İki arkadaşın tiyatrodan sonra geç saatte yağan yağmurdan eve gidemeyip bir genelevde geceyi geçirmeleriyle başlıyor hikaye. Ahmet Efendi’nin hiç o taraklarda işi yoktur. Karşısına çıkarılan kız “Henüz 17 yaşında” Kalyopi’dir. Ahmet Efendi takip eden günlerde geneleve; ortamı değerlendirmek, hayatın bir de bu yönünü görüp anlamak için gider zaten kedisine filozof denmektedir. Kalyopi’nin hikayesi Ahmet Efendi’yi derinden sarsar ve kendisinde vicdani bir sorumluluk uyanır.
Tanzimat dönemi yazarlarından olan Ahmet Mithat Efendi, dönemin şartlarının üstünde bir ahlak anlayışıyla romanı kaleme almış ve okura merhamet duygusunun aşktan ve çıkardan öte insani yönlerini göstermiştir ve ben bu karaktere hayran kaldım. Aşk ve merhamet duygusuna yönelik yaptığı konuşmalar etkileyiciydi.
Gerçek bir hayat hikayesi olan bu romanı okurken Kalyopi’ye içim sızladı hatta bazı yerlerinde gözyaşlarıma hakim olamadım. Daha çocuk yaştaki düşüncelerinin ve kararlarının masumluğuna mı üzüleyim o kararların yol açtığı kötülüklere teslimiyetine mi yanayım, bu kararları toplumsal baskı ve dayatmalarla verdiğinin acımasızlığına mı öfkeleneyim bilemedim. Acıklı hayatını okurken kafamda hep “ne yapılabilir, bu hikayelerin son bulmasına benim ne katkım olabilir?” fikri yer etti. Ahmet Efendi kitapta fuhuşun önlenmesine yönelik fikirlerde bulunuyor evet lakin bunu günümüze uyarlayamadım.
Türk edebiyatı klasikleri okumaya alışkın olmasanız dahi dili açık ve sade kolaylıkla okunabilir. Ben okumaktan keyif aldım.