Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
“Hangi Tanrı yarattı seni, kendine dünyayı yaratmış Tanrı’nın nefret ettiği hangi Tanrı? Bilmiyorsun, ama farkında değilsin bunun; ne bilmek istiyorsun ne de bilmemek. Hayatını bütün tasarılardan arındırdın, kusursuzluk ve dokunulmazlık kisvesini giyerek görüntünü gerçekdışılıkla kuşattın ki Saatler bile dudaklarıyla değemesin sana, Günler yüzüne gülümseyemesin, Geceler ayı avuçlarına bırakıp da bir zambağa benzetmesin.”
Kendi hâlinde, hiç kimsenin işine karışmadan, kervanını kaybetmiş bir mekkâre gibi başı boş dalgın dalgın bir yürüyüşü vardı. Hangi takvimle hareket eder, hangi senenin peşinde koşar, neleri beklemek için birdenbire günlerce durur,sonra ağır, tok, etrafı dolduran sesiyle hangi gizli ve mühim vak'ayı birden bire ilân ederdi? Bunu hiç bilmezdik. Çünkü bu bağımsız saat ne ayar, ne ıslah ve tamir kabul ederdi. O başını almış giden, insanlardan tecerrüt hâlinde yaşayan hususi bir zamandı. Bazen durup dururken üst üste çalmaya başlardı. Sonra aylarca yalnız rakkasının gidiş gelişiyle kalırdı.
Reklam
481 syf.
10/10 puan verdi
·
50 günde okudu
Yazarın kaleme almış olduğu serenad kapağın üzerindede yazdığı gibi okurlarını büyülüyor herşey 2001yilinin Şubat ayı profesör maximilian Wagneri karşılamakla başlıyor hikaye maya duranla birlikte şile' ye gidip orada 60 yıllık dokunaklı aşk hikayesine şahit olacaktı o soğuk gün nasıl herşeyi göze alıp Max'i hayata döndürdüğü anlar muhteşemdi maya bu sure zarfında kendi ailesine ilişkin sirlarida öğrenmişti. Ne olursa olsun hangi devlet olursa olsun bir olay olduğu an üzerinin hemen kapatılması ve gerçeklerin gün yüzüne çıkmalarını engellenmesi çok üzücü .Maya görür görmez bu adama karşı güzel bir duygu besliyor içinden. Max'ın hayati beni derinden üzdü yeri geldi çok ağladım yeri geldi güldüm yeri geldi şok oldum .Max nadiayla kavuştu dediğim sırada sturama olayı gerçekleşti ve üstelik tam Max'ın kavuştum nadia demesiyle yok olması sırasında göz yaslarima hakim olamadım. sonu hiç beklenmedik bişey oldu orada biraz şok yaşadım noluyor falan dedim Max'ın külleri nadiayla kavuşması beni mutlu etti en azından biraz olsada için ferahlandi huzur vericiydi o anlar .Eser çok ama çok güzeldi bildiğim tek bişey var bunca zamandır bu eseri neden bu kadar okumadan kitaplıkta beklettigim. Sanırım ben bir kitaba daha ciddi manada aşık oldum. Elveda Max elveda nadia...
Serenad
Serenad
Serenad
SerenadZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2020136bin okunma
19.04.2024
Bu gece içtiğim kaçıncı kahve saymadım. Pek de kahve sevmem aslında. Ama nedense bugün hem kahve hem de sigara ihtiyacım varmış gibi hissettim. İhtiyacımı fazlasıyla aldım galiba. Kahvenin tadından mı olsa uykusuz kalmak istediğimden mi olsa pek anlam veremedim. Ama nedense tadı bir cazip geldi. Bilirsin çay severim ben. Demlediğin zaman bile taa
göz çukurumda ıslak doğum lekesi sağımda sönmüş bir mum solumu görmüyorum solumda kırık ayna
Yoksul bir Derviş Herat'ta Horasan Valisinin süslü püslü kölelerini gördü. köleler Arap atlarina binmiş, altın Sırmalı elbiseler giymiş, daha başka süslerle süslenmişlerdi. Derviş 'Bunlar hangi beylerdir, hangi ülkenin padişahlaridir' diye sordu. ona dediler ki: 'bunlar Bey değil, Horasan valisinin köleleridir.' yoksul Derviş kalbinden geçen 'Allah'ım Kula bakmak nasıl olurmuş bak da validen öğren' cümlesine engel olamadı. Derviş çıplaktı, yoksuldu, yiyeceği yoktu. Kışın soğukta tir tir titriyordu. elinde olmaksızın böyle bir cürette bulundu. Nihayet günün birinde padişah valinin bazı işlerinden rahatsız oldu ve elini ayağını bağlatıp onu zindana attı. o süslü kölelere de efendimizin hazinelerinin yerini Söyleyin diye türlü işkenceler etti. gece gündüz çekilen işkenceler neredeyse bir ayı buldu fakat tek bir köle bile efendisinin sırrını söylemedi. konuşmayacağı Anlaşılan kölelerin hepsi Paramparça edilerek öldürüldüler. yoksul dervis uykudayken ötelerden şöyle bir ses işitti: 'Ey kendini Derviş zanneden kişi gel sen de kul olmayı valinin kölelerinden öğren.'
Reklam
Çevir gözünü bak gökyüzüne, bakışını korkak alıştırma, yık duvarları, çık rutinin dışına, derinlemesine düşün, evreni ve seni yaratanı fark et; Güneşi, Ayı, bu hesabı, bu mizanı, bu düzeni, bu intizamı, bu sistemi, bu insicamı koyanı fark et. Kolunda çok güzel bir saat var; hangi firmanın? Mükemmel bir telefon; markası ne ki? Çok güzel bir apartman, çok güzel bir bina, mimarı kim? Çok güzel bir giysi, terzisi kim? Her sanatın, her güzelliğin var edicisini arayan insan çeviren gözünü, bul Rabbini. Yeter artık gafletin, cehaletin, sefaletin. Yeter yoksa kapıya dayandı felaketin.
198 syf.
·
Puan vermedi
·
23 günde okudu
Çavdar Tarlasında Çocuklar/J.D.Salinger Son zamanlarda öğrencilerimin elinde çok sık gördüğüm, sorduğumda da ağız birliği yapmış gibi hepsinden"güzel kitap hocam" diye yanıt almam beni okumaya sevk etti, bu gençler neler okuyor bakayım dedim, böylelikle başladım, yalnız, Ramazan ayı girince araya biraz uzadı haliyle. Kitap aslında
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159bin okunma
Gül Kokusu Dr. Münir Derman - Sabri Tandoğan 2014 yılında umre için bulunduğum Medine'de sevgili peygamberimizin razvası civarında dolanırken tuhaf hallere kapılmıştım nedense. Hani olur ya bazen, kontrol sizde değildir. İçinizden gelen ses yönetir sizi. İşte öyle bir halde; Bir süre önce sitesine yazarak sadece umre dönüşünde de saçlarımı
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye'de Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati, Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan, Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan. Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir, Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir. Bir
Reklam
ötesinde ne olduğunu bilmek istemek. bu her şey için kurulabilir bir cümle. bak senin içinde değil. içindeki değil. etinin ötesinde ne var bilmek. bana anlat. neler yaptın. neler yapmak istedin. şimdi neler. ayı bırak. dünya turunu bırak. acıyı bırak. acının ellerini inkar eden bir tarafı vardır ve bırakmadıkça acır. yaranın geçmesini istemekten de bahsetmiyorum. geçer ve geçerken seni içine çekenlerden bahsetmiyorum. bu hangi his. hangisi olursa olsun. yaşadın ve bitti. insan, kendi yarasından uzak nereye gidebildi?
Sapiens sadece hammadde ve gıda için toplayıcılık yapmıyor, aynı zamanda bilgi de topluyordu. İnsanların hayatta kalabilmek için bölgelerinin detaylı haritalarını akıllarında tutmaları gerekiyordu. Günlük gıda arama etkinliğini en üst düzeye çıkarmak için, tüm hayvanların alışkanlıklarını ve tüm bitkilerin büyüme biçimlerini bilmeleri gereki- yordu. Hangi gıdaların besleyici olduğunu, hangilerinin hasta ettiğini ve diğerlerinin de nasıl ilaç olarak kullanılacağını bilmeleri gerekiyordu. Mevsimlerin ilerleyişini, bir kuraklığın veya fırtınanın öncü işaretlerini tanımaları gerekiyordu. Bu yüzden de yakınlarındaki tüm akıntıları, ceviz ağaçlarını, ayı mağaralarını ve çakmaktaşı birikimlerini inceliyorlardı. Tüm bireyler taştan bıçak nasıl yapılır, yırtık bir pelerin nasıl onarılır, tavşan tuzağı nasıl kurulur, çığ düşünce, yılan ısırınca ve aç bir aslanla karşılaşınca ne yapılır, bilmek durumundaydı.
Gizli yanan ateşin közü olmaz. Gül dikeni hor görsede, diken güle batmaz. Mekanlar ayrı ayrı olsada, güzel insanlar asla unutulmaz. Ne maldan yanayım ne mülkten yanayım. Ben gerçek dosttan yanayım. Hangi mal öldüğünde, rahmet okumuş sahibine. Ben rahmet okuyan gerçek dosttan yanayım. Rahmet okuyan ve rahmet okunan bir dost olabilmek umudu ile. Allah'a emanet olun. Kur'an ayı Ramazan ayımız, nüzul gecesi Kadir gecemiz, haftalık bayram Cumamız Mübarek Olsun İnşaallah 🤲
336 syf.
7/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Necip Fazıl Kısakürek bu kitabı "Büyük Mazlumlar" eserine bir nevi ek olarak yazmış. Kitap 9 bölümden oluşuyor. Bölüm isimleri şu şekilde: * Mazlum Padişah 31 Mart vakası ile birlikte Sultan II. Abdülhamid'in tahttan indiriliş süreci anlatılıyor. Bu bölümden bir alıntı; "Kendisine mutlaka bir suç aranması lazımsa, taşıdığı
Son Devrin Din Mazlumları
Son Devrin Din MazlumlarıNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 19852,541 okunma
Edebiyatın Ramazanı
Ramazan, duaların semaya yükseldiği aydır. İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un duası, tam da orucun hangi insanı tutacağının işareti gibidir: "Ya Rab, şu muazzam Ramazan hürmetine, Kaldır aradan vahdete háil ne ise; Ya Rab, şu asırlarca süren tefrikadan Artık ezilip düşmesin ümmet ye'se."
1.418 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.