Bu kitapta en çok beğendiğim satırlar..Haliç o kadar kötü kokuyordu ki diyor yazar. Arabayla bile geçerken camları kapatıp hızla uzaklaşıyordum oradan diyor. Ama Haliç'in etrafında ki parkta insanlar piknik yapıyordu ve bu kötü koku onları rahatsız etmiyordu.Uzun süre kötü ortamlara maruz kalan insanlar artık o kötü kokuya alışıyor ve bundan rahatsız olmuyorlardı..
Şuna inanıyorum ki bu ülkede rüşveti, irtikabı, ihaleye fesat karıştırmayı bir anda
durdurmak, böylece tüm yolsuzlukları bir anda önlemek mümkün olsa ülkede ekonomi ve yatırımlar durur, devlet işleri kilitlenirdi. Çünkü tüm faaliyetlerdeki canlılığın tetikleyici gücü bana kalırsa haksız menfaat temin etme beklentisi ve duygusudur.
Eğer suyun başında duran memurlara, yapılan işlerde maaşları dışında menfaat temin edemeyecekleri havası yaratılırsa
onlar tüm işleri yavaşlatır, iş yapılmaz, sistem çalışmaz ve Türk ekonomisi durur.
Devlet yatırımları yapılamaz, yollar, barajlar, köprüler ihale edilemez, plan programlar yapılamaz hale gelir.
Ama çok açık hissediliyor ki yapılacak işlerde kendilerine de bir şeyler düşecekse, planlar, projeler hemen çiziliyor, evraklar yazılıyor,
olmaz işler bir kolayı bulunarak olur kılınıyor.
Öncelikle kitaptan edebi hiç bir şey beklememek gerekiyor çünkü yok. Ikıncı olarak kendini o kadar övüyor ve aklıyor ki yazanın bir "müdür" olduğu hakkında hiç şüphe bırakmıyor. Ama gene de yazıldığı dönem şartları değerlendirildiğinde oldukça açık bir uyarıyı barındırdığını bugün çok net bir şekilde görmek mümkün. Hatta yazdıklarının doğru çıktığını da gözlemleyebiliriz. Sadece kafalarda şöyle bir soru işareti bırakıyor "e peki sen bu oluşumlar için ne yaptın?". Kitap yazabilmiş olmak da pekala bir eylem gibi kabul edilebilir en azından duruşunu belli etmiş diyebiliriz.
Medyada duyduğumuz ama arka planında neler döndüğünü görmenize, anlamanıza vesile olan bir eser. Bu tarz başarılı eser yazan araştırmacı yazarlarda mevcut fakat yazar Hanefi Avcı gibi olayların içinden gelen birisi olunca bence daha güçlü bir etki yaratıyor.
Dün Devlet'in, O gün cemaatin yaptıklarını cesurca anlatan bir kitap. Yayınlandığı zaman hatta yayınlanmadan basılmadan yazarın başını belaya sokan, daha sonra neredeyse kahraman yapılan...Acı ama gerçek diyebileceğimiz bir kitap.
Piyasaya çıktığı dönemde oldukça ses getirmiş bir kitap. Okumaya başladığınızda oldukça özensiz ve kötü bir dille yazıldığını görüyorsunuz. Bu durum kitabın okunmasını zorlaştırdığı gibi, kitaptan keyif de alamıyorsunuz. Muhtevası hakkında bir değerlendirme yapmıyorum, o okuyucunun kendisine kalmış, ama yazım dilini beğenmedim.
Kitap ülkemiz okurlarının bildiği konuların sadece detaylı olarak Hanefi avcının kendine göre anlatımlarindan oluşmaktadır. Sıkılmadan okudum ama bu kadar çok simonlaşan yöneticilerin grupların ortamında herkez başka bir taraf tutarken görevini sadece kendisi yapmış gibi anlatmış.bu kadarda ümitsiz olunmamalı
"Ben polis komiseri idim, yüksek meslek okulunda 3 yıl okumuştum, derece ile okulu bitirmiştim, ama devlet yapısı bana anlatılmamıştı.En temel konular olan devlet memurları kanununu ve ruhunu bilmiyordum.
Bir ilçenin Emniyet Komiseri o ilin huzuru ve güvenliği için en önemli kamu görevlisi olmasına rağmen, atanması ile ilgili bir ölçüsü yoktu.Emniyet teşkilatı, okulu yeni bitirmiş, hiçbir tecrübesi olmayan 19 yaşındaki beni Emniyet Komiseri yapıyordu; bu konuda hiçbir ölçüsü, sistemi yoktu."