Ey insan! Fenaya, ademe, hiçliğe, zulümata, nisyana, çürümeye, dağılmaya ve kesrette boğulmaya gittiğinizi tevehhüm edip düşünmeyiniz! Siz fenaya değil, bekaya gidiyorsunuz. Ademe değil, vücud-u daimîye sevk olunuyorsunuz. Zulümata değil, âlem-i nura giriyorsunuz. Sahib ve Mâlik-i Hakikî'nin tarafına gidiyorsunuz ve Sultan-ı Ezelî'nin payitahtına dönüyorsunuz. Kesrette boğulmaya değil, vahdet dairesinde teneffüs edeceksiniz. Firaka değil, visale müteveccihsiniz.
Sayfa 204
Ey insan! --Fenaya, ademe, hiçliğe, zulümata, nisyana, çürümeye, dağılmaya ve kesrette boğulmaya gittiğinizi tevehhüm edip düşünmeyiniz.-- Siz fenaya değil bekaya gidiyorsunuz. Adem'e değil, vücud- u daimîye sevk oluyorsunuz. Zulümata değil âlem-i nura giriyorsunuz. Sahip ve Mâliki Hakikî'nin tarafına gidiyorsunuz ve Sultan-ı Ezel'in payitahtına dönüyorsunuz. Kesrette boğulmaya değil vahdet dairesinde teneffüs edeceksiniz. Firaka değil, visale müteveccihsiniz.
Reklam
Ey insan! Fenâya, ademe, hiçliğe, zulümata, nisyana, çürümeye, dağılmaya ve kesrette boğulmaya gittiğinizi tevehhüm edip düşünmeyiniz! Siz, fenâya değil, bekàya gidiyorsunuz. Ademe değil, vücud-u dâimîye sevk olunuyorsunuz. Zulümata değil, âlem-i nûra giriyorsunuz. Sahip ve Mâlik-i Hakikî'nin tarafına gidiyorsunuz. Ve Sultan-ı Ezelî'nin payitahtına dönüyorsunuz. Kesrette boğulmaya değil, vahdet dairesinde teneffüs edeceksiniz. Firâka değil, visâle müteveccihsiniz...
HAKİKİ VAHDET-İ VÜCUD...
Büyük Doğu Mimar'nın ifâdesiyle: ""İmâm-ı Rabbânî Hazretleri ölçüsünü koyar: Hiçbir şey O'na bitişik değildir ve hiçbir şey O'ndan kopuk değil... Bu ne azîm bir ölçüdür! Ayrı olmak elinde mi bir kulun? Nasıl ayrı olunabilirmiş Allah'tan? Buradaki inceliğe dikkat edin: Ayrı nasıl olur, bitişik nasıl? Demek ki, kurtarıcı düstur budur; hiçbir şey O'na bitişik değil ve hiçbir şey O'ndan kopuk değil... Hakiki VAHDET-İ VÜCUD da budur... "Allah'tan başka mevcud yoktur"un sırrı burada... Hiçbir şey mutlak olarak ne gayr'dır, ne ayn'dır!"
Sayfa 140 - 140 5.Levha -Sır İdrakine Dair-, Zaman Sırra İlişik Sır, İBDA YayınlarıKitabı okudu
Sormuş olduğun zarûrî mukaddemelere dönelim: Bunların bazıları başlangıçta ve bazıları da sonda lazımdır. Ben sana Tanrı Teâlâ'nın yardımıyla bu yola süluk edenin hâlini söyleyeyim: Kul, başlangıçta, kendisinin eşi ve benzeri olmayan bir müşar'a, gözün ve gönlün kıblesi olan bir zata müştak¹ olur. Sonra buna erişmek ister ve
Sayfa 103 - Büyüyenay Yayınları, 1. Baskı, Kasım 2013, İstanbul, İkinci Mesele
Ey insan! Fenaya, ademe, hiçliğe, zulümata, nisyana, çürümeye, dağılmaya ve kesrette boğulmaya gittiğinizi tevehhüm edip düşünmeyiniz. Siz fenaya değil, bekaya gidiyorsunuz. Ademe değil, vücud-u daimîye sevk olunuyorsunuz. Zulümata değil, âlem-i nura giriyorsunuz. Sahip ve Mâlik-i Hakiki'nin tarafına gidiyorsunuz ve Sultan-ı Ezelî'nin payitahtına dönüyorsunuz. Kesrette boğulmaya değil, vahdet dairesinde teneffüs edeceksiniz. Firaka değil, visale müteveccihsiniz. Mektubat
Reklam
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.