Serseriler, hep bugünü yarın uğruna feda etmeye hazır bir halde, sadece hayatı yakarak yaşarlar. O yüzden, ancak ölümle biten çetin bir savaş içindedirler. Bu, Tanrı bilir hangi amaca hizmet için, insanın iflasıdır.
Deli Gönül Hangi Dala Konarsın
Malatya/Arguvan-Ali Ekber Gülbaş-TRT
Deli Gönül Hangi Dala Konarsın
Senin Tutunacak Dalın Mı Kaldı
Ahu Feryad İle Niçin Yanarsın
Şu Dünyada Senin Malın Mı Kaldı
Yerin Yok Yurdun Yok Nerde Kalırsın
Her Yüze Güleni Dostun Sanırsın
Bunca Derdi Sen Üstüne Alırsın
Dert Çekecek Senin Halin Mi Kaldı
Felek Seni Gafletinden Uyuttu
Eşin Dostun Ne Varısa Unuttu
Esti Sam Yelleri Gülün Kuruttu
Bülbüller Ötecek Gülün Mü Kaldı
Ateşlere Yanan Ey Dertli Ekber
Bu Dünyanın Sonu Yalanmış Meğer
Bir Yarin Var İdi Almış Yadeller
Candan Başka Senin Varın Mı Kaldı
Telsizler hemen çalıştı:
“Konuk, ayı avlamak istiyormuş!”
Konuk ki ne konuk, en büyük devletin en büyüklerinden…
O büyük devletle öyle sıkı fıkıyız ki, kardeşten öte.
Ne buyurursa o büyük devlet,biz hemen yerine getiririz, bir dediklerini iki etmeyiz; babamız, ağabeyimiz gibi bir devlet işte.
Bu koskoca dost devletin, koskoca büyüğü, ayı
Ülkemizdeki ve çevremizdeki karışıklıkların sebebi seçkin elitlerdir. Yazara göre "beyaz" olan bu elitler iktidardır ve siyah olan diğerleri beyaz olmak çabalar fakat hiç bir zaman beyazlar zümresine giremez. " 30 yıl uğraştığımız ve son günlerde yine artan terör olaylarının müsebbibi nedir? " sorusunun cevabını kitap çok net şekilde ortaya koymuş. Bu savaşın sorumluları Jöntürkler ve Jönkürtlerdir. Otantik kürtler ayrılığı isteyen " bağımsız bir devlet kurmak isteyen " Jönkürtler yüzünden sıkıntı çekmektedir. Yazara göre sorun kürtler değildir, o bölgeye hangi ırk olursa olsun aynı sorun onların da başına gelecekti. Ekonomik iktidarlar ( küresel güçler ) Ortadoğu halklarına dün huzur vermediği gibi bugün ve yarın da huzur verecek gibi gözükmüyor.
Oldukçu istifade ettiğim bu kitabı Kürt Sorunu bağlamında okuyabileceğimiz gibi ülkemizin temel dinamiklerini, siyasal, sosyal, ekonomik iktidarlarının ( beyazların ) güç mücadelelerini anlamak için de okuyabiliriz.
"Bu ne?"
"Serçe parmağım..."
"Doğru!" dedi Vanes sonra birdenbire parmağı sertçe büktü.
Canı yanan Hrant hızla çekti elini.
"Tekrar ver elini!"
Şaşaladı Hrant. Şaka olup olmadığını anlamak için bir an yüzüne baktı Vanes'in.
"Şimdi avucunu sıkıp yumruk yap!" dedi Vanes.
Hrant'ın elini yumruk
Sen...başlangıcım benim...Az önce...iyi geceler dedin bana.her gece dediğinde sanki veda ediyormuşsun gibi geliyor.Oturup hemen yazmak istiyorum sana.Yazarsa senden kopmamış oluyorum sanki....................Yaptığım,yaşadığım her şeye anlam kattın.Şimdi dinlediğim şu müzik,içtiğim içki,pencereden seyrettiğim şu şehir...Hepsinde sen varsın.
Geçip gitmede ömür
Umutlar hep yarın, yarın, yarın
Tükenen zamanı dolduruyor hep kuru kavgalar,
Boş didişmeler,
Faydasız gürültüler
Aklını başına al kardeş.
Günü, bugün say,
Ve bak bakalım
Hangi sevdalara harcamadasın sayılı günlerini?
Bazen cüzdan doldurmayan bir iş,
Bazen mide ondurmayan bir aş telaşı.
Nefesler bir bir tükenmekde kardeş,
Ömür akmada.
İste bu ahşap evimde bir gece için de olsa seni barındırıyorum, bir işe yaradığımı hissediyorum son zamanlarda ne işe yaradığımı bilmiyorum da. Belki yarın sabah soğukta uyanmamın bir anlamı olur, sana çay pişirmek gibi. Ayaklarımın ucuna basarak yürürüm, yataktan kalkınca tahtalar gıcırdar. Hayır, zamanla ögrenirim hangi tahtaların ses vermediğini. Sonra ne yaparım, uyanmadı, çayın hazırlandığından haberi yok diye sevinirim. Bütün hayatımı en ince ayrıntısına kadar hesapladığım iyiliklerin hayaliyle geçirdim, artık ne olacaksa olsun istiyorum.
Yarın ilk kez göreceği birinin yüzünü bugünden çizemeyeceği gibi, hiç kimse yaşayacaklarını önceden bilemez, yeni bir nesnenin hangi duyunun ya da duygunun kilidini açacağını kestiremez.