421 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Publius Ovidius Naso, Roma, Latin ve Batı kültürünün en önemli şairlerinden biri olarak kabul edilir. En ünlü yapıtı dünyanın oluşumu ve yaratılışını anlattığı 15 kitaptan oluşan Dönüşümler (Metamorfoz) adlı eseridir. Bu yapıt Yunan-Roma söylencelerini, öykülerini bir bütünlük içinde veren başlıca yapıttır. Antik Yunan İnançlarına göre dağların,
Dönüşümler
DönüşümlerOvidius · Payel Yayınevi · 1994245 okunma
CERVANTES VE DON KİŞOT OKUMA REHBERİ
Dünyanın ilk modern romanı ve yazarı deyince aklınıza ilk kim ve hangi eser geliyor? Sizi bilmiyorum fakat benim aklıma
Miguel de Cervantes
Miguel de Cervantes
'in
Don Quijote (2 Cilt Takım)
Don Quijote (2 Cilt Takım)
adlı başyapıtından başka kitap gelmiyor!
Don Quijote (2 Cilt Takım)
Don Quijote (2 Cilt Takım)
kitabı yazılmamış olsaydı belki de biz
Reklam
96 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Marguez’in ince bir kalemi var. Bu kitap isminden ötürü biraz itici gelse de anlatımı tam da Marquez tarzı, ince ve detaylı. Romanda 90 yaşında, çirkin bir gazetecinin bu yaşına gelmiş olmasına rağmen hiç aşık olmamasını ve ömrünüm son dönemecinde aşkı tanımasını anlatıyor. Bu pencereden baktığımda gülümseten, naif ve ince bir hikayeydi. Hikayenin diğer penceresi ise baş kahramanın aşık olduğu kızın yaşı, 14. Bu yaştaki bir çocuğun kadın olarak görülmesi ve onu bu duruma maddi yetersizliğinin getirdiğini okumak bana ağır geldi. Üstelik sürekli uyuyan bu kız çocuğu hangi ara baş kahramana aşık oldu? Bunu pek anlamadım. Marquez; kızımızı 14 yaşında değil 24 yaşında yazsa bir iki kelime de kızımız söyleseydi belki hikaye daha otururdu. 90 yıl aşksız yaşayan ya da 14’ün de aşık olduğunu sanan iki insan. İşte bu konuda hangi tarafından baksam içimi burkan bir hikaye oldu.
Benim Hüzünlü Orospularım
Benim Hüzünlü OrospularımGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 201921k okunma
590 syf.
10/10 puan verdi
Bülbül Bu. Takmış Kanatlarına Beni Gülümüze götürüyor...
Alevler dağ gibi. Mancınıklar kurulmuş. Etrafta binlerce insan. İbrahim ve kuş. Güya kuş İbrahim’i bu zalim durumdan kurtarmak için gelmiş. “Sen, minicik bir kuş, ben şu heybetli beden. Aşağıda dağ gibi alevler. Allah aşkına, sen beni nasıl kurtaracaksın?” “Kanatlarımla, haydi tutun gidiyoruz.” İbrahim’in yüzünde tebessüm: “Sen de biliyorsun ki o
Bülbülün Kırk Şarkısı
Bülbülün Kırk Şarkısıİskender Pala · Kapı Yayınları · 202010.5k okunma
Levantenler hangi kitapları okurlardı?
Peralı bir aile, 1910-1920'lerde iıeler okurdu acaba? Dumas dedim ve Dumas'ya Hugo'yu ve Racine'i de ekleyebilirim. Mussef ve Ömer Hayyam dedim ve bu ikisine Lamartine'i de katabilirim. Colette'in yeri, annem için ayrıydı. Sanırım Co- lette'in ilk dönemine ait, Willy ile yazdığı tüm "külliyat"ına sahipti, Claudine dizisi başta olmak üzere. İkinci bir favorisi ise önceki yüzyılın "feminist" gözü ile bakılan, aslen soylu olan, Fransız kadın yazan Gyp idi. Ve kendi çocukluğundan kalma Çontesse de Segur'ün romanları. Asmalımescit'ten kalma kitaplara yeniden bir göz atıyorum:- işte: Gerard de Nerval'in Les filles du feu (Ateşin Kızlan), Henry Murger'nin Scenes de la vie de boheme (Bohem Yaşantısından Sahneler), Stendhal'in Del'amour (Aşk Hakkında) ve Kessel'in Belle de Jour (Gündüz Güzeli). Anımsadığım kadanyla o üçüncü kattaki kitaplık görevini gören odada bol miktarda Nat Pinkerton, Nick Carter, Buffalo BUI, Sherlock Holmes dizilerinin fasikülleri ile Michel Zevaco'nun, Maurice Leblanc'un (Arşene Lupin), Gaston Le- roux'nun (Rouletabille) romanlanna rastladığımı biliyorum. Fransızca'yı hem de İtalyanca'yı okumaya başladığımda karşı komşularımızdan biri polis romanlan meraklısı ve koleksiyoncusu çıkınca Leblanc, Leroux, Pierre Souvestre ve Marcel Allain (Fantoma), Edgar Wallace gibi yazarların yapıtlarını onun kitaplığından yararlanarak tanıyabildim.
Sayfa 31 - Metis Yayınevi, 1993, 3.BaskıKitabı okudu
Haydi itiraf edelim aslanlar gibi... Allah rızası için sevip sevilmenin sadece lafı var dilimizde. Sevdiklerimiz bir nimete erişince dillerimiz yalandan tebrik ederken kalplerimiz hasedin hakikisini susuyor kendi içine. Tökezlemesin diye koltuğuna gireceklerimizin ayakları kayınca, başımızı öte yana çevirip tebessüm ediyoruz gizliden. Kolumuza sımsıkı girene değil, ayağımıza çelme takmayacak olana dostum diyoruz artık. Eskiden düşmanına bile mert olmayana adam demezdik, şimdi dostuna namertlik etmeyenin adı namuslu diye geçiyor lügatlerimizde. Ne dedikodu etmeden bitirebildiğimiz bir sohbetimiz kaldı ne kardeşlerimizin etini yemeden yapabildiğimiz bir muhabbetimiz... Kendi gözlerimizdeki ormandan habersiz, başkasının gözündeki çöpü meze ediyoruz yemeklerimize. Dişlerimizdeki kardeş artığını hangi kürdan nasıl temizleyecek, düşünmüyoruz hiç. Hiç kimse tarafından eleştirilmeyecek kadar mükemmeliz hepimiz, herkesi eleştirebilecek kadar bilgili. Her bir şeyi biliyoruz,haddimizdan başka!
Reklam
1,000 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.