Hem felsefi (“insana özgü” diye bir şey var mı?) hem biyolojik (kendi türümüzle sergilediği genetik yakınlık göz önünde bulundurulursa şempanzenin Homo cinsine dahil edilmesi gerekir mi?) hem de paleoantropolojik bir meseleyle karşı karşıyayız: Bir hominid, hangi anda ya da hangi değişimlerin birikimiyle insan olarak kabul edilebilir? Soruyu tersinden sormak da mümkün: Zamanı modern insandan geriye doğru saracak olursak, atalarımızı geçmişimizin hangi noktasına kadar insan olarak kabul etmeliyiz?
Çoktanrıcılığın, tektanrıcılıktan farklı olan temel içgörüsü dünyayı yöneten üstün gücün çıkarları ve önyargıları olmaması, dolayısıyla da insanların dünyevi istekleri, kaygıları ve endişelerinden muaf olmasıdır. Bu tür bir gücü savaşta galibiyet, sağlık veya yağmur için talep et meye gerek yoktur; her şeyi kapsayan niteliğinden dolayı savaşı hangi krallığın kazanmasının, herhangi bir şehrin büyüyüp gelişmesi veya yok olmasının, birinin iyileşmesi veya ölmesinin arasında bir fark yoktur. Yunanlar Kader için bir şey kurban etmezlerdi, Hintliler de Atman için tapınak inşa etmediler.
Reklam
Sapiens sadece hammadde ve gıda için toplayıcılık yapmıyor, aynı zamanda bilgi de topluyordu. İnsanların hayatta kalabilmek için bölgelerinin detaylı haritalarını akıllarında tutmaları gerekiyordu. Günlük gıda arama etkinliğini en üst düzeye çıkarmak için, tüm hayvanların alışkanlıklarını ve tüm bitkilerin büyüme biçimlerini bilmeleri gereki- yordu. Hangi gıdaların besleyici olduğunu, hangilerinin hasta ettiğini ve diğerlerinin de nasıl ilaç olarak kullanılacağını bilmeleri gerekiyordu. Mevsimlerin ilerleyişini, bir kuraklığın veya fırtınanın öncü işaretlerini tanımaları gerekiyordu. Bu yüzden de yakınlarındaki tüm akıntıları, ceviz ağaçlarını, ayı mağaralarını ve çakmaktaşı birikimlerini inceliyorlardı. Tüm bireyler taştan bıçak nasıl yapılır, yırtık bir pelerin nasıl onarılır, tavşan tuzağı nasıl kurulur, çığ düşünce, yılan ısırınca ve aç bir aslanla karşılaşınca ne yapılır, bilmek durumundaydı.
Hangi yoldan gidersek gidelim, kabul etmemiz gereken ilk şey konunun karmaşıklığı ve geçmişi basit bir iyiler ve kötüler olarak ikiye bölmenin bizi hiçbir yere götürmediği. Tabii eğer genellikle kötülerin yolunu izlediğimizi itiraf etmek istemiyorsak.
:D :)
Hangi şekilde olursa olsun Neandertaller (ve diğer insan türleri) tarihteki en büyük merak konularından biridir. Neandertallerin veya Denisovalıların Homo sapiens ile birlikte hayatta kaldığını hayal edin. Pek çok farklı insan türünün yan yana hayatta kaldığı bir dünyada nasıl kültürler, toplumlar ve politik yapılar ortaya çıkardı? Örneğin dini inançlar nasıl gelişirdi? Dini kitaplar Adem ile Havva'nın Neandertallerin atası olduğunu mu söylerdi? Ya da İsa Denisovalıların günahları için mi ölürdü, ya da Kur'an cennette türü ne olursa olsun tüm insanlar için mi yer ayırırdı? Neandertaller Roma lejyonlarında, ya da Çin İmparatorluğu'nun geniş bürokrasisinde hizmet verebilirler miydi? Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi tüm Homo türlerinin eşit olduğu- nu mu ilan ederdi? Karl Marx tüm türlerin işçilerinin birleşmesini mi önerirdi?
Sapiens sadece hammadde ve gıda için toplayıcılık yapmıyor, aynı zamanda bilgi de topluyordu. İnsanların hayatta kalabilmek için bölgelerinin detaylı haritalarını akıllarında tutmaları gerekiyordu. Günlük gıda arama etkinliğini en üst düzeye çıkarmak için, tüm hayvanların alışkanlıklarım ve tüm bitkilerin büyüme biçimlerini bilmeleri gerekiyordu. Hangi gıdaların besleyici olduğunu, hangilerinin hasta ettiğini ve diğerlerinin de nasıl ilaç olarak kullanılacağını bilmeleri gerekiyordu. Mevsimlerin ilerleyişini, bir kuraklığın veya fırtınanın öncü işaretlerini tanımaları gerekiyordu. Bu yüzden de yakınlarındaki tüm akıntıları, ceviz ağaçlarını, ayı mağaralarını ve çakmaktaşı birikimlerini inceliyorlardı. Tüm bireyler taştan bıçak nasıl yapılır, yırtık bir pelerin nasıl onarı­ lır, tavşan tuzağı nasıl kurulur, çığ düşünce, yılan ısırınca ve aç bir aslanla karşılaşınca ne yapılır, bilmek durumundaydı.
Sayfa 60
Reklam
Yazı - Tura
Her bir geninizin, biri annenizden diğeri de babanızdan gelen iki versiyonuna sahipsiniz. Bu genler size, onların da kendi ebeveynlerinden -büyükannelerinizle büyükbabalarınızdan- aldıkları arasından rastgele seçilerek tamı tamına kendi genlerinin yarısı olacak biçimde geçmiştir, ama büyükannelerinizle büyükbabalarınızın hepsi de Homo sapiens'e mensup olduğundan onların genomları da neredeyse tüm lokuslarda birbirleriyle uyuşmuştur, bu yüzden de genlerinizden birini hangi büyükannenizin ya da büyükbabanızın sağladığı çoğu zaman herhangi bir fark yaratmaz. Ne var ki onların genomları da binlerce lokusta farklılık gösterir ve bu boşluklarda hangi genlerin size geleceği bir şans meselesi, DNA'nıza ebeveynlerinizin yapacağı katkıları oluşturmak için mekanizmanın içinde gerçekleşen bir yazı-tura oyunudur
Sayfa 203 - AlfaKitabı okudu
Taş Devri atalarımız tarih arenasında hangi oyunları oynadılar?
bu sətirlərə aşiq oldum
Kitabın içində çox kiçik belə bir bölüm var, məni özünə aşiq etdi. “Çocukların çocuk, yaz tatillerinin yaz tatili, pazarların pazar olduğu zamanlar artık kimselerin hatırlamadığı uzak bir ülkenin geçmişine ait gibiydi. Naylon poşetsiz bir homo sapiens tanımı mümkün görünmüyordu. Mevsimler, beklenen aylar, düşen cemreler yerlerini soğuklara,
412 syf.
·
Puan vermedi
Yuval Noah Harari'nin "Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens" kitabı, insan türünün evrimini ve tarihini anlatan sürükleyici bir eser. Homo sapiens'in Homo neanderthalensis gibi diğer hominid türlerinden nasıl ayrıldığını, tarım devriminin nasıl gerçekleştiğini ve bilimsel devrimin dünyayı nasıl değiştirdiğini anlatan kitap, insanoğlunun geldiği noktaya dair geniş bir bakış açısı sunuyor. Harari, karmaşık bilimsel ve tarihi bilgileri akıcı ve ilgi çekici bir dille anlatıyor. Kitapta yer alan provokatif fikirler ve cesur yorumlar okuyucuyu düşünmeye ve sorgulamaya teşvik ediyor. "Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens", insanoğlunun geçmişini ve geleceğini merak eden herkesin okuması gereken bir kitap. Kitabı okuduktan sonra, türümüzün nereden geldiği, nereye gittiği ve bu yolculukta hangi rolü oynadığımız hakkında daha net bir fikre sahip olacaksınız. Kitabı sevme nedenlerim: Akıcı ve ilgi çekici bir dil Provokatif fikirler ve cesur yorumlar Insanoğlunun geçmişini ve geleceğini anlatan kapsamlı bir bakış açısı Kitabı kimlere tavsiye ederim: Insanoğlunun evrimi ve tarihiyle ilgilenenler Bilimsel ve tarihi bilgilere meraklı olanlar Provokatif fikirlerden ve cesur yorumlardan hoşlananlar
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
Hayvanlardan Tanrılara: SapiensYuval Noah Harari · Kolektif Kitap · 201936,3bin okunma
Reklam
Müthiş..
"Bir kadının gerçekten affedebileceği tek erkek oğludur! Ve bana sorarsanız, hangi gerçeklerle ve formüllerle açıklanırsa açıklansın ve kim ne derse desin, (olmak isteyenler için) annelik, aşk ve dostluk adlı olağanüstü duyguların doya doya yaşanması gerekir! Çünkü bunlar biz Homo sapiens için sunulmuş yemeğin tatlılarıdır. Tatlı severseniz..."
400 syf.
7/10 puan verdi
Harari’nin sapiens kitabını okuyanların yabancı olmayacağı bir üslupla yazılmış. Antropoloji sevenler ve davranışlarımızın tarihsel kökeni hususunda meraklı olanlar okuyabilir. Özellikle insanlık için kıymeti malum paranın icadı ve öncesindeki ticari sistemin nasıl işlediği, bu icadın hangi ihtiyaçtan hasıl olduğu gibi konular oldukça ilgi çekici.
Ezbere Yaşayanlar - Vazgeçemediğimiz Alışkanlıklarımızın Kökenleri
Ezbere Yaşayanlar - Vazgeçemediğimiz Alışkanlıklarımızın KökenleriEmrah Safa Gürkan · Kronik Kitap · 20221,710 okunma
Gerçi bireyler bu evrimsel hesabı niye dikkate alsın ki? Hangi aklı başında birey Homo sapiens cinsinin sayısı artsın diye kendi hayat standartlarını düşürür? Bunu kimse onaylamamıştı zaten: Tarım Devrimi bir tuzaktı.
Sayfa 95 - Kolektif KitapKitabı okudu
Hangi aklı başında birey Homo sapiens cinsinin sayısı artsın diye kendi hayat standartlarını düşürür?
Harrari'nin Sapiens'te yapmış olduğu tespit harikadır: akademik çevrelerde çoğu kişi saf bilime inanacak kadar naiftir. Devletlerin ve özel şirketlerin özveriyle, onlara canları hangi bilimsel araştırmayı yapmak istiyorsa onu yapmaları için para verdiklerine inanırlar ama bilimin finanse edilmesindeki gerçeklik bu değildirler (s. 270-1). Yani saf bilim bir zamanlar var idilse bile, artık günümüzde yoktur çünkü bilim ekonominin peşinden gitmektedir. Hatta bazı araştırmaların yapılmamasının nedeni bazı psikologların sandığı gibi kimsenin aklına gelmemesi değil para etmemesidir.
Sayfa 13 - Pınar yayınlarıKitabı okudu
Resim