine de fazla iyimser gibiydi her şey. Yazardan bir şeyler bekliyordum. Hani her yazar engel çıkarmayı sever ya. Ayrıca bu seride yan kitaplar hariç 5 kitap daha var. Ama öyle bir final beklemiyordum!!! Hakikaten vay be!!! Hem romantik, hem sürükleyici, hemde şaşırtıcı.
Yeni Bir Başlangıç
Yeni Bir BaşlangıçKim Karr · Yabancı Yayınları · 2015219 okunma
Bir Nedeni Yok Yalnızca Öptüm Dudaklarım gerisin geriye çekildi; ağdalı bir sıvının ağır ağır örttüğü, korkunun biçim kazanıp ayağa kalktığı ve ‘hey bana bir şeyler söylemenin vakti geldi’ dediği zamanlarda bekledim seni; gözlerimi kapadım. Bekledim. Beklerken, özlemenin hangi geçitleri geçilmez kıldığını, hangi duyguların insanı hayata
238 syf.
8/10 puan verdi
Samsunlu olmanın en bariz yansımalarından birisi de içinde ‘Samsun’ geçen bir şey gördüğünde kalp atışlarının hızlanmasıdır. Bu, gurbette bir 55 plaka olabilir, televizyonda Samsun’u gösteren bir program olabilir ya da herhangi bir sanat eserinin Samsun’dan söz ediyor olması da olabilir. Bu anlamda Zerrin Koç’un Can Yayınları etiketli ‘Islak
Islak Kentin İnsanları
Islak Kentin İnsanlarıZerrin Koç · Can Yayınları · 200019 okunma
Dünyanın ilk Güzellik Yarışması Kaz Dağlarında Yapılmış. Mitolojide Afrodit, Hera ve Athena arasındaki Dünyanın İlk Güzellik Yarışmasının burada yapıldığını görürüz. Hikayeye göre Tanrılar, Thetis ile Peleus'un düğünü için toplandıklarında, düğüne davet edilmeyen Eris (Nifak), Athena, Hera ve Afrodit'in bulunduğu yere altın bir elma atar. Elmanın üzerinde "en güzeline" yazılıdır. Üç tanrıça arasında "en güzel benim" tartışması başlar. Zeus, en güzelin seçilmesinde hakem olarak İda Dağı'nda bulunan Paris'in görevlendirilmesini buyurur. Tanrıçalar, Paris'in önünde güzellikleriyle övünüp, ona armağanlar vaad ederler. Hera, Paris'e kendisini seçmesi durumunda evrenin krallığını; Athena savaşta yenilmezliği; Afrodit ise kadınların en güzeli Helena'nın aşkını vaad etmektedir. Bunun üzerine Paris, üç tanrıçadan en güzelinin Afrodit olduğuna karar verir ve altın elmayı ona verir. " Bu gün oradaydım, bizimkiler Kaz Dağları der, eski Yunanlılar İda Dağı, muhteşem bir doğası var ve halen bozulmamış nadide yerlerden. öyle mübarek bir suyu var ki, kayaların içinden fışkırmış buz gibi, içinde karpuz anında çatlar, içine kuran düşse eksiksiz okunur, pırıl pırıl cennetten çıkma bir su. Eskiden göçebe Türkmenlerin yazlığıymış oralar, yedi direkli meşhur türkmen çadırı konar, şenlikler başlarmış. Yaşar Kemal bir romanında çok iyi anlatıyordu, orada birkaç gün kalan anasından yeni doğmuş gibi olur. gam kasavet kalmazmış, hakikaten dedikleri kadar varmış."
Reklam
390 syf.
·
Puan vermedi
Şah ve Sultan titiz bir çalışmanın ürünü her şeyden evvel. Ancak İskender Pala’ya böyle bir romanı yazdıran esas faktör iki hükümdarın kudretlerinden ziyade şairlikleridir. Gerek divan edebiyatına gerekse de halk edebiyatına çok önemli mısralar bırakmıştır iki hükümdar da… Pala, romanı yazarken tarafsız kaldığını belirtmişti. Hakikaten de öyle
Şah ve Sultan
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332,4bin okunma
164 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
“Kürk Mantolu Madonna” Hakkında Bazı Mülahazalar Okuduğum kitaplarda beni en çok cezbeden şey anlatıdan ziyade yazarın iç dünyasına duyduğum tecessüstür. Bu bağlamda biraz Sabahattin Ali'nin hayatına da değineceğim bilahare. Bir kapı daha aralanıyordu belleğimden içeri. Meçhul bir kuvvet çağırıyordu beni Raif Efendi'nin gizemli dünyasına. Kitabı
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021313,5bin okunma
375 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitabı'n yorumunu aslında okurken yazarın yaptığını görüyorsunuz.. Süreyya ile Emir'in "Uğultulu Tepeler" isimli bir kitabı okuma üzerine konuşurlarken emir diyor ki " Hüzünlü bir Öykü " Süreyya da " Hüzünlü öykülerden iyi kitaplar çıkıyor" Hakikaten öyle.. Özellikle Hasan'ın emir'e yazdığı mektubu okurken bayağı bir duygulandım hakeza rahim Han'ın yazdığı mektubunda aynı duygusallığı yaşadım.. Baba ve oğulun yaşadığı bir dönemi oğulun gözünden anlatan romanda ruhunuzda yaşattığınız bazı kötülüklerle de yüzleşmenizi sağlıyor.. Sevdiğim tarz ve iyi ki okumuşum diyorum..
Uçurtma Avcısı
Uçurtma AvcısıKhaled Hosseini · Everest Yayınları · 2021164,1bin okunma
472 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Nadir yaşadığım bir şey oldu ve serinin 2.kitabını daha çok beğendim. Bu kitap bana daha akıcı geldi. Kitapta daha çok Tristan olmasının benim için etkisi büyük tabii ki de... İkilem'le hikayenin en başına dönmemiz harika olmuş. Geçmişten anlatılan sahneleri günümüz hikayesinden daha merakla okumuş bile olabilirim ;) Bu kitapla Gabriel'e biraz sempati kazanmış olsam da -o da az çekmemiş- hala favorim Tristan hiç kusura bakmasın yanii... Raven hakikaten yemiş bitirmiş bunları... Tristan ve Gabriel'in babası desen tam bir şeytan... Bir yerden sonra olaylar öyle birbirine giriyorki hakikaten lanet olsun bu kötülere diyorsunuz, e bir bakmışsınız lanetlenen bizim üçlü olmuş. Laura'da bişeyler olduğu belliydi ama ana kötü olmadığını anlamıştım, hatta kim olabilir diye kendimce fikirler yürütüyordum kitabın sonunda patladı. Son kısımlar bayağı heyecanlıydı. Geçmişe dönüp Tristan ve Scarlet'in tanışmalarını, aşklarını adım adım görmemiz, Gabriel'in olaya nasıl dahil olduğunu okumamız gayet güzel olmuş. Ama kabul etmek lazım kitapta gereksiz bir uzatma hali var. İlk kitapta olduğu gibi bu kitapta da hissettim bu durumu... Tristan'ı hiçbir şey bilmeden ilk kitapta sevdikten sonra bu kitapta iyice bağrıma bastım. Gabriel Tristan için aşkını feda etti modu yaratılmaya çalışılsa da bana işlemedi yanii... Daha ne istiyor Tristan hayatının hatasını yapmaktan kurtardı onu hıhhh :P Scarlet değişiyor, lanet değişiyor, ortalık hepten karışıyor. Tristan hala aynı, candır ♥ Herkese iyi okumalar ;)
İkilem
İkilemChelsea Fine · Pegasus Yayınları · 201554 okunma
Reklam
704 syf.
·
Puan vermedi
Aslında Pi'yi bitireli 3 hafta kadar oluyor. Fakat önce sindirip cümlelerimi toplamaya çalıştım. Genel anlamda üçlemeye bakarsak hakikaten müthiş bir emek,araştırma,kurgulamayla yaratılmış harika kitaplar. Her birinde düşünceden düşünceye sürüklendim. Pi de bu anlamda çok güzel. Ama bir yerden sonra tempo düşüyor. Özellikle iyilerin kazanması ve bunun ülkeye yansıması yani gelecek birden bire mutlu sona ulaşmış. Keşke bu kadar basit olsa. Aslında eleştirmek kolay iş. Sen nasıl yazardın diye sorsanız verecek cevabım yok. Keşke öyle bir yeteneğim olsa. Bu nedenle yukarıdaki satırlar eleştiri değil sadece kitabı bitirdikten sonra kafamda üçlemeyi analiz ederken hissettiklerimin çok küçük bir parçası. Pi'nin arka kapağında "sonra kendi yolculuğunuza çıkacaksınız" diyen veya buna benzer bir cümle var. Evet şu anda kendi yolculuğumdayım. Özellikle egomla çekişip duruyorum. Bu basit bir iyiler kazanır,kötüler kaybeder klişesi değil. Kişiliğin ne denli önemli olduğu ve egomuzun terbiye edildiği ve edilmediği durumlar ve bu durumların kişi ve çevresine etkileri tarafsız olarak aktarılmış. Kısaca gerçekten kütüphanenizde olması gerektiğine inandığım bir üçleme,tabii ki akıl kütüphanenizde. Şunu da belitmek isterim ki bu tip üçleme veya çoklu kitaplarda her kitap tek başına bir romandır. Ama Fi, Çi ve Pi bence öyle değil. Okumak isteyenler mutlaka Fi'den başlayıp Çi ve Pi'yi okusunlar. O zaman herşey anlam kazanıp yerine oturacaktır.
Pi
PiAkilah Azra Kohen · Destek Yayınları · 201513,8bin okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
Galiz Kahraman, İhsan Oktay Anar’ın 2014’te piyasaya çıkan romanı. Galiz, iğrenç, kötü manasına gelen bir kelime. Nitekim romanın kahramanı da bir bakıma öyle. Anar bizi daha önce eski zamanlara götürür ve bir kısmı fantastik olan masalını/hikayesini orada anlatırdı. Lakin bu sefer devir cumhuriyet dönemi, muhtemelen de 90’lı yıllar. Romanın baş karakteri İdris Amil Efendi adlı bir zat. Gerçek anlamda bir galiz kahraman. Roman onun etrafında gelişiyor. Anar’ın kendine has absürt öğeler barındıran üslubu bu romanda da devam ediyor. Üstelik çok daha yoğun bir şekilde. Öyle ki roman bittikten sonra geriye sarıp düşündüğünüzde aslında bunun neredeyse bir mizah yazı dizisi olduğuna dahi karar verebilirsiniz. Bu yüzden romanın özeti diye bir şey sunmak da kolay değil. Yalnızca İdris Amil değil romandaki karakterlerin hepsi birbirinden galiz! Yarma İskender, ismi ve soyismi oldukça dikkat çekici olan Efgan Bakara, Remiz, Remziye, Muhtar, Mualla… Romanda hakikaten pek çok gülünç sahne var. İdris Amil’in çoğunlukla bir aptal olduğunu düşünüyorsunuz. Ama ecnebi yazarların romanlarını kendi yazmış gibi piyasaya sürdürmesi lakin sonunda o işin ekmeğini Muhtar’ın yemesiyle birlikte bazen de toplumdaki aptalların sayısının hiç de az olmadığı kanısına varıyorsunuz. Zaten yazar, romanda biraz da edebiyat üzerinden sıkı hicivler yapıyor. Neyse, sonuçta her şey İdris Amil Efendi’nin nidası gibi; Hüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüüp! Jjjjjjjjjjjjjjjjjjjjjt! Nah-ha!
Galiz Kahraman
Galiz Kahramanİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20143,306 okunma
235 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
235 sayfalık bir rüya Denizcilik terimlerini bilmeden okuduğunuzda biraz zorlansanız da öğreniyorsunuz.. -ki zaten ihsan efendinin öyle bir anlatımı var ki her şeyi biliyorsun da sanki kitabın içindesin hissi yaratıyor yine, yeniden.. bir kokuyu insan nasıl böyle güzel tasfir edebilir ki o kokuyu duyup elini burnuna götürür yüzünü buruşturur insan..o kırbaçları kendi sırtında hisseder. Okunmayan, seyredilen kitap. hakikaten kitabı sanki film seyreder gibi seyrettim. hatta o kara bayrağın direğe çivilendiğini, eşek israfil'in borusunu, diyavol'un kemanını duydum; vebalıları gördüm; afyonlu şarabın, kavurmanın tadına baktım; malta'da amat'ı onarırken alnımdan terler aktı.
Amat
Amatİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20215,4bin okunma
Muhteşem kesinlikle tavsiye ediyorum. ÜŞENMEDEN OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM ! BÜTÜN ANNE BABALARIN VE ÖĞRETMENLERİN OKUMASI GEREKEN BİR HİKAYE Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir
Karının vizonu var Packard’ı var, göğsü Cumhuriyet Bayramında Taksim Meydanı gibi elmaslarla donanmış. Bizim valideyi söylemiyorum, herhangi bir kadın. Evet gördüler mi onu öyle, bahtiyar zanneder enayiler. Ayol, bütün o donanma, şatafat, karının kan ağlayan içini gizlemek için. Yoksa hakikaten bahtiyar insanın bahtiyar görünmek için o kadar gürültü patırtıya ne ihtiyacı var?
Resim