Canlıların şehrinde ümidi ve ümitsizliği, aşkı ve nefreti, neşe ve üzüntüyü, zenginlik ve fakirliği, inancı ve inançsızlığı buldum.
Ölüler şehrindeyse gecenin sessizliğinde, Doğanın önce bitkiye, daha sonra sırasıyla hayvana ve insana çevirdiği toprağa gömülü bir toprak vardı.