DÜNYA EVİMİZ BİZE EMANETTİR Rabbimiz, eşsiz gücü ve benzersiz sanatıyla kâinatta binbir çeşit canlı yaratmıştır. Bunların her biri nimettir ve her nimet emanettir. Allah, kendi zatından uzak ve bağımsız bir evren var etmemiştir. Bütün varlıklar O’nun mülküdür. Çevremize karşı olan sorumluluğumuz Rabbimizin eserine ve mülküne olan saygımızın gereğidir. Allah’ın koyduğu kanunlara aykırı davranarak tabiata zarar vermek ise Cenab-ı Hakk’a karşı sorumluluğumuzu ihmal etmek demektir. Ne yazıktır ki günümüzde dünyevi hırslarının esiri olan insanoğlu, çevresiyle dostça, adil ve insaflı bir ilişki kuramadı. Bütün canlılara nefes kaynağı olan ormanları yaktı, karnımızı doyurduğumuz toprakları çölleştirdi, suya kandığımız nehirleri kirletti. Oysa çevremize sevgi ve şefkatle davrandığımız ölçüde bizler de huzur ve sağlık içinde yaşayacağız. Aksi hâlde zarar görecek olan sadece tabiat değil, bizatihi bizler olacağız. Gün gelip emanetin sahibi olan Rabbimize hesap vereceğimizi aklımızdan çıkarmayalım. Diyanet İşleri Başkanlığı
Hakk’a âşık olanlar Zikrullahdan kaçar mı Ârif olan gevherin Boş yerlere saçar mı Gelsin ma'rifet alan Yokdur sözümde yalan Emmâreye kul olan Hayrı şerri seçer mi Gerçek bu söz yârenler Gördüm demez görenler Kerâmete erenler Gizli sırrın açar mı Sen bir koruk servisin Hemen şöyle durursun Sen bir palaz yavrusun Kuş kanatsız uçar mı Üftâde yanıp tüter Bülbüller gibi öter Dervîşlere taş atan Îmân ile göçer mi
Reklam
Ömür Bahçasının Gülü Solmadan
Niçin gaflet ile mağrur olursun? Kervan göçer gider, yolda kalırsın. Be vallahi sonra pişman olursun, Uyan gel gözlerim, gafletten uyan. Kaba döşekte yatma döne döne, Mağrur olup uyuma kana kana. İletirler seni karanlık sine, Uyan gel gözlerim, gafletten uyan. Derviş Yunus söyler: Sözün tutulmaz, Senin kumaş bu illerde satılmaz. Böyle yatmak ile Hakk’a varılmaz, Uyan gel gözlerim, gafletten uyan.
Yunus Emre
Yunus Emre
Günaydın
Haksızlığa karşı sükût etmek, hakka karşı bir hürmetsizliktir.
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
Ahzab, 4
Allah, hiç kimsenin bedenine iki kalp yerleştirmedi. Zihar yaptığınız eşlerinizi, size anne yapmadı. Ve himayeniz altına aldıklarınızı öz evladınız kılmadı. Bunlar sizin söylediğiniz boş sözlerdir. Allah gerçeği söyler. Ve doğru yola O iletir. مَّا جَعَلَ اللَّهُ لِرَجُلٍ مِّن قَلْبَيْنِ فِي جَوْفِهِ وَمَا جَعَلَ أَزْوَاجَكُمُ اللَّائِي تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ أُمَّهَاتِكُمْ وَمَا جَعَلَ أَدْعِيَاءكُمْ أَبْنَاءكُمْ ذَلِكُمْ قَوْلُكُم بِأَفْوَاهِكُمْ وَاللَّهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِي السَّبِيلَ Ma cealallahu li raculin min kalbeyni fi cevfih, ve ma ceale ezvacekumullai tuzahırune min hunne ummehatikum, ve ma ceale ed'ıyaekum ebnaekum, zalikum kavlukum bi efvahikum, vallahu yekulul hakka ve huve yehdis sebil.
Bütün vücûdu ve varlığı Zât-ı Akdes’in yarı şeffâf bir cemâl aynası olarak tasvîr eden Bedîüzzamân, mevcûdâtın var olduğunu ve varlıklarının inkâr edilemez olduğunu kaydeder. Bununla beraber her şeyin varlıksal manada iki boyutundan bahseder. Bu iki boyut, her bir şeyin kendisine bakan yönü ile onu yaratana yani Hakk’a bakan yönünden oluşmaktadır. Her şeyin ilk boyutuyla bir hiç yani madum olup sâbit bir vücûdu olmadığını, ikinci boyutuyla ise hiç ve madum olmayıp bir hakikati olduğunu ifade eder. Ona göre mümkinâtın bu varlığı, Vâcibü’l-Vücûd’un vücûduna nisbetle kararsız ve zayıf bir gölge niteliğinde ise de bir hayâl veya vehim değildir. RİSÂLE-İ NÛR’DA VARLIK VE MERTEBELERİ Abdulvehap ERİN
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.