Kuzey Afrikadaki Fransız somurgesine karşı bağımsızlık mücadelesi
Evvelâ bizim radyolarımız, gazetelerimiz bu istiklâl ve hürriyet mücahitlerinden Fransız gazete ve radyolarna uyarak “asiler”, “tedhişçiler” diye bahsediyorlardı. Sonra biraz insafa geldiler: Tedhişçi ve âsi yerine “mukavemetçi”, “milliyetçi” gibi tabirler kullanmaya başladılar. Türkiye'de hiçbir zaman, bilhassa gazeteciler Türk milletinin hakikî hissiyatına tercüman olamamışlar, hele meselenin Müslümanlarla, Müslümanlıkla alâkası varsa ona ya Hristiyan ya Yahudi penceresinden bakmışlardır. .... Şimali Afrika'da Fransız zulmü, artık örtbas edilemeyecek, gizlenemeyecek bir hâle gelince mesele Birleşmiş Milletlere intikal etti. Başta Müslüman memleketler olmak üzere, Avrupalı, Asyalı hemen hemen bütün komşularımız mücahitler, mazlumlar tarafını tuttular... Bizim delegemiz ise Fransa'yı...
Sayfa 226Kitabı okudu
Günümüzde insanlığı islâm dinine davet eden kimseler; insanları, bu dini yeniden ikame için çağırırlarken ilk yapacakları şeyin -karşılarında bulunanlar müslüman olduklarını söyleseler ve nüfus kâgıtları müslümanlıklarını belgelese(!) dahi- onları islâm akîdesini benimsemeye davet etmek olduğunu bilmelidirler. Davetçilerin görevi, islâm’ın öncelikle ve her işte hâkimiyetin Allah’a ait olduğunu kabul etmek, hâkimiyet hakkını gasp edip Allah Teâlâ’nın otoritesine tecavüz eden tüm tâgutları yeryüzünden temizlek şeklinde anlaşılması gereken, hakiki anlamda “lâ ilâle illallah” akîdesine boyun eğme manasına geldiğini muhataplarının kafasına sokmaktır. Bu akîdeyi vicdanlara, hareketlere, görünüşlere ve pratik hayata yerleştirmektir.
Reklam
Hayırlı cumalar olsun...
Mâide Sûresi / 50.Ayet 50. (Yoksa onlar) cahiliye (devrinin, İslâm dışı/batıl) hükmünü mü istiyorlar? Kesin inanan (ve bilen) bir toplum için hükmü Allah’tan daha güzel olan kim vardır?! Bu âyet-i kerîmedeki soru Allah’a inananlar için mühim bir imtihan konusudur. “Hükmü en güzel olan Allah’tır.” diyerek Allah’a inananlar, ya O’na sarılacak ve böylece, hakiki anlamda inanan bir mü’min olacaktır yahut Allah’ın hükümlerini beğenmediğini söyleyerek inkârcı ve kâfir olacak veya diliyle güzelliğini söylese bile kalbi ve uygulamasıyla yalanlayacak, böylece gizli kâfir (münafık) ve fâsık olacaktır. Taberânî der ki: “İbni Abbas’tan şöyle rivayet edilmiştir: Resûlullah (sas.), ‘Allah katında en çok şu iki kişi sevilmez: 1. Müslüman olduktan sonra câhiliyeyi yani İslâm dışı yaşayış düzenini arzu eden. 2. Haksız yere nefsine uyarak bir kişinin kanını döken.’ buyurmuştur.”
Feyzü'l Furkan (Orta Boy - Ciltli - Şamua)
Feyzü'l Furkan (Orta Boy - Ciltli - Şamua)
Ol hakiki Müslüman vasfı böyledir...
Bizler Hakk'ın kullarını, birbirinden ayırmayan Müslümanlarız. Kuruluş Osman 55. Bölüm
Halbuki din terbiyesi olmasa, Müslümanlarda istibdad-ı mutlak ve rüşvet-i mutlakadan başka çare olamaz. Çünkü nasıl bir Müslüman, şimdiye kadar hakikî Yahudi ve Nasrani olmaz belki dinsiz olur, bütün bütün bozulur. Öyle de bir Müslüman, Bolşevik olamaz. Belki anarşist olur, daha istibdad-ı mutlaktan başka idare edilmez.
İnsan yalnız İslâm’ın beş şartına imanın altı esasına inanmakla ve kelime-i şehadeti dil ile ikrar etmekle hakiki bir Müslüman olmaz kardeşim. Hakiki bir Müslüman, İslâmiyet’i bütünüyle benimseyip Müslümanlığın vecibelerini, hangi şartlar altında bulunursa bulunsun mutlak surette yerine getirendir.
Sayfa 55 - TimaşKitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.