Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
400 syf.
8/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Kitap hem Türk eğitim tarihi hakkında bilgi veriyor, hem de otobiyografi. Eğitim fakültesinde okuyan özellikle ilkokul ve ortaokul öğretmeni olacaklar için kaynak eser niteliğinde yalnız yer yer haklı olmakla birlikte şuanki Ak parti hükümetine, Adnan Menderes Hükümetine karşı sitem ve şikâyetler dile getiriliyor yapılan yanlışlar vurgulanıyor. Bu
Neden Köy Enstitüleri
Neden Köy Enstitüleriİbrahim Şimşek · Özgür · 20169 okunma
"Bombardımanlarda aynı anda kimi tanıdık, kimi tanımadık çok fazla ölü; bu durumda insan o ölülerin herhangi birine bir saniye bile yoğunlaşamıyor, genellikle mutlak bir tükenmişlik, genel bir teslim oluş, tamamlanan bir imha duygusu hâkim oluyor insana o anda; birbirine zıt iki güdü iç içe giriyor: ne pahasına olursa olsun hayatta kalma,
Sayfa 236 - IV RüyaKitabı okudu
Reklam
"Sizi gidi sizi"
Herkese iyi pazarlar ve mutlu yarınlar. ...Bir varmış, bir yokmuş, iki varmış, üç yokmuş, dört anılarda kaybolmuş, beşin aklı başka yerdeymiş, altı göbeğini dikip uyumuş, yedi yeni yeni yalanlar uydurmuş, sekiz yüzümüze hapşurmuş, dokuz kediye tekme atmış, on burnunu karıştırmış, on bir yere tükürmüş, on iki kıçını kaşımış, on üç akşam ne
Düşler - Histeri Üzerine
_Düşler, bilinçaltına giden kraliyet yoludur. Freud _Düşlerde akıl hastalarının yaşadıklarını yaşarız. Wundt _Deli, uyanık bir düş görendir. Düşler bize, gizli doğamızı göstermek ve ne olduğumuzu değil, eğer başka bicimde yetiştirilseydik ne olabileceğimizi ortaya koymak için vardır. Kant _Düşte insanın gerçek karakteri ortaya çıkar. Düşler, kısa
244 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
NOT: Bu inceleme oldukça ayrıntılıdır. "ZORUNLU EĞİTİME HAYIR" İNCELEMESİ 16 Temmuz 1947 doğumlu Fransız gazeteci olan Catherine BAKER bir anarşisttir. Zorunlu olan her türlü kuruma, harekete, davranışa vb. karşıdır. Baker'ın yazarlığa yönelmesinde gazetecilik mesleğini bırakması etkili olmuştur. Ceza hukukunun kaldırılması gerektiği
Zorunlu Eğitime Hayır
Zorunlu Eğitime HayırCatherine Baker · Ayrıntı Yayınları · 2000161 okunma
Kalp Kırıklığı Üzerine (Alıntıdır)
1791 yılında Kant, onun felsefesinin izinden giden biri olan Avusturyalı Maria Von Herbert’ten bir mektup alır. Maria, yakın zamanda yaşadığı bir kalp kırıklığıyla başa çıkabilmek için tavsiye istemek adına ona yazar; bu öyle bir kalp kırıklığıdır ki Maria hayatına son vermeyi bile düşünür, ta ki bunun Kant’ın çalışmasına aykırı olacağını fark
Reklam
724 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Tutunamayanlar
Bazı kitaplar vardır, okumak için alırsın ama yıllarca kütüphanende durur ve cesaret edip bir türlü eline alıp okuyamazsın. Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar eseride benim için bu kitaplardan birisi oldu. Bu kitabı birçok arkadaşıma ödünç verdim bu süreçte ve onların yorumlarından bir ön araştırma yapma fırsatım oldu. Ne zaman aldığımı dahi unuttuğum bu kitabı, yıllarca kütüphanede bekletme sebebim ondan tuhaf bir çekince duymamdır. Okuyup anlayamayacağımı düşünüpte yıllardır bekleyen bu kitabın içinde kaybolmaktan, onu okuyabilecek yetkinliğe ulaşamadığımdan hep çekindim. Yıllar sonra kendi tutamayıp kitabı elime aldığımda, beni yıllardır bekleyen Tutunamayamanların, sayfalarının sararmış olduğunu, kapağının yıpranmış ve aşınmış olduğunu fark ettiğimde kendime sitem ettim. Onu yıllarca kütüphanede kendimden uzak tutmama ne kadar doğruydu? Belki Tutunamayanlarda bu beklemeden yılmış ve bana sitemini belli etmek için yıpranmıştı. Ancak bütün bunlara rağmen kitabı okumaya başladığımda, çekincelerimde ne kadar haklı olduğumu da itiraf etmek isterim. Kesinlikle beni içine alan bu kitapta kendimi zaman zaman kaybettiğimi farkettim. Romanın ana karakterlerinden olan Turgut’un, kendi düşünceleri içinde kaybolduğu satırlarda kendimi kaybettiğimi ve bir anda kitaptan kopup kendi düşüncelerimle boğuşmaya başladım. Ancak her şeye rağmen hem Turgut’un hem de Selim’in ve diğer Tutunamayanların iç dünyalarında yaşadığı yalnızlığı ve karmaşıklıkta kendimi gördüm. Kitapta bahse mevzu olan Tutunamayanlardan birisi de belkide benimdir…
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,8bin okunma
444 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
37 günde okudu
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra Bedel Kitabı elime aldığımda adının neden böyle olduğunu merak etmiştim,kitabı okuduktan sonra anladım ki kitap sadece bir gün içinde olan olaylardan bahsediyor ve bunu kendi geçmişine giderek yapıyor “Bu yerlerde trenler doğudan batıya,batıdan doğuya gider gelir…gider gelirdi…” aslında bu sözde sadece buradan oraya gidip gelmek değil de zihnimizde geçmişten günümüze düşüncelerimiz arasında gidip gelmek olarak olduğunu anlıyorsunuz. Kitap Boranlı istasyonu’nda demir yolu işçisi olan Yedigey’in sevdiği,saydığı anılarını paylaştığı Kazangap’ın vefatıyla başlıyor.Kazangap öldükten sonra asra bedel bir gün başlamış oluyor.Mankurtlaşmayı ilk defa bu kitapla birlikte duydum ve keşke duymaz olsaydım ama bunu bir yana bırakalım yazar anlaşılır bir şekilde anlatmış sanki biz onların yanında elimiz kolumuz bağlı çığlıklarımızı duyuramıyormuşuz hissine kapıldım.kitapta gizliden gizliye Stalin politikalarına karşı bir sitem var ve haklı da bir sitem.Sovyet politikası ile Stalin;Orta Asya bölgesinde birçok yeri kendi sömürgesi altına alıp o bölgediki bütün kültür ve mirası yok etmeye çalışıp Slav kültürünü empoze etmeye çalışmıştır.karşı çıkan ve direnenleri ya idam ediyorlarsa ya da kendilerince onlara iftira atıp tutukluyorlardı ve sonrası anlatılmaz bir eziyet ve bunu hiç acıma duygusu olmadan yapıyorlar.Yazar şu sözleriyle anlatıyor “ elinden malını mülkünü,varını yoğunu alsalar,bundan ölmezsin.Ama senin onurunu kırar,ruhunu öldürürlerse,işte buna çare yok.” …
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 202145,7bin okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
Yazar Martı Jonathan üzerinden farklılıkların,kısıtlamaların,inanmanın ve özgürlüğün verdiği muhteşem hazzı olağanüstü anlatmış. Bakış açısı oldukça önemlidir ve bu kitabı okuyan çoğu insan farklı alt metin mesajlarını algılayabilir.Ben baktığım satırlarda ince bir sitem eleştirisi görüyorum.Ustalıkla ele alınmış eleştiriler ve haklı eleştiriler.Malesef üzerimize giydirilmeye çalışılan kalıp libasları bizi mutlu etmiyor. Toplumda "olması gereken" diye bir kalıp vardır. Oysa her insanın içinde bir miktar "ne olmasını ya da ne olmayı istiyorum" inancı bulunur. Evet toplumsal değerler insan için önemlidir ve önemli de olmalıdır.Etik değerler,ahlak gibi toplumsal kavramlara gereken özeni göstermeliyiz.Lakin toplum bize "o kadar yüksekten uçma" dediğinde, "bunu denemek istiyorum" diyebilmeliyiz. . Bunun yanı sıra fikirleriniz koca bir topluluktan farklıysa dışlanma olasılığınız yüksektir.İnandığınız değerler için savaşacak gücünüz varsa bu yola çıkarsınız yoksa üzerinizdeki baskıya yenik düşersiniz.Özgürlük naraları da koca bir yalan bence.Yaşadığımız şu çağa bakarsak bedenen herkes özgür gibi görünüyor.Oysa asıl özgür olması gereken fikirlerdir. . Fikren özgürce kanat çırpabileceğimiz umut dolu günlere.
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201167,3bin okunma
324 öğeden 211 ile 220 arasındakiler gösteriliyor.