"Türk Edebiyatı'nın En İyi 100 Romanı"
1. İnce Memed - Yaşar Kemal
2. Tutunamayanlar - Oğuz Atay
3. Saatleri Ayarlama Enstitüsü - Ahmet Hamdi Tanpınar
4. Huzur - Ahmet Hamdi Tanpınar
5. Kara Kitap - Orhan Pamuk
6. Bereketli Topraklar Üzerinde - Orhan Kemal
7. Aylak Adam - Yusuf Atılgan
8. Aşk-ı Memnu - Halit Ziya Uşaklıgil
9. Benim
ŞUBAT AYI KİTAP ÇEKİLİŞİMİZ
11.02.2019
23.59'dan sonra yazılanlar geçersiz sayılacaktır.
Kitap bağışçılarımız ve sizlerin sayesinde dopdolu bir kumbaramız oldu. Biz de çekilişle bu kitapları sizlere dağıtıyoruz. Kumbaramızdan seçtiğiniz kitap ya da kitapların isimlerini yoruma yazıp çekilişe katılabilirsiniz. Paylaşmak her zaman güzeldir ve
Bu kitabı okumayın!
Bir kadının çöküşünü, çırpınışlarını okumak insanın yüreğine ağır gelir. Nefes almakta zorlanırsınız.
İlk yarayı henüz çocukken babasından almıştı Sylvia, yıllarca nefret etti babasından. Büyüdü, baba eksikliğini başka kollarla doldurmaya çalıştı ve aşık oldu. Hayalleri vardı evlenecekti o da herkes gibi, sevecekti sevilecekti
Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu'nun,üç hastasına(Fadi-Fatoş,Kenan Baran ve Handan) verdiği seanslardan oluşan gerçek bir hayat hikayesini kaleme aldığı bir terapi kitabı. Kişisel gelişim saçmalığından uzak muhteşem bir roman.Gerçek bir hikaye olması da içinden çıkarılacak derslerin ve dertlerin bir o kadar sağlam ve gerçek olmasını
Kitabı gerçekten büyük bir kafa karışıklığı ile bitirmiş bulunmaktayım çok fazla duygu ve düşünce içine girdim hatta inceleme yazmak için biraz daha beklesem mi diye düşündüm ama baktım ki zaman geçtikçe benim düşüncelerim daha da karmaşık bir hal alıyor, hemen yazmalıyım dedim.
Öncelikle kitabın isminden başlamak istiyorum orijinal ismi
Hayatımda okuduğum en itici karakterlere sahip olabilme yeteneğinde mükemmel eser. Böyle güzel bir kurguyu her zaman okumak mümkün olmayabilir. Bu yüzden bu incelemeyi okumaya başlayıp sonunu getirmeyecek arkadaşlarım için sona yazacağım şeyi bu sefer başa yazıyorum; okuyun arkadaşım. Bu kitabı okuyun!
Kitap, karakterlerden birinin bir diğerine
Uzun zamandır aşkla ilgili böyle tutku dolu bir kitap okumamıştım . Poppy’nin Noah ile tanışıp aslında birbirlerinin ruh ikizi olduklarını anlamaları, asla aşka inanmayan bir kızın aşka inanması . Gayet yalın , akıcı bir dil kullanılmış . Okumanızı tavsiye ederim .
Herkes bir şey anlatabilir ama herkes aynı anlatmaz.
Hayatınızı ayrıntısıyla gözlemlediğiniz mi? Dokunduğunuz eşyayı, konuştuğunuz insanı, gördüğünüz tüm insanların saçından ayakkabılarına varana dek baktınız mı? Geçtiğiniz yolları sorguladınız mı?
Su gibi akan zamanın ardına bakın, ne kalmış ne kalmamış diye.
Bu kitabı merakla okudum,
Kitabı en sonunda bitirdim. İlk bölüm inceleme, ikinci bölüm ise bir öyküdür. Keyifli okumalar dilerim.
İlk Bölüm:
Maksim Gorki’nin bir eseri daha biter ve böylelikle onun gönlümde yükselişi tüm hızıyla devam eder. Bilemiyorum… Okuyacağım sürüyle kitap, tanışacağım onca yazar olacaktır lakin mümkün müdür? Gorki’nin samimiyetini, çocuksu ruhunu,
Çocukluğumuzda yaşadığımız travmalar ile aldığımız yaralar, kimliğimizin ve kişiliğimizin bir parçası haline dönüşerek bizi bir ömür boyu yönlendiriyor ve yönetiyor. O nedenle hangi yaramızın kabuğunu kaldırsak, hangi acı ve ıstırabımızın arkasına baksak altından bir şekilde çocukluğumuz çıkıyor. Ama çoğu zaman çocukluk yaşantılarımızın kaderimiz
Derin yaralar açtı hayat bir çoğumuzda. Hangimiz inkar edebiliriz bunu? Çoğumuzun kalbinin kan pompalamaya dahi mecali kalmadı.
Yaralıyız. Kimimiz yardan, kimimiz anne babadan, kimimiz bir başka yerinden... Ortak noktamız, bilfiil yaralıyız.
İşte elinizdeki bu kitap yaralarınıza hitap ediyor. "Benim yaram başka!" demeyin okumadan önce.
Yine beni etkileyen bir kitap... İtiraf etmeliyim ki çok umutlu başlamadım kitaba. İlk sayfalarda da "zengin kız fakir oğlan hikayesi mi bu yaaa..." dedim. Ama okumaya devam ettim. Iyi ki de etmişim.
Sonunu tahmin etmiş olsam bile çok ama çok etkiledi beni Martin Eden... Ah Martin üzümlü kekim demekten kendimi alamadım...
Peki kimdi