“Bizde ölüler şeytanın aklını karıştırmak için davul çala çala gömülür, etrafa kâğıt parçaları dağıtılır, mezarın üzerine de çiçek yerine domuz kızartması konur. Biz pratik ve hep biraz aç bir halkız.
Ama bizim şeytanlarımız pek zeki değil. Onları kandırabiliyoruz.”:::!!!
Halkım ben, parmakla sayılmayan
Sesimde pırıl pırıl bir güç var
Karanlıkta boy atmaya
Sessizliği aşmaya yarayan
Ölü, yiğit, gölge ve buz, ne varsa
Tohuma dururlar yeniden
Ve halk, toprağa gömülü
Tohuma durur bir yerde
Buğday nasıl filizini sürer de
Çıkarsa toprağın üstüne
Güzelim kırmızı elleriyle
Sessizliği burgu gibi deler de
Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde...
Dağlarımız, ovalarımız ve ırmaklarımız bizi bekliyor. Biz bütün ömrümüzü gurbette geçirip gurbet türküleri söylemek istemiyoruz.
Biz yiğitlikleri ile destanlar yazmış bir halkız ve önümüzde duran bütün güçlükleri yenecek güce, kararlılığa ve koşullara sahibiz. Dost ve düşman herkes bilsin ki; kazanacağız, mutlaka kazanacağız!
- Yılmaz Güney
toplumlar, bireyler gibidir. nefsine ağır gelen acı gerçeklerden değil; gururunu okşayan tatlı yalanlardan hoşlanırlar. o yüzden "uçuyoruz, büyüyoruz, dünya bizi kıskanıyor" diyen palavracıları el üstünde tutarken, temkinli davranan realistlerin canına okurlar. "biz üstün ırkız, seçilmiş halkız" diyen şovenistleri yere göğe sığdıramazken, "hiçbir ırkın diğerinden üstünlüğü yoktur" diyen sağduyu sahiplerini yerin dibine sokarlar. taşlanmayı ve yalnız kalmayı göze alarak, yılmadan, bıkmadan, topluma toplumun gerçeklerini anlatmaya çalışan kalbi güzel insanlara selam olsun.
"Bu hükümet demokrat bir hükümet midir, sosyalist bir hükümet midir, yani şimdiye kadar okuduğumuz kitaplarda ismi zikredilen hükümetlerden hangisidir?" buyurdular! Efendiler bizim hükümetimiz demokratik bir hükümet değildir, sosyalist bir hükümet değildir. Ve hakikaten kitaplarda belirtilen hükümetlerin, ilmi niteliği itibariyle hiçbirine benzemeyen bir hükümettir. Fakat milli hakimiyeti, milli iradeyi yegane yansıtan bir hükümetlir, bu nitelikte bir hükümettir! Sosyal bilimler noktasından bizim hükümetimizi tanımlamak gerekirse "halk hükümeti" deriz.(...) Biz hayatını, istiklalini kurtarmak için çalışan, emek veren kimseleriz, zavallı bir halkız! Mahiyetimizi bilelim. Kurtulmak, yaşamak için çalışan ve çalışmaya mecbur olan bir halkız! Dolayısıyla her birimizin hakkı vardır. Yetkisi vardır. Fakat çalışmak sayesinde bir hakka elde ederiz. Yoksa arka üstü yatmak ve hayatını çalışmadan geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuz içerisinde yeri yoktur, hakkı yoktur! O halde açıklıyoruz efendiler! Biz bu hakkımızı koruyabilmek, istiklalimizi emin bulundurabilmek için genel kurulumuzca, ulusal yapımızla, bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı ulusal gücüyle savaşı gerekli gören bir mesleği takibeden insanlarız. Dolayısıyla bu gibi açıklamalarla hükümetimizin dayandığıesasın, sosyal bilimlere dayanan bir esas olduğunu açıkça görürüz! Fakat ne yapalım ki demokrasiye benzemiyormuş, soyalizme benzemiyonnuş, hiçbir şeye benzemiyormuş! Efendiler biz benzememekle ve benzetmekle öğünmeliyiz! Çünkü biz bize benziyoruz efendiler."