Sevdiğinin gözlerinin içine, "seni seviyorum, sen benim ışığımsın, ellerimi sakın bırakma" bakışıyla bakan bir adam düşünün mesela. O bakışı tam olarak hangi sözcüklerle anlatabilirsiniz? Alın işte yukarda yazdım. Bir daha okuyun. Okuduklarınız milyonla çarpılsa bile o bakıştaki teslimiyetin ve masumiyetin yanına yaklaşamaz. Ya da, "merak etme hepsinin üstesinden geliriz" saç okşaması; "Ayının teki de olsam seni çok seviyorum" yüz dökülmesi; "İyi ama bu kadarı da fazla, sen de laflarına biraz dikkat et" kaş çatışı; "Farkındayım, pişmanım ve çok üzülüyorum" ses titremesi... Bunların hangisini hangi söz eksiksiz anlatabilir? İletişebilmek adına kelimeleri icat eden atalarımıza aşkolsun! Ellerin, gözlerin ve harflerle kirlenmemiş sesin görkemine bıraksalardı keşke kaderimizi. Belki bir medeniyet geliştiremezdik ama anlatamamanın ezikliğiyle kendimizi parçalayıp ruhsal buhranlar da yaşamazdık...
352 syf.
·
Puan vermedi
Bir zamanlar… Bizler…
Bozkır-göçebe toplulukları daha iyi anlamama bu kitap yardımcı oldu. Bu toplulukların günümüzde hangi etnisitelere karşılık geldiklerini kesin olarak tespit etmek zor ve hassas bir konu olsa da, bu gibi hususlar, bilimsel çalışmalarla ele alınmaya elbette müsait. Bozkır-göçebe topluluklar (örneğin Orta Asya’daki Türkler), yerleşik medeniyetler
Kök Tengri'nin Çocukları
Kök Tengri'nin ÇocuklarıAhmet Taşağıl · Bilge Kültür Sanat · 2020865 okunma
Reklam
Canım Atam'a
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk
"Sizi nasıl öve öve bitirebilirim, hiç bilmiyorum Paşam. İçimde size karşı anlatmak istediğim çok şey var. Özellikle sizi görünce içim kıpır kıpır oluyor; aziz varlığınız karşısında tüylerim diken diken oluyor. Böyle hissetmemi çok doğal bir duruma bağlıyorum. Sonuçta hangi insan, büyük bir lider ve çok sevdiği atası hakkında gurur duymaz, tüyleri diken diken olmaz ki? Benim de durumum işte böyle, Atam. Aziz varlığınız karşısında sizinle gurur duyuyor, sizlerden ve kıymetli yol arkadaşlarınızdan cesaret alıyorum. Varlığınızdan ve yüce Türk milleti için yaptığınız çalışmalardan ilham alarak sizin yolunuzdan gidebilmek, bir nebze olsun yüce Türk milleti için çalışmak istiyorum. Sizin gösterdiğiniz hedeflerden şaşmamak, uygar medeniyet olma yolunda gösterdiğiniz hedeflere ulaşmak için elimden geleni yapmak istiyorum ve yapacağım da. Bu yolda elimden geldiğince çok çalışacağım. Sizin yüce Türk milletine ışık olduğunuz gibi ben de olmaya çalışacağım." Aybars Kaan Demirhanlı
Kalp hangi sanatla ülfet ve ünsiyet kesbedecek? Duygu alanında kalbini zenginleştirmek maksadıyla yola çıkan birey, mutlaka mensup olduğu medeniyet tasavvurunun değerler sistemi ile uyumlu, o sistemin çizdiği sınırlar içinde kalan san'atla temas etmelidir. O sınırları ise bireye mensup olduğu medeniyet tasavvurunun ahlak sistemi söyler. ... O halde yapılması gereken şey, kimliği belirleyen medeniyet tasavvurunun değerler sistemini, hiçbir şekilde göz önünden ayırmadan, san'atın ufuklarına yelken açmak olmalıdır.
Yeni bir paylaşım serisi yapmaya gayret edeceğim. Elimden geldikçe dil devrimi ile başımıza geçirilmiş "soğuk kelimeler" ve çıkışı, hangi "sıcak kelimelerin" yerine geldiğine dair paylaşımlar yapmaya devam edeceğim. Hem kendim öğrenecek, hem de sizlere bu alanda katkı sunmuş olacağım. "Bir medeniyet ki ancak var olabilir, kendi dili ile kendini ifade ettiğinde."
Osmanlı Dönemi, hangi yönden bakılırsa bakılsın bir Millet Dönemiydi. O zamanda millettik, hem mükemmel bir millettik. Hatasızdık demek istemiyorum. Hatasızlık Tanrı'ya mahsustur. Biz, diliyle, edebiyatıyla, idealleriyle, ahlakıyla sanatıyla, düşüncesiyle, yönetimi ve ordusuyla, o çağda bir benzeri görülmeyen üstün bir millettik.
Reklam
Herkes bilinçli yapılan hatayla rencide olurken bilinçsiz yapılan hatayı çekici ve büyüleyici bulmuştur. Çünkü bilinçsizce yapılan hatalar, bilinen ve arzu edilen ideale erişmenin sırrını barındırır ve bizi daha üstün bir saltanata taşır. Bu yüzden, vicdanının yasalarıyla çeliştiğine dair en ufak bir suçlama karşısında düelloya hazır olan Orta Çağ şövalyeleri mihrabın önünde yere kapanıp alçak gönüllülükle "Suçumu herkesin huzurunda kabul ediyorum, hatamın sorumlusu yalnızca benim," diyebilmiştir. İncil'de bu tür çelişkilerin ilginç örnekleri yer almaktadır. Ninova'da Yunus Peygamber'in etrafındaki kalabalığı bir araya getiren, kralı ve halkı coşkuyla peygamberin izinde sokaklara taşıyan şey neydi? Elbette Yunus Peygamber'in onları günahkâr olmakla suçlayıp yeri göğü inletmesiydi. Böylece insanlar dinlerini değiştirmiş ve bu sayede Ninova helak olmaktan kurtulmuştu. Peki Yahya Peygamber kalabalıkları Ürdün kıyısına nasıl topladı, olağanüstü bir insan kalabalığını bir araya getirmek için hangi büyüleyici sözcükleri kullandı dersiniz? Yahya Peygamber halka "yılanların yavruları" diye seslendi. İşte size dinler tarihinden hadiseler; suçlandıklarını işitmek için sürü hâlinde toplanan insanlar böylelikle hatalarını kabul ediyor, onaylıyorlar. Çünkü bilinçdışını bilince çağıran sert ve ısrarcı suçlamalarla karşı karşıya kalıyorlar. Her tinsel gelişim, bir zamanlar dışında olanı içine çeken bilincin bir başarısıdır. Elbette bu sayede, ardı ardına yapılan keşiflerle medeniyet ilerlemektedir.
Sayfa 17 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
Hayat sonuna geldiğin zaman, nasıl bir hikâye yazdın, nasıl bir iz bıraktın?
Bugün, içerisinde yaşadığımız, ilişki kurduğumuz, maruz kaldığımız hikayenin/gerçekliğin özneleri bizler değiliz. Hangi alanda olursa olsun yapısal bir değişim gerçekleştirmedikçe yeni bir tarih, yeni bir medeniyet inşa etmekten söz edemeyiz.
Sayfa 64 - Söz: Nevzat TarhanKitabı okuyor
·
Puan vermedi
Genişleyen Ufuk Daralan Vizyon
Genişleyen Ufuk Daralan Vizyon            ༄ ༄ ༄ İnsanlığın yeryüzündeki nefesi, tarihi tarih yapan kaydetme ve aktarma çabasıdır. Varoluşsal bir kimliğin tanımı tarihin oluşumunda en büyük bahanedir. Geçmişin izleri, her an var olan hayat nefesiyle bulmaya, kayıt altına almaya bir gayrettir. Geçmiş yaşantıların bulunan her şeyi bir
Uygarlık Yargılanıyor
Uygarlık YargılanıyorArnold J. Toynbee · Kronik Yayınevi · 202362 okunma
"Şairin dediği gibi, medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar. Marifet bu tek dişli canavara yem olmamak, hangi devirde, hangi ülkede olursan ol güçlü kalmaktır. Güçlü kalmak ta zekâ ister, bilek ister, yürek ister, çelik gibi sağlam sinirler ister."
Sayfa 493Kitabı okudu
Reklam
Ertelenmiş yüzleşmeler sayfa 61
Tarihle şu veya bu biçimde kurduğumuz veya kuramadığımız ilişki biçimi aydınlar katında yaşanan bir kişilik parçalanmasının tezahür şekli olarak toplumsal planda kimlik bunalımına, daha geniş çerçevede medeniyet sorununa dönüşmektedir. ''Ortak hafıza''daki bu parçalanmışlık hali sadece geleceğe dair ortak hedefler üretmemekle sınırlı bir durum ortaya çıkarmıyor şüphesiz. Bu nedenle, şimdiyi anlamanın geçmişi seferber etmekten geçtiği ihtarını yapan Braudel''den ders çıkarmaktan aciz Türk seçkinlerinin bu ülkeyi kuşatacak hiçbir ortak hedef üretememelerine saşmamak gerekir. Tarih bilincinden yoksun olanların ortak, tutarlı ve toplumu yarına taşıyıcı bir gelecek tasavvurları olamayacağı gibi daha da vahimi gerçeklik algıları da yoktur. Ne yaşadığımız çağın gerçekliğini algılayabilirler ne de kendi toplumlarının gerçeklerini. Medeniyet kurmuş bir toplumun ortak bir tarih tasavvurunun olmaması yarınlara ilişkin bir medeniyet iddiasının da olmaması demektir. Toplumsal olarak hangi medeniyetin çocukları olduğu konusunda uzlaşamayanların maddi varlık iddialarını çoktan yitirdikleri söylenebilir. Tarih ve gelecek ilişkisi bir toplumun uzun yürüyüşü açısından varoluşsal bir sorundur. Gelmiş ve geleceğin buluştuğu kavşakta, ''şimdi''yi anlamlandırabilmek yani varoluş hakkın elde edebilmek için ortak bir havuzda biriktirilen, damıtılan geçmiş ve gelecek tasavvurunuzun var olması gerekir. Bu ortak havuz aydınların bilinci, toplumun vicdanında ortaya çıkar.
Sayfa 61 - Ertelenmiş Yüzleşmeler Hayat, Zihniyetler, Aidiyet ve Mahremiyete Dair Yazılar Akif Emre BÜYÜYENAYKitabı okuyor
İstiklal Marşı
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl, Hakkıdır, Hakk’a tapan,
Resim