Sonra bir nefeste büyüyorsun, yılların kalbinde bıraktığı yorgunluğu ayaklarının üzerinde durmaya başladığında anlıyorsun. Hayatına biri giriyor veya yalnız kalıyorsun. Mutlu olsan dahi kalbinin ufacık da olsa bir yerlerinde çocukluğundan kalma yaralar sızlıyor. Küçücük yaşlarında yapmak isteyip de yapamadığın şeyleri büyüyünce yapma fırsatı eline geçiyor fakat ne o heyecanı bulabiliyorsun ne de isteği. Yanında olmasını istediğin insanların aslında hiç yanında olmadıklarını, kararlarına, heveslerine, hayallerine saygı duymadıklarını yaşın ilerledikçe daha iyi anlıyorsun. Çocukluğundan, ailenden kalma yaralarına kabuklar armağan ediyorsun fakat orda kalan izler sana birer tecrübe oluyor. Tecrübe olmasını ister miydin peki? İstemezdin. Kimse çocukluğunu yaşamak dururken tecrübe kazanmak istemez. Sonra bir nefeste büyüyorsun, herhangi bir zaman, öylece bir yerlere dalıyorsun, yaraların sana, aklının bir şeylere yettiği zamandan bu yana yaşadıklarını hatırlatıyor. Geçti diyorsun, ama geçmiyor…
-
Sonra aramıza şehirler girecek,
Hiç karşılaşmayacağız.
Tesadüfler bile bir araya getiremeyecek.
Sonra da belki birimiz öleceğiz, diğerimiz hiç bilmeyecek.
-