Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Erzurum’dan İzmir’e kadar kanlarını akıtarak yürüyen halk; köylüler, kadınlar, erkekler ve çocuklar nihayet memleketi bu zafere eriştiriyorlardı. Türk’ün hayatının geleceği hep onlara bağlıydı. Bu zaferi, görünmeyen, bu isimsiz halk nihayet yaratabilmişti.
Sevgi ölçülerinin ne çirkinlik ne de güzellikle alakası vardır. İyilik fenalık ölçülerinin adaletle, mantıkla hiçbir münasebeti yoktur. Sebepsiz sever, sebepsiz nefret eder, sebepsiz iyilik, sebepsiz fenalık eder. Tamamen kendi başına buyruk bir kudret.
Reklam
Kim demiş feleğin çarhı kördür, sağırdır, kemirdiği gönül, ezdiği kafa bir tesadüf eseridir. Hayır, hayır. Her şeyde bir hikmet vardır.
Umumî Yunan çekilmesinde, erkekler geri döndükleri zaman, kadınları evlerinin külleri üzerinde bulmuşlar. Çocukların bazıları açlıktan ölmüş, kadınların marûz olduğu muameleye gelince, ondan hiç bahsetmiyorlardı. Yerde dört çukurun içinde küller, küllerin arasında yanmış kemikler ve parça parça asker esvapları, bazan da üzerinde Türkçe yazılar bulunan yanmış kâğıt parçaları buluyorduk
Yusuf Akçura’nın anlattığı belki daha da dikkate değer. Biri Türk, biri Yunan askerinin birbirlerine sarılmış olduklarını görmüş. Acaba birbirlerini boğazladıktan sonra, insanların kardeş olduğunu mu hissetmişlerdi? Yoksa, aralarında artık hiçbir siper kalmayan ve ölüme giden iki insan gibi birbirlerine mi sarılmışlardı?
“Onlar (Yunanlılar) zafer ve Megalo İdea için dövüştüler, fakat Türkler ocaklarını ve yurtlarını korumak için savaştılar.” A. H. LYBEYER
Reklam
Hayatın meğer pek siyah, pek yaman, pek korkunç bir siması varmış.
Çünkü onu benim kadar kimse sevmemiştir.
Sayfa 206Kitabı okudu
Acaba, "Bu başladığımız hayat yolunda, gel seninle nihayete kadar gidelim" diyecek misin?
"Gökler güneşiyle, ayıyla senin hodbin kalbin ve arzuların için yaratıldı zannediyordun!"
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.