...İnsanın sansüre, yani söyleme ve düşünmenin yasaklanmasına temel bir rol yüklemesi için, kendisinin, itirafın bu içe dönük kurnazlığının iyice tuzağına düşmüş olması gerekir; bizim uygarlığımızda, bunca zamandır, bizi, ne olduğumuzu, ne yaptığımızı, neyi anımsayıp neyi unuttuğumuzu, neyi düşünmediğimizi ve neyi düşünmediğimizi sandığımızı söylemek zorunda bırakan o harikulade buyruğu ha bire tekrarlayan tüm seslerin özgürlükten söz ettiklerini zannetmek için, insanın kafasında iktidarı iyice ters bir biçimde canlandırıması gerekir. Bu, aynı anda diğer çalışma biçimleri sermaye birikimini sağlarken, Batı'nın insanların uyruklaşmasını sağlamak için uğruna birçok kuşağı harcadığı dev bir iştir; uyruklaştırma derken, anlatmak istediğim kişilerin hem birer uyruk hem de birer özne olarak oluşturulmasıdır." Düşünün, XIII. yüzyılın başında her Hıristiyana yılda en az bir kez, hiçbirini es geçmeksizin, tüm kabahatlerini itiraf etmesi için verilen buyruk, kim bilir ne korkunç görünmüştür insanların gözüne. Bir de yedi yüzyıl sonra, Sırp direniş hareketine katılmak için dağlara çıkmış partizanı düşünün; şefleri ondan yaşamını yazmasını isterler, gecenin karanlığında karalanmış birkaç zavallı kâğıdı götürdüğündeyse bakmazlar bile ve ona yalnızca "yeniden yaz ve hakikati söyle" derler. Bu denli önem verilen dil yasakları, itirafın yarattığı bin yıllık boyunduruğu unutturmalı mıydı?
Çıktım erik dalına…
Prof. Dr. Mehmet Çelik ... Yûnus Emre'nin; Çıktım erik dalına anda yedim üzümü Bostan ıssı geldi eydür uğruladun kozumu
300 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Hayat hep yarımdır... Bir Kürt olarak Selahaddin Demirtaş'ı sevdiğimi söyleyemem. Ve bir kitap aşığı olarak da onun kitaplarını alıp okumak hiç aklımın ucundan geçmedi. Kitap isimleri çekici gelirdi, çok duyardım çevremde. Ama yine de merak edip almazdım. Bu nedir, elinde okursun diye soracak olursanız, bir arkadaşın hediyesidir. Aldım,
Leylan
LeylanSelahattin Demirtaş · Dipnot Kitabevi · 20236,4bin okunma
(......) tağutu inkâr etmenin en yüksek derecesi, İslam'ın zirvesi olan cihaddır. Tağutlarm dostlarıyla, tabiileriyle cihad etmek, tağutları yok etmek için gayret göstermek, insanları bu tağutlara kulluktan kurtarıp bir olan Allah'a kulluğa sevk etmek... İşte bütün Peygamberlerin durumu ve takip ettikleri yol, bu hakikati açıkça ifade ve ilan etmekten ibarettir. Allahu Tealâ bizlere İbrahim (aleyhisselam)'m milletine ve davetine uymamızı emrederken bu gerçeği en güzel şekilde beyan ederek şöyle buyurmaktadır:(16) "İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda(17) sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: "Biz sizden ve sizin Allah'tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah'a iman edinceye kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir.(Mümtehine/4) *********************************************** (16) Bu konu hakkında daha detaylı bilgi için "Vela ve Bera Akidesi" isimli kitaplarımıza bakabilirsiniz. (17) Bazı müfessirler, "onunla beraber olanlarda" ifadesini, "ona tabi olanlar" ya da "onun yolu üzerindeki Peygamberler" diye tefsir etmişlerdir.
Sayfa 27 - Şehadet Yayınları
800 syf.
·
Puan vermedi
Bir Mektubu
232.MEKTUP MEVZUU: Dünyanın hakikati onun süslerinin çirkinliği bu düşük dünya muhabbetinin izale çaresi.. Bu münasebetle bazı hususların beyanı.. *** NOT: İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Hanlar Hanına yazmıştır. *** Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah: dünyanın hakikatini, onun süslü şeylerinin çirkinliğini, onun düşük evsaflı yaldızlı
Mektubat-ı Rabbani Tercümesi 1. Cilt
Mektubat-ı Rabbani Tercümesi 1. Ciltİmam-ı Rabbânî · Kitap Kalbi Yayıncılık  · 20228 okunma
Said Nursi'nin her suale cevabı varmış(mış).
HER SUALE CEVAP VERMEK, HİÇ KİMSEYE SORU SORMAMAK Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi. Bilmez ki sorsun, bilse sorardı. Atasözü "Herhangi ilme sorulan suale bila-tereddüd derhal cevap verirdi."(1) "Sorulacak suallere cevap vermeye hazır bulunduğu gibi kimseye sual sormayacağını da beyan ederek bu kararda yirmi sene sebat
Sayfa 56 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
MUHABBETİN HAKİKATİ
Allâhü Teâlâ ve Resûlünü (s.a.v.) sevmek, her mümin üzerine farz-ı ayındır. Nitekim Bakara Sûresi’nin 165. âyet-i celîlesinde -meâlen-: “Müminlerin ise Allâhü Teâlâ’ya muhabbetleri, her şeyden daha ziyâdedir.” buyurulmuştur. Muhabbet; insanın hoşuna gittiği için bir şeye meyletmesidir. Bir kulun, Rabb’ine karşı hakîkî muhabbeti ise ancak kalbini,
Nur risaleleri'nin kaynağı
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür: Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Sayfa 31 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
MUHABBETİN HAKİKATİ
Allâhü Teâlâ ve Resûlünü (s.a.v.) sevmek, her mümin üzerine farz-ı ayındır. Nitekim Bakara Sûresi’nin 165. âyet-i celîlesinde -meâlen-: “Müminlerin ise Allâhü Teâlâ’ya muhabbetleri, her şeyden daha ziyâdedir.” buyurulmuştur. Muhabbet; insanın hoşuna gittiği için bir şeye meyletmesidir. Bir kulun, Rabb’ine karşı hakîkî muhabbeti ise ancak kalbini,
İbn Mesud (ra) şöyle demiştir: “İnsanlardan sabaha erişen herkes misafirdir ve elindeki mal da emanettir. Yolcu yoluna gidecek, emanet de ehline verilecektir.” Bu sadette şöyle denilmiştir: Mal da aile de ancak emanettir. Bir gün sahibine geri verilecektir.
Sayfa 39
Ebu Süleyman Dârânî şöyle demiştir: “Kim severek dünyayı talep ederse o kişiye bir şey verildiğinde mutlaka daha fazlasını ister. Kim de severek ahireti isterse, ahiretten ona ne kadar verilirse daha fazlasını ister. İsteğin sonu yoktur.”
Sayfa 38
Bir gençlik istiyorum
𖥸𖥸𖥸 Bir gençlik istiyorum, Gözümün görmediği. Fakat düşüncelerimin, Fikirlerimin birleştiği. 𖥸𖥸𖥸 Bir gençlik istiyorum, Şöyle kanlı canlı.
BİR ŞEYLER EKSİK Ya sevgiye, ya da arzuya ,nesne olmak istiyoruz. ...arzuladığımıza ulaşmak, arzulandığımızda da ulaşılmak istemiyoruz. ''Sevmeyi becerecek kadar kendi benliğimizden feragat etmeyi bilmiyor, arzulamayı becerecek kadar da bilinmeyene ve tehlikeli olana yelken açmaya cesaret edemiyoruz.''
BİR ŞEYLER EKSİK ," Lacan aşk hakkında konuşurken "Aşk sahip olmadığınız (sizde olmayan) bir şeyi, onu sizden istemeyen birine vermektir/vermeye çalışmaktır, Acınası bir durum gibi görünüyor, değil mi? Ortada verilecek bir şey yok, ama zaten onu isteyen de yok. Ancak "aşk" gene de var. Çünkü o öteki her kimse, onun
uzaklar...
Nedir şu uzaklara gitme isteğinin hakikati... Biz böyle her hüznün gölgesinde, Çıktığımız her yenilgi tepesinde, Ne arzularız uzaklardan Berceste... Hangi belde vaadetmiş umduğumuz omuzları. Sanki hangi belde örtmüş ayıpları Bana bir şehir söyle ki, gökte olmasın bulutları... Hayır Berceste, hayır kalamayız burda böyle gitmek fikrinin bir
Resim