160 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Tanpınar okumak benim için karmaşık ve ağır ilerleyen bir süreç. Sadece iki kitabını okusam da ikisinde de bunu hissettim. Mahur Beste romandan ziyade bir öykü kitabı hissi verdi bana. Behçet karakteri ile başlayan ve gerçekleşmesi beklenen bir olay ile başlıyoruz. Ama aynı zamanda Behçet'in karakterini ve yaşam hikayesini de okuyoruz. Ve bunu okurken en baştaki "x" olayını da aklımızda tutuyoruz. Çünkü olayların bunun üzerine gelişeceğini düşünüyoruz. Bu sırada karakter tasarımını ve anlatımını aşırı beğeniyorum bunu da belirtmeliyim. Kitabın içinden fırlayıp gerçek hayatta karşımıza çıkacakmış gibi hissediyorum bu karakter tasvirlerini okurken. Son derece gerçekçi ama aynı zamanda marjinal karakterler bunlar. Ama bir bakıyoruz ki Behçet'in hayatına oradan buradan dahil olan birçok insan üşüşmüş hikayeye. Ve katman katman karakter öyküsü okumaya başlıyoruz. Tabi bunun yanında gelenek/modernizm, şark/garb gibi o dönemin popüler konuları hakkında karakterlerin konuşturulduğu birkaç pasaj da okuyoruz. Ve bu pasajları çok başarılı bulduğumu söylemeliyim. Çünkü farklı düşünen iki kişiyi tartıştırmak ve bunu inandırıcı bir şekilde yapmak; konuşan karakterin anlattığı şeylere, karakterin kendisinin de derinden inandığını görebilmek muazzam bir okuma deneyimi. Yazarın hangi düşüncede olduğunu anlayamıyor ve iki düşünceyi de tarafsız bir şekilde okuyabiliyorsunuz. Genel anlamda kitabı sevdim. Olay örgüsünden uzaklaşıp hayatların anlayışına dönüşmesi ilk başlarda beni hep teyakkuz halinde bırakmıştı. Ama kitabı kapattığımda bundan memnuniyet duydum. Tavsiye ederim.
Mahur Beste
Mahur BesteAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20196,5bin okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Doğan Hızlan, Cemal Süreya’nın efsane “portreler” kitabı 99 Yüz’ün YKY basımına (2004) yazdığı sunuşta, onun portresini şu sözlerle çiziyor: Her insanın biyografisi tek bir cümleye indirgenebilir. Bir sözü –ama hayatıyla özdeşleşmiş– bir eylemi onu tanımak için yeterdir. Bana, Cemal Süreya’nın biyografisini tek cümleyle yaz deseler, şu cümleyle yetinirdim: “Paris’ten getirdiği Chevrolet arabayı satıp ev alacağına Papirüs dergisini çıkaran adam.” Yergide ve övgüde aynı ustalığı göstermenin edebi dengesini kurabilmiştir. Benzer bir dengeyi Cemal Süreya’nın yapıtı üzerinde çalışanların da yakalaması gerek. Onun şair, denemeci, çevirmen ve dergici yanları birbirinden ayrılamayacak kadar iç içe geçmiş, kaynaşmıştır çünkü. İnsan çoğu zaman hangi yanını öne çıkaracağını bilemez: Şiirindeki “Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu” dizesindeki gibi tıpkı... Unutmayalım: İlgi alanları şiir sanatıyla ve şiir çevirisiyle başlayıp yazar ve çevirmenlerin telif ücreti sorunundan ansiklopedi yazar ve yayıncılığına, gazetecilikten liselerde edebiyat derslerine, çizgi romandan edebiyat dergiciliğine kadar geniş bir yelpaze oluşturan bir yazardan söz ediyoruz. Bu kitapta yer verilen yazılar, işte bu yüzden, Cemal Süreya’nın başlıca ilgilerini gösteriyor. Böylece, kitapta en çok yeri, doğal olarak, üzerine belki en çok yazdığı konu tutuyor: Şiir.
Türkçe Bilenin İşi Rast Gider
Türkçe Bilenin İşi Rast GiderCemal Süreya · Yapı Kredi Yayınları · 2018391 okunma
Reklam
120 syf.
8/10 puan verdi
Bir insan değişmek istemiyorsa ne kadar çabalasiniz da değişmez. Romanın kahramanı namussuz bir hırsız. Etrafındakiler de öyle. Adam kendi gibi insanlar tarafından uğradığı haksızlığı kaldiramiyor ama kendi de aynı. Adama daha az para kazanabileceği dürüst bir hayat teklif edilmesine rağmen. Ahlaksız ama çok para kazanabileceği o eski hayatına geri dönmek istiyor. Babasının şeyhi ona hapishanede öğrendiği terzilik mesleğini yürütmesini tavsiye etse de o hangi evi soyar da iyi para kaldırırım düşüncesinde. Romandan çıkardığım ders şu. "Herkes kendi seçimlerinin sonuçlarını yaşar".
Hırsız ve Köpekler
Hırsız ve KöpeklerNecib Mahfuz · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2020620 okunma
Hangi romandan?
"Elinde çekiç tutana her mesele çivi gibi görünür."
376 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Romandan aldığım keyfi, damağımda bıraktığı tadı hangi kelimelerle anlatacağımı bilemiyorum. Evet bir gençlik romanıydı ama pek çok yaştan insanın okuyabileceği duygu ve mesaj içeriyordu. Yazarın kalemine o denli bayıldım ki... Yumuşacık, sürükleyici, detaylı, sizi andan alıp koparan bir tarza sahipti. Fern ve Ambrose'un aşkıydı anlatılan görünürde. Ama geri planda işleyen kurgu onların hikayesini taçlandırmış, yüceltmiş ve derinliğine sizi fark etmeden alıp götürmüştü. Hiçbir karakter ana karakterlerden daha az önemli değildi ve bu romanın büyüsünü arttırmıştı. Eminim ki benzer içerikte romanlar okumuşsunuzdur. Daha yazarken aklıma otomatik bir şekilde üç beş roman geldi bile. Ama yazarın üslubu bu romanı diğerlerinden açık ara farkla öne çıkarmıştı. Zamanda geri gidişlerle ana dönüşler çok iyi bir şekilde harmanlanmıştı. Şiirler yerinde, zamanında ve çok anlamlı bir şekilde hikayeye işlenmişti. Tüm bu güzelliklerine rağmen romanda beni en az saydıklarım kadar vuran şey yazarın teşekkür için yazdıklarıydı. Teşekkürleri illaki okurum. Ve bu okuduğum en etkileyici teşekkürdü. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
Tersyüz
TersyüzAmy Harmon · Yabancı Yayınları · 20172,154 okunma
Günaydın💛İşe giderken okuduğumuz romandan önce bi kuple Asaf alalım.☕️ Sahi siz işe giderken hangi toplu taşımayla kitabınızı yolculuğa çıkarıyorsunuz? Vapur, tren, otobüs, tramvay, metro?
Gönderi kullanım dışı
Reklam
243 öğeden 191 ile 200 arasındakiler gösteriliyor.